“Gerilla Anneliği”nden “Jüri Üyeliği”ne!
Nobel Edebiyat Ödüllü İtalyan yazar Dario Fo, azılı bir Türk düşmanı, iflah olmaz bir Abdullah Öcalan sevdalısıydı. Bebek katiline “başkanım” diye hitap ediyordu. Onu, “Kürt toplumunun atası, kurtarıcısı, kutsal lideri” kabul ediyordu.Türkiye’yi ise “Terörist ülke” ilan ediyor, İtalyan hükümetinden Türkiye’ye yaptırımlar uygulanmasını istiyordu. Güneydoğumuzdan “Kürdistan” diye bahseden bu müptezel;
Türkiye’nin, Kürtlere toprak ve özerklik vermesi için AB’den, Ankara’ya baskı yapmasını istiyordu.
Türk-İtalyan ortak yapımı “Atak helikopteri” için açılan ihaleye katıldığı gerekçesiyle ülkesini “suçlu” ilan ediyordu.
Le Monde gazetesine yayınladığı yarım sayfa ilanla “Öcalan’a Özgürlük” isteyen Dairo Fo adlı “Türk düşmanı” işbu müptezelin eserlerine ülkemizde bir kısıtlama getirilmediği gibi, kitapları tüm kitapçılarda satılıyor, oyunları ise serbestçe sahneleniyor.
İşin trajikomik yanı ise, Fo’nun eserlerinin “Fikri Hakları” 2016 yılında, Cumhuriyet paçavrasına verdiği bir mülakatta;
“Dağlardaki gerilla kızları, bir gerilla annesi ya da anneannesini canlandırmak istiyorum” diyen oyuncu Füsun Demirel’e ait.
Demirel, deyim yerindeyse “PKK sevicisi” Fo’nun “Türkiye mümessilliği”ni yapıyor.
“Gerilla annesini canlandırmak istiyorum” dedikten sonra haklı olarak tiyatro ve ekranlarda kendine yeterince yer bulamayan Demirel, bir ara pazarlarda tezgâh açıp çamaşır satmıştı.
Derken, başta Çankaya Belediyesi olmak üzere bazı CHP’li belediyeler, Füsun Demirel’e kapılarını açarak ona kol kanat germeye başladılar.
Mesela!
Füsun Demirel, Fo’nun sözlerini Ankaralı izleyicilere haykırırken, o esnada Aybüke öğretmenin yakınlarının feryadı göğü inletiyordu.
Dün öğrendim ki, CHP’li belediyeler, Füsun Demirel’e hâlâ sahip çıkıyorlarmış.
“Sahip çıkmak” ne kelime!..
CHP’li Adana Büyükşehir Belediyesi, bu yıl 27.’sini düzenleyeceği Adana Altın Koza Film Festivali’nde, Demirel’i “Jüri Başkanlığı”na layık görmüş.
“Gerilla Annesi”ni oynama hayali kuran Füsun Demirel, muhtemelen jüri başkanlığına layık görüldüğü için çok sevinmiştir.
Benim asıl merak ettiğim ise…
Ak Parti’ye ders vermek için oyunu HDP’nin desteklediği CHP’ye veren mütedeyyin ve muhafazakâr kardeşlerimizin neler hissettiği.
Öyle ya, sonuçta Füsun Demirel, o kardeşlerimizin oyları sayesinde “Jüri Başkanlığı” koltuğuna oturdu.
***
HAKARET, EDENİN YANINA KÂR KALMASIN!
“Başörtüsü, eski Sümer’deki tapınak fahişelerinin kıyafetidir” diyen ilk isim,
dönemin İstanbul Zırhlı Tugay Komutanı Doğu Silahçıoğlu’ydu.
Silahçıoğlu’na hesap sorulamayınca, aynı iftirayı 5 yıl sonra, kütüphane çalışanı Muazzez İlmiye Çığ tekrarladı.
Çığ, işi daha da ileri götürerek;
“Camilerde birer aşk odası konsun. İsteyen gidip orada imam nikâhı ile seks yapsın. Böylece hem camiye gelir olur, hem de imam para kazanır” diyerek, hakaretini daha da ileriye taşıdı.
İster inanın, ister inanmayın..
Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, bu küstah sözlerde “suç unsuru” bulamayarak, Çığ’ın beraatine karar verdi.
Çığ’ın cezasız kalmasından cesaret alan Cumhuriyet yazarı Işıl Özgentürk ise tam 14 yıl sonra, aynı iftirayı bir kez daha tekrarladı.
Bu kez Özgentürk’e, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama”dan sembolik bir ceza verilse de…
“Laikçi azgınlar”, İslam’a ve mukaddesatımıza küfretmekten vazgeçmediler.
Hatta daha da ileri gittiler.
Pınar Kür adlı müptezel, “Başını kapatan kadınla Playboy’a soyunan kadın arasında fark göremiyorum” deme cüretinde bulundu.
71 yaşındaki “mezhepçi bunak” Rıza Zelyut ise Anıtkabir’de, Mustafa Kemal’i eleştiren bir video çekip sosyal medyada hesabından paylaşan Safiye İnci adlı tesettürlü hanımı, “davetkâr” bularak “arandığına” hükmetti ve namusuna dil uzattı.
Zelyut’un ardından, muhafazakâr insanların oylarıyla İBB Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu’nun, 38 bin lira maaş bağlayarak “İBB Genel Sekreter Yardımcılığına” atadığı “Yeşim Meltem Şişli” adlı “laikçi yobaz”, İSMEK’te çalışan hanım kızlarımıza, akşamları itfaiyecilerle buluşmalarını tavsiye ederek, namuslarına dil uzattı.
Biz muhafazakârlardan yeterince tepki gelmeyince, “Başörtüsünü Sümerli tapınak fahişeleri kullanırdı” diyerek aldığı sembolik cezadan uslanmadığı anlaşılan Işıl Özgentürk, önceki gün bir kez daha ortaya çıktı ve bu sefer de Batmanlı kızların namusuna dil uzattı.
“Batman’ı, intihar oranı en yüksek il” ilan eden Özgentürk, “Batmanlı ailelerin kızları çocuktan saymadıklarını, onları mal gibi sattıklarını… Ayakta durabilme becerisinden yoksun kızların hayatlarını kurtarmak için asker veya bürokratlara yanaştıklarını… İlişki yaşadıkları kamu personelleri tayin olup gittikten sonra ise bekâretini kaybeden Batmanlı kızlar için tek seçeneğin intihar” olduğunu yazdı.
Her satırından rezillik akan bu sözler için Batmanlı kardeşlerimiz ayağa kalkmış, gereken suç duyurularını yapmış olsalar da muhtemelen bu hakaret de o bunak yazarının yanına kâr kalacak…
Bu arada,
Batmanlı kızlara hakaret eden Işıl Özgentürk, HDP’ye gönül veren Kürtlerin oylarıyla CHP’nin kazandığı Kadıköy Belediyesi’ndeki, “Aile Danışma Merkezi”ne bağlı film atölyesinin “yönetmenliğini” yapmaya ve parasını almaya da devam edecek!
YENİ AKİT GAZETESİ
-
Emine 5 yıl önce Şikayet Etİçi boş davulun sesi çok çıkar,biz müslümanlar bu gibi durumlardan haberdar olsak bile umursamaz davranıyoruz, onlar batıl davalarından vazgeçmiyor, birlikte hakkımızı savunanlar çok daha az maalesefBeğen