Yiğit Bulut
Yiğit Bulut
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Amaçları artık çok net görülüyor!

GİRİŞ 26.01.2014 GÜNCELLEME 26.01.2014 YAZARLAR

Sevgili dostlar, bugün her alanda yaşadığımız "küresel plana dayanan taşeron saldırısını" izledikçe dönüp geçmişe bakma gereğini bir kez daha hissediyorum... Ve bakınca her detayı çok daha net görüyorum...

Neler mi o detaylar? Arz etmeye çalışayım...

1850'lerden itibaren Ruslarla savaş hazırlıklarına başlayan daha doğrusu başlatılan Osmanlı, Ortadoğu-Afrika coğrafyasında zorlanmaya başlıyor. Bu zorlanma "tarihsel doğal etkilerle" değil, o bölgeleri yeniden şekillendirmek isteyen güçlerin ilk adımları ile ortaya çıkıyor...

1854-1876 arasında "o güçlerden" borçlandırılan Osmanlı, 1876 sonrası "MERKEZİ" o dönemin IMF'sine kaptırırken, 1876-1915 arasında bugünün İsrail devletinin yerleştiği yer dahil, planlanan bütün topraklarını kaybediyor. Hatta ele geçirme o kadar ileri gidiyor ki; 1915 sonrasında "işgal" bugün yaşadığımız topraklara kadar uzanıyor...

Sevgili dostlar, Türkiye'nin "kurtuluş-kuruluş" detaylarını arındırır ve "o bölgelere" tarihsel olarak bakarak bugünü anlamlandırmaya çalışırsak, bir detayı çok net görüyoruz: 1900'lerden itibaren Osmanlı'dan ele geçirilerek zorlama ile kurulan "İngiliz-Fransız-İtalyan" imzasını taşıyan "her yer" çöküyor...

Çıkarım 1: Osmanlı devlet yapısının, ruhunun, varlığının zorla el çektirilerek, üzerinde "zorlama devletlerin" kurulduğu her bölgede sorun var! Konuya sadece İsrail ve çevresi, Mısır, Libya, Irak, Suriye ve diğerleri olarak bakmayın ve son 10 yılı düşünerek Balkanlar'ı da unutmayın! Son halka Yunanistan. Osmanlı'nın "500 sene baktığı" doğal olarak "ülke olması" mümkün olmayan Yunanistan, "ekonomik anlamda" ilk çöken yer! Yugoslavya ve Yunanistan'ın Ortadoğu-Afrika çizgisinden farklı algılanmasının tek bir sebebi var: "Bulunduğu coğrafya"!

Sevgili dostlar, "periferik uzantı" analizimize ara verip, "MERKEZ" yapıya dair bir tespit yapalım: Merkez dediğimiz yani "RUHUN bakiyesinin" kaldığı ve üzerine genç bir devlet kurulan Türkiye, 1938-2003 hatta 2008 arası tam 70 sene dalgalandı! Kendini bulamadı, Osmanlı'yı yıkanların "oyunları" altında darbeler devalüasyonlar arasında geldi-gitti...Bütünün beyniydi-ruhuydu ama "parçalara" sahip çıkmaması için "1850'lerde başlatan manipülasyon" 150 seneden fazla devam etti...

Çıkarım 2: Bir "bütün" parçalara ayrılır, belli bir dönem bu "parçalar" evrim-mutasyon geçirerek yoluna devam edebilir. Ana soru "parçalar tek tek yeniden dağıldığında", İLK HALİN-İLK BÜTÜNÜN yeniden ortaya çıkıp çıkmayacağı veya daha net ifadesiyle, "zorla parça haline getirilen yapıların, zorlamanın etkisi kalkınca BÜTÜN'e dönüp dönmeyecekleridir"!

Peki bundan sonra neler olabilir? Türkiye'nin "MERKEZ" olma haline gelmesi ile ne değişebilir? ENGELLEMEK İÇİN KENDİNİ ORTAYA KOYANLAR TAM OLARAK neden korkuyorlar?

Maddeler halinde sorgulayalım:

1- Bugünkü Türkiye'nin "merkez" olduğu bütün 1854-1923 arasında parçalandı. 19151923 "merkez" savaşıydı, kurtarıldı, fiziki olarak ele geçmedi ama kurulan devlet manipüle edildi

2- 1923 sonrası "hareket" daha da hızlandı. Amaç; "ana parça" yani Ankara'nın başkent, İstanbul'un merkez olduğu ideolojik yapı ile "bütün bağları" kesmek ve kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile "diğerlerinin" ilişkisini "YOK" noktasına çekmekti. "Finansal-ekonomik-sosyal" krizler ve askeri darbeler eşliğinde baskı altına alınan "MERKEZ", ayrılan parçalara müdahale edemeyecek, ideoloji üretemeyecek "hale getirildi".

Yazının devamını okuymak için tıklayınız

Yiğit Bulut - Star Gazetesi
yigitbulut@stargazete.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL