Et tekraru ahsen velev kane yüz seksen
Söyleyecek söz çok.
Ama söylenecek hiç bir sözün kimseye tesiri yok.
Çetin Altan'a öykünüp, hiç bir şey söylememektense, "et tekraru ahsen velev kane yüz seksen" taktiğiyle söyleyeceklerimi eski yazılarımdan biriyle söylemeyi tercih ettim.
Gerçi "Daha kaç yıllık yazarsın ki hemen tekrara düşüyorsun?" diye endişe etmedim de değil. Dönüp baktığımda Haber7'de tam 5 yıldır köşe yazdığımı da fark ettim. Az yazıp, öz yazdığımı da dikkate alarak buna hakkım olduğuna karar verdim.
İşte 5 önce yazdığım ama altına bugün de rahatlıkla imza attığım metin: .
***
‘Olağanüstü’ masallar!
Hendek savaşında, öldürmek için yere yıktığı hasmı, son darbeyi vuracağı an Hz. Ali’nin yüzüne tükürür. Akabinde hasmını ikiye biçmek için havalanmış olan Zülfikar, sessizce iner ve kınına girer. Kendini kaçınılmaz bir ölüme hazırlayan hasmı, hayrete düşer ve neden ölümden azat edildiğini sormadan edemez.
Aldığı cevap “olağanüstüdür”: “Ben kılıcımı Allah rızası için çekmiştim. Ama şimdi seni öldürsem, nefsim için öldürmüş olabilirim…”
Bu “fevkalade” olayla başlar Jorge Louis Borges ve Adolfo Bioy Casares’in derlediği “Olağanüstü Masallar” (Extraordinary Tales) adlı eserin ibretlik öyküleri…
“Kör bilge”, “masal” kelimesini özellikle seçmiştir bu öykü derlemesine. Kitaba alıntılanan öyküler modern insan mantığı açısından gerçek birer “masal”dır çünkü.
“Batı tarihinin en mühim olaylarından biri Doğu’nun keşfedilmesidir” der Borges ve Doğu denilince Batılıların hayalinde hemen bir masal âleminin canlandığına dikkat çeker.
Doğu’nun dünyaya en büyük armağanı, 1001 Gece Masallarıdır. Doğu’nun “masalları” sonsuz ama sınırlıdır. Ötesi yoktur. Sonsuz mutluluk âleminin kapılarını açar insanlara Şehrazat. Birbiri ardına kelle uçuran cellât baltalarının hızının nasıl kesilebileceğini gösterir…
Batı’nın dünyaya en büyük armağanı ise “merak”tır. Bugün nimetlerinden yararlanarak şu an bir ekran aracılığı ile bizi buluşturmayı başarmış olan “merak”. Ama işin kötüsü Batı’nın “merakı” sınırsız ve hedefsizdir. “Sonsuzluk” kavramının dahi ötesini merak ederek, bir “kuşku” abidesi olmayı başarmıştır batı mantığı.
Tek bir “Doğulunun” bile o güne dek aklına gelmeyen “1002. Gece ne olduğu”, “Batılı”nın aklına gelen ilk sorudur? Ve Şehrazat’ın bu soruya vereceği yanıt bellidir : “Ölüm”
Yani, masalın başladığı nokta aslında aynı zamanda sozsuzluğunun sonu olacak noktadır… 1001 Gece masallarının kalbi olan Bağdat’ın bugün bir ölüm diyarı olmasının bir izahı da budur.
“Edebiyat bilimciler” olağanüstü masalları, diğer masal türlerine göre daha uzun, kişi sayısı daha fazla, olayların daha iç içe geçtiği masallar olarak tanımlarlar. Olağanüstü masallarda “insan”ın yanı sıra “cinler”, “periler”, “devler”, “ejderhalar” vardır.
“İnsan”ın kim olduğu malum. Diğerlerinin tanımı ise herkese göre değişiyor. Olayların ne kadar çok ve iç içe olduğunu kavrayabilmek içinse kafanızı kaldırıp, dünyada olup bitenlere bakmanız yeterlidir.
“Doğu”, insanla, öldürmek için savaşmaz. Onu “diriltmek” için savaşır. Havada sallanan Zülfikar, yerde yatanın “dirilmeye niyeti olmadığını” anladığı için girmiştir kınına. “Öldürdüğü” an, “öldürdüğünden bir farkı kalmayacağından” korktuğu için onu kendisine “hasım” saymaktan vazgeçmiştir…
Star Wars serisinin bir sahnesini hatırlamanızda yarar var: İmparator Palpatine, Luke Skywalker ile dövüşürken yeniliyor olmasına rağmen son derece mutludur.
