Sevgili dostlar, Bağdat Havalimanı'na indiğimizde Lübnan ve Suriye gibi kolay bir akış beklediğimi itiraf edeyim. Ama dedikleri gibi, "Bağdat gibi diyar olmaz"!

Olmadı da, olmadığını 5 dakika içinde kavradık.

Irak Başbakanı Maliki'nin Başbakan Erdoğan'ı karşılamasından sonra yaklaşık 50 zırhlı araçtan oluşan konvoy, bunker'lar ve duvarlar arasından yavaş yavaş ilerleyerek Başbakanlık Konutu'na kadar geldik.

İlk çıkış ile otoyol kılıklı yola uzanan bölge arasında, El-Sadr taraftarları yolu iki taraflı sarmış ve ellerinde Türk bayrakları Erdoğan'ın gelişini kendilerince kutluyorlardı...

Yanımızdaki çevirmene sorduğumda attıkları sloganı şöyle tercüme etti: "Hoşgeldin Erdoğan... Hoşgeldin Ey Lider... Sadr Grubu seni selamlıyor..."

Sevgili dostlar, "Bağdat'tan Amerikalılar gitmiş" efsanesi yayılsa bile, Irak polis kaynakları 3500 CIA görevlisinin halen görev yaptığını ve geçişleri sağlayan "çipli kartların" dahi Amerikalılar tarafından basıldığını söylüyorlar...

Sözde Amerika "gitmiş" ama geride "güvenliğin olmadığı", yolların dahi duvarların içinde kaldığı bir harabe kalmış.

Bu arada bir de not düşmem gerekli: Burada kendi bayrağını arabalarının üstüne çekerek yol alabilen tek devlet Türkiye Cumhuriyeti...

Bağdat genelinde 50 Türk özel polis timi mensubu hizmet veriyor ve şehir genelinde oldukça etkililer...

Sonuç: Türkiye'nin "cihan devleti olma politikası" gereği bu ziyaret, özellikle Libya'da Türkiye'nin "sıkıştırılmak istendiği" bir dönemde çok ama çok önemli.

Ziyaret aynen Osmanlı'nın "üç önemli vilayeti" denkleminde olduğu gibi "Bağdat-Basra-Musul" mantığı üzerine kurulmuş ve "Bağdat-Necef- Erbil" planlanmış.

Bu bölgelerde özellikle "liderler"le yapılacak görüşmeler, "Irak'ın geleceği ve Türkiye ile bağlantısı" açısından çok önemli.

Amerika'nın "pes ettiği" yeni bir denklem içinde "yeni bir ülke" doğuyor ve Türkiye'nin eline doğması hayal değil...

Son söz: Bu ziyareti, bu güvenlik şartlarında yapan bir Başbakan ve ülkesi, "bölgenin lideri" olmayı fazlasıyla hak etmiş demektir!

İnanın hiçbir şey öyle Boğaz kıyısına masayı kurup da "Kürt raporu, Irak denklemi" gibi "alengirli" raporlar yazmak kadar kolay değil, hele hele bu bölgede kelle koltukta yapılanlar hiç değil!

Bol keseden sallayan sivil toplum kuruluşlarına ve "tatlı su aydınlarımıza" duyurulur!

Not: Türkiye "cihan devleti" oluyor. İstesek de oluyor, istemesek de oluyor. Anlayamayanlar bir daha baksınlar!

Yiğit Bulut - Habertürk