Mülteciler üzerinden kirli bir operasyon yürüten..

Yaptığı kışkırtıcı paylaşımlarla, hedef gösterdiği Suriyeli muhacirlerin şiddete maruz kalmasına neden olan..

Arap, Türk, Kürt karşıtlığı yaparak ülkeyi iç savaş bataklığına çekmeye çalışarak tam bir milli güvenlik sorunu haline gelen…

Son olarak apartmanda besledikleri kazları, komşularını rahatsız ettiği gerekçesiyle göle bırakmak isteyen Iraklı hanımları, “Suriyeliler kaz çalıyor” diyerek hedef gösteren “vasıfsız Nazi” Ümit Özdağ, çamurunu Akit Medya Grubu’na da sıçratmaya çalıştı. 

Nefretini sosyal medya üzerinden boca eden Özdağ, 29 yıldır tamamen bağımsız ve bağlantısız şekilde yayın hayatını sürdüren Akit hakkında, hakaretlerde bulundu. 

Normalde, sırf gündeme gelebilmek için darbeci babanın postal sevicisi oğlu Ümit Özdağ’ı muhatap bile almazdım ama…  

Hazır bize bulaşmışken, hep birlikte bu “Atanamamış Nazi” gerçekte kimmiş öğrenelim diye birkaç kelam edeyim:

27 Mayıs cuntacılarından Muzaffer Özdağ’ın oğlu olan Ümit Özdağ, darbeden sonra Milli Birlik Komitesi içerisinde yaşanan görüş ayrılığı neticesinde, ‘14’ler’ olarak grup içerisinde yer alan babasının sürgüne gönderildiği Japonya’nın başkenti ‘Tokyo’da doğdu. 

Özdağ, Hitler karşıtı gazete dağıttıkları için 1943 yılında bir grup öğrencinin giyotinle idam edildiği Münih’teki Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde ise felsefe, iktisat ve siyaset bilimi okudu.

Irkçılık stajını Nazi topraklarında yapan Özdağ, 1999’da Avrasya Bir Vakfı’nın desteği ile Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi’ni (ASAM) kurdu ve başkanlığını üstlendi.

Ulusal gazetelerde makaleler kaleme aldı. PKK ile ilgili açıklamaları ses getirdi. Kürt sorunundan “Kürtçülük sorunu” olarak bahsetti. Derin devletçi stratejiler üretmekle ünlendi.

Derken, iflah olmaz bir “Türkçe ezan” savunucusu olduğu halde, hem de vesayet odaklarının mevcut mevzilerini koruduğu 2005 yılında, Papa’nın ziyaretini bahane ederek, “Ayasofya tekrar cami olmalı. Bütün Anadolu bir cuma günü İstanbul’a gelmeli. Ülkücüler buna önderlik etmeli” şeklinde, dönemin şartları için oldukça iddialı bir çıkışta bulundu.

Üstelik o sırada, 28 Şubat zihniyetinin hâlâ egemen olduğu Harp Okulu’nda, Polis Akademisi ve Milli Güvenlik Akademisi’nde dersler veriyordu.

Tam bir ay sonra ise bu kez Diyanet’e danışmanlık hizmeti vermek için kurulan “araştırma merkezi(!) DİYAM’la gündeme geldi. Memur, bina, mefruşat gibi kalemler için Diyanet’ten 100 bin dolar alacağı öne sürüldü. Olayı duyar duymaz harekete geçen Başkan Tayyip Erdoğan’ın kararlı duruşuyla bu çarpık protokol iptal edildi.

Akabinde, Ümit Özdağ’ın ismi 19 Kasım 2006’da yapılan MHP’nin 8. Olağan Büyük Kongresi için genel başkan adayı olarak geçti.

Başbuğ Türkeş’in dava arkadaşlarından Hamit Homriş, kongre öncesi yaptığı açıklamada, Özdağ için, “27 Mayıs ile ilgili yazdığı Tez kitabında Başbuğ’umla ilgili uygun olmayan ifadeler kullanıyordu. Aday olmaya karar verdikten sonra ne hikmetse o bölümleri kitaptan çıkarmıştır” ifşasında bulunsa da…

İsmi Susurluk ve daha sonra Ergenekon davasında gündeme gelen emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ten Ümit Özdağ’a destek geldi. Özdağ, Ümraniye Princess Salon’da verilen yemekte Küçük’le aynı masada yan yana oturarak samimi görüntü verdi. Fakat evrakta sahtecilik yaptığı gerekçesiyle partiden ihraç edildi.

2012 yılında, 28 Şubat döneminde Kemal Alemdaroğlu’na suikast planladığı iddiasıyla gözaltına alınan üniversite öğrencisi Harun A., mahkeme tarafından tahliye edildikten sonra JİTEM tarafından kaçırıldığını, Kilyos’ta JİTEM’e ait bir binaya götürülüp iki gün boyunca sorgulandığını…Sorgusuna Ergenekon sanığı Veli Küçük, Ümit Özdağ ve Musevi aksanıyla konuşan bir sivilin katıldığını belirtti. Ertesi gün haberi tekzip eden Özdağ, “Sayın Veli Küçük ile ilk defa 2000 yılında emekliliğinden sonra tesadüfen İstanbul Borsa Lokantası’nda karşılaştım” şeklinde açıklama gönderdi. Fakat aynı günlerde, Wikileaks’ten sızan belgelerde, Veli Küçük ve Ümit Özdağ, Ergenekon’un iki önemli ismi olarak nitelendirildi. 

•

İddialar bununla sınırlı değil tabii..

Rahmetli Alparslan Türkeş’in, “MOSSAD ajanı” dediği Özdağ, katıldığı bir TV kanalında, “Mossad’a gitmedim ama Mossad’çılarla görüşmüş olabilirim” dedi.

MHP’nin resmi sitesinden alenen “İsrail Ajanı” olmakla suçlandı.

ADNAN OKTAR şebekesinin İsrail imamı olan ve 2018 yılındaki operasyonda kaçmayı başaran Ali Sadun Eren’in, Özdağ’ın kayınbiraderi olduğu iddia edildi. 

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, ülkücü takiyesi yapan Özdağ hakkında, “ajan olup olmadığı aydınlatılmalı” dedi.

FETÖ destekli Taraf’ın yazarları arasında yer alan CIA elemanı Emre Yaramaz, “Ümit Özdağ, hocam olur: Kendisine çok büyük saygım ve sevgim var” ifadelerini kullandı.

Özdağ, İP İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu hakkında, “Bu FETÖ’cü. Hem dayısı hem kendisi FETÖ’cü” derken…

Özdağ’ın FETÖ’cü Emre Uslu’yla Twitter üzerinden yazıştığı belirlendi.

Bizden daha çok bilgi sahibi olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Özdağ’ı kastederek, “Bunlar Türkiye’nin çocukları değildir. Bunlar Soros gibilerin çocukları olmuşlar” açıklamasında bulundu. 

Özetle, Akit’e çamur atan Özdağ’ın sorunlu hayatının fragmanı bile sayfama sığmadı! 

YENİ AKİT