Luke, merak eder ve sorar hasmına. “Yeniliyorsun, ama gülüyorsun… Neden?”
Panalpatine, cevap verir: “Ölüyorum ama yok olmuyorum çünkü sen benim yerimi alıyorsun. Gözlerindeki nefret ve yok etme hırsı, içindeki iyiyi öldürüyor…”…
Eğer hasmınızı “diriltmek” değil “yok etmek” amacıyla savaşıyorsanız, aslında kimi yok etmekte olduğunuzu hatırlatırım.
“Kötülüğü yok edebileceğiniz” yanılgısına kapılmış ve “kötülüğün pençesindekini iyileştirebileceğinizi” kavramaktan mahrumsanız, “Zülfikar” sizin belinize yakışan silah değildir…
Eğer Zülfikar kuşanmaya layık biri değilseniz, “diriltmeye” de niyetiniz yok demektir…
Öldürmeye devam edin, sıra size gelene kadar…
25 - 10 -2007 tarihinde Haber7′de yayınlanmıştır.
Yaşar İliksiz - Haber 7
yasar@yasariliksiz.com
@yasariliksiz
-
Hasan Seyre 13 yıl önce Şikayet Etdoğu insanı masallarla avutulur..hayallerle enerjisini boşa bitirir.?. batılı insan ise..bir amerikalı edasıyla geldiği dünya kasabasında.şüpheyle avunur. peri, şeytan ve cin gibi hayallerle işim yoktur der. belindeki silahına güvenir. müslümana ise yarı alaycı bakar. birde ne söyler bilirmisiniz.tekniği bize bırak. din senin olsun. cennet hep sizin olsun. sen kılmaya ve ibadete etmeye devam et. senin kurtuluşun onda. senin silahında odur der. sonra gider müslümanın korktuğu şeytanı ve avanesini arzın neresinde saklanıyorsa.gider buzulların altında nükleer denizaltısıyla yakalar. şeytanın, perinin bir makinadan binlerce kez geride kaldığını gösterir.Beğen Toplam 1 beğeni
-
Metin Yazar 13 yıl önce Şikayet Etüzgünüm.. doğu insanı batı insanının tam aksine o kadar bilgedir, o kadar rikkatlidir, o kadar merhametlidir, o kadar insancıldır, o kadar yardımseverdir, o kadar digerkamdır, o kadar dindardır ,o kadar munistir ki, öff öfff... sırf milletin karnı doysun diye önce bir tavuk,bir inek,bir çocuk kavgası yüzünden kan davası başlatıp, tavuk boğazlar gibi kitlesel olarak insanları katlederler, sonra da kuranın altından geçer, sürüsüyle koyun keser,kazan kazan pilav pişirir,kebap yerler. cahiliye devri adetlerini islam diye kabul eder ve yaşarlar. aralarındaki iletişimi ağızlarıyla,gönülleriyle değil, taşla, keleşle,pusuyla sağlarlar. amca uşaklarına dahi tahammül edemezler. keşke tüm türkiye hatta tüm dünya insanları doğudaki medeniyetten ve bilgeliğin ışığından ilham alsalar. kendimi ne batıya ne de doğuya ait görmediğim için çok üzgünüm.Beğen Toplam 3 beğeni
-
Metin Yazar 13 yıl önce Şikayet Etdoğu seviciliği. doğuda tarih boyunca bir kaç kişinin gösterdiği ali cenaplığı,soyluluğu bütün doğuyu ve doğuluları kapsayacak şekilde göstermek bence hiç de adilane değil. doğu'nun merhameti de fazladır, vahşeti de. doğu insanı batı insanından daha az vahşi, daha az zalim, daha az kan dökücü, daha az bencil değildir. mazlum ve boynu bükük görünümlü doğu insanın eline yetki ve güç geçince neler yaptığı ortada. islamiyet de gelmeseymiş doğu insanına insan demeye bile bin şahit gerekirmiş. binlerce hoca,alim,ulema,veli bile o kadar uğraşmalarına ve eğitmelerine rağmen doğu insanını ancak bu yontabilmişlerdir. olayı tam kavramak için bırakın dünyanın doğusunu, sadece bizim doğuya bakın ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. 21.yüzyılda bile ferdi ve toplumsal davranışları ancak bu seviyedeyse daha önceki yüzyıllarda hangi haldelerdi acaba? en iyisi ben susayım,tarih konuşsun.Beğen Toplam 2 beğeni