Yaşar İliksiz
Yaşar İliksiz
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Şairler ağlamayın, gazeteci olun!

GİRİŞ 04.10.2012 GÜNCELLEME 04.10.2012 YAZARLAR

Şairlerin hali gerçekten içler acısı. Ne telif gelirleri dişe dokunuyor,  ne de etkinliklerden aldıkları! Bir iki istisnayı dışarıda tutarsak, en namlı şairin şiir kitabı 1000 basıp, ancak 300 satabiliyor...

Üstelik toplum içinde itibarları da eskisiyle kıyaslandığında devede kulak kabilinden!  Buna rağmen davet edil(ebil)dikleri etkinlerde sergiledikleri kaprisler ve huysuzluklarla itibarlarını daha da düşüyorlar. Zaten etkinliği düzenleyenler hangi şiir çetesine denk gelmişse, o çetenin  şair saymadığının etkinliğe davet edilme şansı yok. Davet edilebilenler ise; belli isimlerle yanyana gelmeme, istediği sıra olmadıkça şiir okumama, paşa muamelesi görmez ise etkinliği bırakıp gitme tehditlerle olgunluk seviyelerini gözler önüne seriveriyorlar.

Şiirin durumuna gelince; geçmişteki kadar usul ve kaide içermeseler de hâlâ kitleleri derinden etkileyen ve duyanların içini titreten şiirler yazılıyor...

Kitleler şiire para ödemiyor ama ceplerinden para çıkmaması şartıyla yoğun ilgi gösteriyor... Hele de bestelenmiş ve müzikle desteklenmiş şiirler, pop şarkıları kadar ilgi görebiliyor...

Her ne kadar geçmiş yıllardaki kadar şiir kitabı ve edebiyat dergisi satılmasa da, kolay kayıt ve kopyalama imkanları sayesinde şiirler eskisinden kat be kat fazla insana ulaşıyor. Televizyonlarda, radyolarda ve internet sitelerinde şiir tarihin hiç bir evresinde olmadığı kadar yer buluyor.  Şiir yorumculuğu artık meslekleşti.  Profesyonel ve amatör ruhlu şiir etkinliklerinde meydanlar, salonlar, kafe ve barlar dolup taşıyor...

Tabi şair cemaatlerine soracak olursanız buralarda okunan şiirlerin ne kadar şiir sayılacağı tartışmaya açık!

Oysa Türk şairlerin trajedisi ve şiirin sefaleti; şiir kalitesi, şiir bilinci, şiir  duyarlılığından kaynaklanmıyor.

Vakanın edebi veya sosyal vaka olarak yorumlanması bile büyük hata.

Türk şiiri ve şairinin sorunun kaynağı: Patronaj!

Halk için yazılmış popüler şiirlere uyuz olan şairler işin farkında değil ama şiir denildiğinde patronun halk olduğunu sezgisel olarak yakalamış şairler, kaliteden bilinçli taviz veriyor!

Ünlü tarihçi Halil İnalcık'ın Şair ve Patron adlı eserinde, Osmanlı Devleti eksen alınarak, yöneticiler ve şairler arasındaki ilişki tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriliyor. Devlet ricalinden nemalanan şair güruhlarının nasıl ihya edildiğini belgelerle gözler önüne seriyor Halil İnalcık.

Olayı, patronluk-kulluk bağlantısı olarak tanımlayan İnalcık,  "Patron için şöhretini ve mevkiini yüceltmek, kul için hayatta kalmak, ilerlemek için bu bağlılık esastı" diyor.

"Patrimonyal devlette her türlü nimet ve mertebe, yalnız ve yalnız hükümdardan kaynaklandığı için, buna erişmek isteyen namzetler arasında kıyasıya bir rekabet, haset, entrika ve yaltakçılık egemendi ve toplumun ahlakını yahut ahlaksızlığını oluşturuldu" diye de ilave ediyor...

Öyle ki nemalanma çarkının dışında kaldığı için özel hayranlık duyduğum Fuzuli'nin dahi çarka dahil olmamaktan şikayet eden mısralarını dahi şaşkınlık ve dehşet içinde okudum.

İnalcık'ın tespitlerini okuduktan sonra, mevcut hal üzerine düşündüm. Olgu bütün çıplaklığıyla ortadaydı.

Şairlerin perişanlığı, sandıklarının aksine şiirin itibar kaybetmesinden değil, kendilerinin makam ve mevki sahiplerinden payelenme şanslarını yitirmesinden kaynaklanıyordu.

İktidar olsun, muhalefet olsun, makam ve mevki sahiplerinin desteklediği ve payelendirdiği en son şairlerin kimliklerini ve icraatlarını, düşündüm. Söz konusu şairler aynı zamanda gazeteci kimliği taşıyorlardı!

Medya öncesi çağlarda makam ve mevki sahipleri (patronlar), kendilerini övdürmek ve övgülerini geniş kitlelere  ulaştırabilmek için şair besliyorlardı. Medya sonrası çağda ise şairlerin yerini gazeteciler almıştı.

Şiir yazmalarına gerek yoktu; rekabet, hased, entrika ve yaltakçılıkta şairlere rahmet okutmaları yeterliydi!

Yaşar İliksiz - Haber 7
@yasariliksiz
www.yasariliksiz.com
yasar@yasariliksiz.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL