Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Abdülkadir Badıllı Ağabey

GİRİŞ 29.12.2014 GÜNCELLEME 29.12.2014 YAZARLAR

“Hafız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış;

“Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle,

“Gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış

“Eski Şiraz’ı hayal ettiren âhengiyle…

“Ölüm âsude bahar ülkesidir bir rinde, 

“Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.

“Ve serin serviler altında kalan kabrinde

“Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter.”

Abdülkadir Badıllı, dünyaya metelik vermeyen, güç karşısında boyun eğmeyen, sade ve gösterişten uzak bir hayat süren, tam bir gönül adamı, bu anlamda da bir “rind” idi…

Kanuni dönemi şairlerinden Taşlıcalı Yahya, “Bu dünyada rind ona derler ki, yanına dünya elemlerini uğratmayıp, uygun bir sevgili bulur ve bir köşeye çekilip gamlarından kurtulur” anlamında; 

“Cihanda rind odur uğratmayıp âlâm-ı dünyayı,

“Muvâfık yar ile bir kuşede def’-i gumûm eyler” demiştir.

Badıllı Ağabey, sevdalı yaşadı, sevdalı öldü. Allah ve Peygamber-i Zişan Efendimize sevdası, Üstadı Bediüzzaman Hazretlerine sadakatı vardı. 

Yıllarla ruhuna nakşettiği “sebat”, “sabır”, “sadakat”, “zikir”, “şükür” gibi meziyetleri, çalışkanlığıyla taçlandırmıştı.

Onu hastane odasında bile çalışırken gösteren fotoğrafını görünce, kendi tembelliğimden utandım!

Risale-i Nur hareketine bereket getiren kitaplarını düşündüm: Risale-i Nur’un ve Bediüzzaman çizgisinin özüne sadık kalarak, asla tahrip ve tahrif etmeden yaptığı her hizmet, yazdığı her kelime inşaallah ahiret âleminde beratı olacaktır.

Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyorum…

Biliriz ki, “Mevt idam değil, hiçlik değil, fena değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in’idam değil. Belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i Ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksandokuz ahbabın mecma’ı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır.” (Bediüzzaman,Mektubat, Yirminci Mektup, Birinci Makam, Yedinci Kelime)…

Buna can-ı gönülden inanmamıza rağmen, her ölüm içimizde büyür…

Bazı ölümler ise yüreğimize kocaman bir gülle gibi düşer! Çok etkiler, çok sarsar… 

Çünkü bazı gidişlerde geriye, doldurulamaz boşluklar kalır…

Bence Abdülkadir Badıllı Ağabey’in gidişi de tüm kâinatta büyük bir boşluk bıraktı. İyi ki eserleri var; yazarlar eserlerinde yaşar.

Tevazu, Abdülkadir Badıllı Ağabeyin hayat tarzıydı… 

Mütevazı hayatlar sessizce sönüyor: “Öldü” diyorlar ve bitiyor. Ne bayraklar yarıya iniyor, ne âlayiş-nümayiş oluyor.

yazının devamı için tıklayınız

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL