Yaşar İliksiz
Yaşar İliksiz
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Elif Aktuğ'u okudum ve 'dehşete düştüm!'

GİRİŞ 27.08.2011 GÜNCELLEME 27.08.2011 YAZARLAR

Elif Aktuğ'un, "Bugün başörtü, yarın 'kedikız'!" yazısına buradan cevap yazmak zorunda kaldığım için üzgünüm. Eğer fikirleri okura yansımasaydı buradan cevap vermem gerekmeyecek ve tek bir mail ile muhtemelen anlaşmış olacaktık... Dünyaya nereden bakıyor olursa olsunlar, omuzlarının üstünde beyin taşımayı önemseyen insanlara; hatalarını başkalarının gözü önünde göstermek zorunda kalmak, ne kadar mecbur kalırsanız kalın, ne kadar nazik olursanız olun, mahcup edicidir...  

Peşinen belirteyim ki eğer "dost hatırına" o yazıya imza atmak zorunda kalmadıysa Aktuğ'un yazısında art niyet aramıyorum ve endişesi konusunda samimiyetine inanıyorum... Ancak neresinden bakarsam bakayım, aşağıda inceliklerini belirteceğim noktalardan dolayı hak veremiyorum! Doğal olarak ona hak verenlere de hak veremiyorum!

Daha işin başında "sana ne, galeriyi sen mi hazırladın, ben hazırlayanlara soruyorum" diyebilir sevgili yazarımız. Bu yazının amacı galeriyi savunmak ya da eleştirmek değil, galeri üzerinden doğan tartışmaların içerdiği garabete dikkat çekmektir....

Yazının şaka ve espri düzeyi konusuna kısaca değinip geçiyorum çünkü işin bu kısmını tartışmak Cem Yılmaz esprileri ile Recep  İvedik esprilerini birbiriyle kıyaslamak kadar abes ve sonuçsuz olur. Sadece şu ince ayarı çekmeyi zaruri görüyorum: Her espriyi mizah malzemesi olarak görmek yanlış. Fransız uyruklu kelimenin etimolojik kökenine bakmakta yarar var...

Gelelim meselenin can alıcı noktasına yani yazarın endişesine!

Yazıda yer alan "Münasebetsiz biri çıksa ve başörtülü bir kadını değişik saç modelleri eşliğinde 'fotoşoplasa', ne düşünecektiniz ayrıca merak ettim; kimsenin aklından geçmedi sanmayın!" cümlesini gördüm ve dehşete düştüm!

Modern bir birey nasıl böyle bir kıyaslama hatası yapabilir? İki olguyu nasıl aynı kefede görebilir?

Bu endişe büyük algı yanılması içeriyor ve kutsal hassasiyetini göz ardı ediyor...

Yazarımızın masum hislerle konuya yaklaştığı ve insaflı davrandığını da bu cümleden anlayabiliyoruz aslında: Bunu düşünebilecek (ve hatta yazıda belirttiği gibi düşünebilmiş) kafaların en azından "münasebetsiz" diye nitelecek "anormal" kişilikler olduğunu zaten yazısında işaret ediyor. Beyin hücreleri normal çalışan ve insan inançlarının kutsallığının farkında olan hiç bir insan bunu aklının ucundan bile geçiremez!

Eğer, bunu düşünen beyinler "kutsala saygısızlık" ettiğinin farkındaysa ve kendilerine göre "tabuları yıkmak" adına inançları umursamıyorsa dahi o inançlara mensup insanların "insan haklarına saygı"dan dolayı düşündüğünü hayata geçiremeyeceğini bilmelidir...

Hele de "Sizin dininiz size, benim dinim banadır" emrini veren dine mensup insanlara karşı bunu düşünebilmek "münasebetsizlikten öte" tanım gerektirir...

Eğer başlarını örten insanlar birilerinin sandığı gibi "yeterince aydınlanmamış" ve "gerçeği görememiş" iseler dahi onlara gerçeği sorgulatmak adına dahi o düşünceyi hayata geçiremezsiniz! Çünkü inançlar, "doğru veya yanlış olduklarından dolayı" değil "bireysel ve sosyal dengede oynadıkları rolden dolayı" dokunulmazlık statüsünde ve koruma altındadırlar.  

Meseleye tersinden bakmaya gelince.

