Tarihe Adını Yazdıran Kadınlar
Tenezzül buyurdukları için, hepsine teşekkür ediyorum. Fakat benim bu konuda görüşlerim biraz farklı. Bu tür özel günlerin “sömürü amaçlı” olarak kapitalist ağalar tarafından uydurulduğunu düşünüyor, “Anneler Günü”, “Babalar Günü”. “Sevgililer Günü” gibi “Kadınlar Günü”nün de “ismiyle müsemma” olarak kutlanmadığına inanıyorum.
Çoğunlukla “para harcama vesilesi” yapılıyor.
Her neyse:Bu münasebetle Fatih Belediyesi “Tarihe Adını Yazdıran Kadınlar” konulu bir sergi hazırlamış…
“Türkiye’de mesleklerinde öncü 19 kadına ait ülkemizdeki ünlü ressamlar tarafından yapılan yağlı boya resimler, yine öncü kadınlara ait heykel büst ve onlara ait fotoğraflı biyografi kolajları yer alacak”mış...
“Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in ev sahipliğinde gerçekleşecek sergi açılışına Türkiye’nin ilk FIFA kokartlı kadın futbol hakemi (Fatihli) Lale Orta, Sinema TV Oyuncusu–Belgesel sunucusu Yasemin Balık, Polis Başmüfettişi (emekli) İnci Aksoy gibi değerli isimler katılacak”mış... (İfadeler davetiyeden alıntıdır).
“Tarihe Adını Yazdıran Kadınlar” başlığını görünce, doğrusu heyecanlanmıştım…
Sandım ki, Hz. Havva (irade timsali), Hz. Hacer (çölde en olmayanı [su] bulan kadın timsali), Hz. Meryem (erkekler dünyasına meydan okuma timsali), Hz. Asiye (Firavun’un sarayında Hz. Musa’yı yetiştiren zekâ timsali), Hz. Hatice (eşine destek timsali), Hz. Ayşe (âlim kadın timsali) Hayme Ana (Osmanlı Devleti’nin çekirdeğini yüreğinde taşıyan kadın=Ertuğrul Gazi’nin annesi)…
Hürrem Sultan, Mihrimah Sultan ve Kösem Sultan başta olmak üzere, hayır sahibi pek çok Osmanlı valide sultanı, ardından Çanakkale Savaşlarının ve Milli Mücadele’nin fedakâr, vefakâr kadınları: Hatice Hanım, Nezahat Onbaşı, Zeynep Mido Çavuş, Safiye Hüseyin, Kara Fatma, Tarsuslu Yirik Fatma, Ayşe Hanım, Gördesli Makbule Hanım, Tayyar Rahmiye Hanım, Binbaşı Ayşe Hanım, Süreyya Sülün Hanım, Nene Hatun, Nezahat Hanım…
İsimlerini gerçekten tarihe yazdırmış daha pek çok kadın kahraman!..
Davetiyenin ayrıntısını okuyunca, doğrusunu isterseniz, büyük bir hayal kırıklığına uğradım…
Elbette adı geçen hanımefendiler de son derece değerlidir, hepsine saygılarımı sunuyorum; ama Fatih gibi, hayata kubbeler serpiştirmiş, her köşesi tarih kokan ve zaten bu yüzden “Tarihi Yarımada” denen semte yakışan, “Kadınlar Günü”nde, tarihe yön vermiş kadınlarımızı hatırlamak olmalıydı.
En azından, “Adını tarihe yazdırmak” iddiası bu kadar kolay harcanmamalıydı!
Zaten “kadınlarımız” her daim, her vesile ile harcanmıyor mu zaten?..
Özel günler ve “kadına saygı” nutukları eşliğinde, kadın sömürülüyor!..
Kadın dövülüyor, hatta öldürülüyor!..
Ya tümüyle “yok” sayılıyor ya da kendi fıtratının dışında bir yaşam tarzı dayatılıyor!
“Ar” duygusu erkeklerden daha yoğun olmasına rağmen, “eğlence dünyasının çerezi” olmaya zorlanıyor…
Podyumda “askı” muamelesi görüyor!
Kumarhanede, meyhanede yararlanılıyor…
“Annelik” sıfatı bile evlilik programlarında zir ü zeber ediliyor!..
“Erkekler dünyası”nın dayatmaları yüzünden, gitgide yaradılış hikmetinden koparılıp daha çok “erkeksi”leştiriliyor!
Hâlâ onun üstünden siyaset, onun üstünden ticaret, onun üstünden ideoloji yapılıyor, onun üstünden kavgalar üretiliyor!
Demek ki, “Dünya Kadınlar Günü” kocaman bir yalandır!
Bu durumda neyi kutluyoruz, anlamadım?
-
Servet gedik 9 yıl önce Şikayet Etsaygı değer yavuz bahadıroğlu seni çok seviyoruz senin sözlerini kitaplarını bayılarak sıkılmadan okuyoruzertuğrul gazinin hayatını anlatan bir kitap yazarsan sevinerek okuruz saygılarımlaBeğen