Yiğit Bulut
Yiğit Bulut
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

‘Mayıs 2013’ ve unutmamamız gerekenler

GİRİŞ 01.06.2014 GÜNCELLEME 01.06.2014 YAZARLAR

Başlamadan daha önce yaptığımız bir tespiti detaylandıralım; 1699-1938-1854-1876-1908, 1946, 1960, 1970, 1971, 1980, 1994, 1997, 1998, 2001 serisi devam ediyor... Daha doğrusu “alışmışlar” tarafından devam ettirilmek isteniyor...

Sevgili dostlar, bugün Türkiye’de “bazı güçler” tarafından ne yapılmaya çalışıldığını analiz ederken biraz geriye gitmek ve bazı “kareleri” sizlere aktarmak istiyorum... Bunlara dikkatli bakar ve özellikle “neler olduğunu” bir kez daha hatırlarsak “Türkiye’nin durumunu” riskler ve muhtemel yapabileceklerimiz ile birlikte daha iyi düşünebiliriz...

Bu noktada izin verirseniz geçmişe dönelim ve “Dünya-Türkiye sorgulamasını” birlikte yapalım;

1- Bugün Başkan Obama ve ekibinin küresel “yerleşik yapılara” karşı verdiği savaşı ve dünya düzenine etkilerini anlamak için “1997 Amerika tablosuna” dönelim... Clinton Mayıs 1997’de ‘Yeni bir Yüzyıl için Ulusal Güvenlik Stratejisi’ adı verilen belgeyi imzaladı. Belgenin özü ‘çıkarlara dayanan ekonomik milliyetçiliğin’, gerekirse silah gücüyle dünyaya egemen kılınması üzerine bina edilmişti. Aynı belgede şu cümleler yer aldı; “petrol rezerviyle Hazar Denizi bölgesi (Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Kafkasya, İran, Kuzey Irak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu) dünyanın artan enerji talebini karşılamada önemli bir rol oynamaya adaydır... Kendi petrol kaynaklarımız tükeneceğinden bu bölgedeki kaynaklara ulaşmak, ABD’nin yaşamsal çıkarlarından biridir”...

2- Bölgedeki dinamiklerin ve ABD’nin tavrının değiştiğini düşünen Türk Genelkurmay’ı, 1997’de “Milli Askeri Strateji Konsepti’ni (MASK)” değiştirdi ve “aktif güvenlik politikası, bölgenin bağımsızlığı, TSK’nın modernize edilerek bağımlı olduğu noktaların tespit ve iyileştirilmesi” gibi dinamiklere farklı bakmaya başladı... Burası TSK’nın o dönemde Amerika’yı “kontrol etmeye çalışan” askeri-endüstriyel kompleks ile ters düştüğü noktaydı!

3- Bölgeye yerleşmek isteyen “güçler”, TSK’nın “bölgede barışçıl merkezli bir yapıya sıcak bakmasından ve kararların Brüksel veya Washington yerine Ankara’dan alınmasından” ciddi anlamda rahatsız olmuştu. Ayrıca MASK’ın, ABD ve NATO’suz değiştirilmesi “eleştiriliyor” ve “...Türkiye’nin bölgede bağımsız bir güvenlik faktörü olarak güçlenmesi ve artan askeri gücü, istikrarsızlığı artırmaktadır” deniliyordu...

4- Bütün bunlar olurken Türkiye özellikle 1999’un başından itibaren kendini “pembe yalanlara” kaptırmaya başlamış ve “AB-IMF beklentisi eşliğinde Türkiye’de finansal giyotin” kurulmuştu!

5- “Pembe tablolara” kapılmak 2001 sonrası Türkiye’ye “pahalıya patladı” ve ekonomimiz 1999-2001 arasında tarihinin en büyük “finansal manipülasyonu” ile karşı karşıya kaldı. 57. Hükümet “pasifize” edilip Kemal Derviş’e teslim edilirken, koalisyon partileri siyasi dinamik içinde eridi.

Yazının devamı için tıklayın >>>

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL