Barzaniler bir kez daha ABD’nin kucağında!
Uzun yıllar Moskova’da kaldığı, orada öğrenim gördüğü için “Kızıl Molla” olarak anılan Molla Mustafa Barzani, 1946’da kurduğu “Kürdistan Demokrat Partisi”nde bir dönem “Marksist-Leninist” çizgiyi benimsemişti. Sonrasında “milliyetçi” damarı kabaran ve “Bağımsız Kürdistan” hayaliyle yanıp tutuşan Molla Barzani, 1972’de, Sovyetler Birliği tarafından yüzüstü bırakılınca, dümeni ABD’ye kırmıştı…
Oğlu İdris’i, CIA Başkanı Richard Helms’le görüşmek için gizlice CIA karargâhının bulunduğu ABD’nin Virginia eyaletine gönderen Molla Barzani, Irak’ın kuzeyinde olası bir özerkliği elde edebilmek için; “Şayet davamızda başarıya ulaşırsak ABD’nin 51. eyaleti olmaya hazırım” bile demişti. Baba Barzani, bu hayaline kavuşamadı ama ibretlik bir şekilde Amerika’da, hamisinin kucağında can verdi.
¥
Molla Barzani’nin yerine gelen oğlu Mesut Barzani ise, her ne kadar; “görüşüyoruz ama anlaşamıyoruz” diyerek hedef saptırsa da, o da tıpkı babası gibi umudunu CIA’ya bağlamış, hatta bu ilişkiden ziyadesiyle nemalanmıştı.
Şöyle ki;
2002 yılında, gizli bir mekânda, KDP lideri Mesut Barzani, KYB lideri Celal Talabani ve sürgündeki 20 kadar Iraklı hukukçu, CIA ve ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle bir araya gelerek, dönemin Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in o yılın sonuna kadar devrilmesini kararlaştırmışlardı.
Londra’da merkezli “Eş Şark El Avsat” gazetesi, herkesten gizlenen bu toplantıyı “Almanya’nın başkenti Berlin’de yapıldı” diye duyursa da…
Kısa bir süre sonra toplantının Almanya’da değil, ABD’nin Virginia eyaletinde, “Perry” adlı CIA kampında yapıldığı ortaya çıkmıştı.
Ağabeyi İdris’ten tam 30 yıl sonra CIA’nın ayağına giderek, asilerin, teröristlerin ve ajanların “vizesiz” girip-çıkmasından ve “gayriresmi toplantıları”nı burada düzenlenmesinden dolayı “çiftlik” adı verilen kampta Amerikalılarla görüşen Mesut Barzani, sözüm ona “sır toplantı”dan yanlızca birkaç ay sonra, “Türkiye korkusu”ndan dolayı 6 yıldır toplanamayan “Kürt Parlamentosu”nu Erbil’de yeniden topladı.
“Parlamento başkanlığı” ve “federe devlet başbakanı” seçimlerini de yapan Kürt Parlamentosu bir anda “işlerlik” kazanarak çalışmaya başladı.
İlk tebrik mesajını dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’dan alan Kürt Parlamentosu’nun “onur konuğu” ise eski Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand’ın eşi Danielle Mitterrand’dı.
Dönemin “kartel” gazeteleri dahi durumun ciddiyetini idrak ederek; “Kürt devleti fiilen kuruldu”, “Bunun adı bal gibi devlet”, “Kürt devletine adım adım” şeklinde manşetler atarken…
Türk hükümeti, Başbakan Bülent Ecevit’in müsteşarı Füsun Koroğlu riyasetinde; “TEAŞ, TEDAŞ, Karayolları, Afet İşleri, Kızılay, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ve DSİ”nin üst düzey yöneticilerini de çağırarak, adeta dalga geçer gibi Başbakanlık’ta bir “Savaş Zirvesi” düzenlese de, olan olmuştu bir kere.
Ecevit’in acziyeti nedeniyle adeta “oldu-bitti”ye getirilerek kurulan “Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi”nin lideri Mesut Barzani, CIA kampında gerçekleşen toplantıdan tam15 yıl sonra, 25 Eylül 2017’de gerçekleştirdiği “korsan referandum” ile az kalsın “hayalim” dediği “Bağımsız Kürdistan”a da kavuşacaktı ki…
Allah’tan, bu kez Türkiye’nin başında “Afet İşleri” ve “DSİ” yetkilileriyle “Savaş Zirvesi” toplayan Ecevit gibi bir lider yoktu da… Barzani’nin “Bağımsızlık” rüyalarını “kâbus”a çevirdik…
¥
Mezkûr referandumdan 2 yıl sonra, “Barzaniler” ile “CIA”nın ismi, bir kez daha aynı haberde geçti.
Bu kez Mesut Barzani’nin oğlu Mesrur, babası ve amcası İdris’in sık sık ziyaret ettiği Virginia’da, CIA karargâhının yanında, 58 milyon dolara “malikâne” alarak, Amerikan istihbaratıyla komşu olmuştu.
Geçen sene atılan 406 milyon liralık bu adımın sesi, geçtiğimiz günlerde duyuldu.
1996’da toplanan Kürt Parlamentosu’nda “Barzani”yi yalnız bırakmayan ABD ile Fransa, bu kez Mesut Barzani’nin oğullarına Suriye’deki YPG/PKK’lılar için “paravan” olma rolünü biçmişler.
Böylece, Suriye’nin kuzeyini işgal eden YPG/PKK’ya, en büyük destekçisi IKBY Başkanı Neçirvan Barzani olan “Suriye Kürt Ulusal Konseyi”(ENKS) sayesinde “uluslararası arenada temsil” imkânı sağlayarak, teröristlerin “legalleşmesi”nin önünü açmayı planlıyorlar.
“Kazan kazan” anlayışıyla hareket ederek PKK’yı legalleştirmeye yönelik bu plana alet olan Barzanilerin, ne kazanacaklarını zaman gösterecek, göstermesine de…
Fakat şu da bir gerçek ki;
Türkiye, bu plana karşı düzenleyeceği olası bir zirveye muhtemelen “Afet İşleri” ve “DSİ”den çok daha ciddi kurumlarını davet edecektir.
Bilmem anlatabildim mi?
Akit