Eğer ünlüler saçlarını ve bedenlerini "inançlarından doğan zaruret gereği açıyorlarsa ve kapatmak onların inançlarında günah sayılırsa" bendeniz bu fotogaleriyi onbesyirmibes.com sitesinden alıntılayıp yayınladığım için kendimden utanır, hepsinden tek tek özür diler ve uğradıkları manevi zararın telafisi için ne gerekiyorsa onun da fazlasını yapmaya gayret ederim.

Çünkü bilirim ki: "Onların, Allah’ı bırakıp tapındıklarına sövmeyin, sonra onlar da haddi aşarak, bilgisizce Allah’a söverler".

Ama bildiğim kadarıyla galeride yer alan hiç bir insan "inançlarından doğan zaruret gereği saçını açmıyor ve saçları ile bedenlerini kapatmak onların inançlarında günah sayılmıyor".

Belki siyasi duruş ve dünyaya sosyal bakış açılarından dolayı huzursuz olmuş olabilirler, o da ayrı bir sorun... 

Yani o insanları saç modelleri ya da vücut uzuvları teşhir edilir şekilde gösterirseniz onların kutsallarıyla oynamış olursunuz ve inançlarına saygısızlık edersiniz. Bu bırakın ahlak normlarını, ceza yasalarına bile ihlaldir.

Ama onları birer sinema ya da çizgi roman kahramanı gibi göstermenizde zarar yoktur. Onları komünist veya faşist karakterlerle, komedi filmi kahramanları ile ya da birbirine zıt meslek erbapları olarak göstermeyi deneyebilirsiniz... Mesela tüm siyasilerin nasıl birer işportacı ya da benzin pompacısı olacağına dair bir galeri tasarlansa biz de onu kullansak hoş olmaz mı?

Sapla samanı karıştırmamak, elma ile üzümü kıyaslamamak şartı ile neden böyle güzel espriler üretilmesin.

Zaten üretilmeye üretilmeye ya da üretilemeye üretilemeye bu hale gelmedik mi?

Neden sayın Hayrünnisa Gül ya da Emine Erdoğan'ın sempatik çizildiği karikatürler yok, düşünmekte yarar var... Sorun onların esprilere tahamülsüzleri mi yoksa çizerlerin onlara yönelik tahammülsüzleri mi?

Masum amaçlarla ve kişilerin onurlarına saygısız yapılmamak şartı ile neden üretilmesin böyle espriler. böyle merak edilip tıklanılası galeriler.

Hayat güler yüzle bakan ve Mevla'nın neylerse güzel eyleyeceğine inanan bir insan olarak ben çok özlüyorum Gırgır günlerini... Siz özlemiyor musunuz? Bu ülke birbiri ile art niyetsiz şakalaşıp, mizahi eleştiri yapabildiği günlere kavuşursa daha güzel olmaz mı?

Espriyi yapan saygılı, espriye maruz kalan saygılı olduğu sürece bunun kime ne zararı olabilir ki?

****

Tüm bunlar ışığında bakarsak başörtüsü espiri kimsenin inancına saygısızlık içermemektedir ve göreni güldürmese dahi "vay be" dedirtecek kadar iyi espridir! O resimlerin tıklanma rekoru kırması ve üzerinden yürütelen tartışmalar esprinin "cuk oturduğunun" kanıtıdır. Haber 7 iyi seçici olduğu için galeriyi görür görmez alıntılamış ve hiç bir art niyet olmaksızın yayınlamıştır. Hazırlayan arkadaşlarla da bir art niyetleri olmadığını bilecek kadar samimi sayılırız...

Sorun espride değil, insanları gördüğü her öküzün altında buzağı aramaya koşullandıran eğitim ve yaşam sistemindedir. Elif Aktuğ da malesef o sistemin kurbanı oldu

İşin üzücü yanı Elif Aktuğ benim gözümde o sisteme teslim olmamaya direnen yazarlar statüsündeydi. Ta ki "Münasebetsiz biri çıksa ve başörtülü bir kadını değişik saç modelleri eşliğinde 'fotoşoplasa', ne düşünecektiniz ayrıca merak ettim; kimsenin aklından geçmedi sanmayın!" cümlesini okuyana kadar...

Sistem, okumaya, bilgili olma ayrıcalığını hissetmeye önem veren Elif Aktuğ'u bile "insaflı düşünmeye çalışırken, sapla samanı karıştıracak kadar dikkatsiz hale getirebildiğine" göre, Ülkemin geleceği adına yeşeren ümitlerimi tekrar kontrol etmem gerekiyor...

Yaşar İliksiz - Haber 7
yasar.iliksiz@haber7.com