Sizinle sonsuza kadar hizalanmayacağız!
Türkiye, yüzüncü yılına maalesef ‘Yüzyılın depremi” ile girdi.
1939 Erzincan depreminden sonraki ‘en büyük felaket’ olarak kayıtlara geçen, Batılı ve Japon deprem bilimcileri tarafından “karada görülen en yıkıcı deprem” olarak nitelendirilen 7.7’lik ve 7.6’lık seri depremler milletçe canımızı yaktı.
Bu soğuk kış günlerinde, enkaz altında kurtarılmayı bekleyen insanları düşündükçe insanın boğazı düğümleniyor, gözleri doluyor. Uyuduğu uykudan, yediği yemekten utanıyor.
Depremde ölen çocukların soğuk bedenini gördükçe, insan kendi evladına sarılmaktan ar ediyor.
Fakat biz biliyor ve inanıyoruz ki, Hayır da şer de O’dan.
Ne diyor Yüce Mevla, kitabında, “Allah sana bir zarar dokunduracak olursa, onu yine Allah’tan başka giderecek yoktur. Eğer senin için bir hayır dilerse, O’nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur.”
Allah’ın lütfü keremiyle, içinden geçtiğimiz bu sınavı da atlatacağız...
Depremin acısı içimizdeki tazeliğini koruyacak ama izleri inşallah en kısa sürede silinecek.
Bina yapıcılar, onları denetleyenler, malzemeleri üretenler de umarım bu felaketten gerekli dersleri çıkaracak ve ileride benzer acıların yaşanmasının önüne geçilecek.
•
Tabii, birlik ve beraberliğin, yardımlaşma ve dayanışmanın had safhada olduğu bu günlerde, yalanla, manipülasyonla acıdan rant devşirmeye çalışan felaket tellalları da boş durmuyor.
Tüm Türkiye’nin kenetlendiği, devletin ve milletin seferber olduğu, başta AFAD olmak üzere yardım kuruluşları, kurtarma gönüllüleri, maden işçileri, Mehmetçik ve emniyet güçlerinden oluşan on binlerce kişinin arama kurtarma çalışmalarında canhıraş bir mücadele verdiği…
İş dünyasının temsilcilerinin, esnafın, sanayicinin yardım için seferber olduğu…
Minik çocuklardan şehit annelerine, umre hayali kurandan emeklilik planı yapana kadar, biriktirilen paraların depremzedelere gönderildiği şu süreçte…
Her fırsatta “kutuplaştırıyorsunuz” diyerek bu ülkenin asli unsuru olan mütedeyyin kesimi hedef alan seküler yobazlar, bir kez daha en iyi bildikleri şeyi yaparak, “kutuplaştırma” yoluna gittiler.
Orman yangınları sırasında, helikopter havada olduğu halde, “helikopter yok” diyen…
Elazığ depreminde, Kızılay çadırı önünde poz verip, “Kızılay’ın ortada olmadığını” söyleyen malum kafa, bu kez benzer rezaletin katmerlisini sergiliyor.
İslam’a olan kinlerini her fırsatta kusan seküler yobazlar, “doğal afet” olan depremi “siyasal İslam” söylemiyle dindar iktidara fatura ederken, televizyoncuları da halkının yüzde 95’inin Müslüman olduğu ülkede, arama kurtarma çalışmasın sırasında ‘Allahu Ekber’ denilmesinden rahatsız oluyor.
“Filles de la Charite”(Merhametin Kızları) rahibeleri tarafından kurulan Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesi’nden mezun olan ‘kafası kırık’ Mine Kırıkkanat, deprem bölgesinde görev alan 52 il müftüsü ve 2 bin 500 Diyanet personelini görmezden gelerek “Papaz” güzellemesi yapıyor.
Malum zihniyetin paralı trolleri ise birkaç “tık” uğruna neredeyse enkaz üzerinde göbek atacak kadar pespayeleşmiş durumda…
Zillet bileşenleri ise 10 kente birden yetişmeye çalışan AK Parti iktidarının gayretlerini görmezden gelerek, “CHP’li başkanlarca yönetilen illerin kaderine terk edildiği” algısını oluşturma gayretinde.
Atatürk simsarlığı yaparak inşa ettiği lüks villasını karadan yürüten Kemalistlerin ruhani lideri Yılmaz Özdil ise…
Bırakın, Haziran 1998’de resmi ziyaret için gittiği Çin’de meydana gelen deprem sırasında uykusunu bozmayan…
17 Ağustos 1999 depreminde, insanlar enkaz altında kurtarılmayı beklerken, uyandırmaya kıyamayan adamları yüzünden mışıl mışıl uyuyan ve deprem sahasına “yollar elverişli değil” gerekçesiyle ancak 3 gün sonra gidebilen Bülent Ecevit iktidarının, “daha iyi refleks gösterdiği” yalanını savuruyor.
•
Sözde “destek” olmak adına bölgeye giden, dekoruyla, ışığıyla, kostümüyle ve önceden hazırlanmış konuşma metniyle “ajans işi” videolar çeken CHP lideri Kılıçdaroğlu ise adeta “fırsat bu fırsat” dercesine, yaklaşan seçimler öncesi, “enkaz üzerinde” siyaset yaparak acıdan rant devşirmeye çalışıyor.
Deprem merkezine 200 km uzaklıkta olan ve 15 yıldır CHP’li başkanlarca yönetilen Hatay, 50 km mesafede olan ve AK Partili Başkan tarafından yönetilen Gaziantep’ten daha fazla hasar görürken…
Kılıçdaroğlu, yıkımın faturasını iktidara kesiyor.
Yetmiyor…
Bay Kemal, ilk andan itibaren sahada olan bakanlara çamur atıyor…
Daha çok can kurtarmak için canla başla mücadele eden Mehmetçiğe dil uzatıyor…
İGA ekiplerince onarılan Hatay Havalimanı’nı, Tarım ve Orman Bakanlığı’na ait helikopterlerce söndürülen İskenderun Limanı’ndaki yangını, CHP’li başkanların sözde “başarı” hanesine yazıyor.
Depremzedelerle hayâsızca dalga geçtikleri için tutuklanan trollere sahip çıkarak, “Ya hepimizi tutuklayın ya da geceden beri tutukladığınız gençleri serbest bırakın” diyerek, devlete efeleniyor.
Bu acılı günlerde tüm bunları yapan, çalışmaları sabote eden kendisi ve taraftarları değilmiş gibi, sonra da kalkıp;
“Yaşananlara siyaset üstü bakmayı, iktidarla hizalanmayı reddediyorum” diyerek bir de kutuplaşmaya devam edeceğini söylüyor.
Oysa böyle devam ettikçe, onunla ve temsil ettiği zihniyetle sonsuza kadar hizalanmayacağımızı görmezden geliyor.
Ne diyelim!..
Kurduğu 6’lı masaya oturup, Bay Kemal’e cesaret veren sözde “dindar” ağabeyler, ablalar utansın!
YENİ AKİT
-
Şahin 2 yıl önce Şikayet EtEline emeğine sağlık çok güzel yazmışsın.Beğen
-
vatandaş 2 yıl önce Şikayet EtBu adamların dinimize imanımıza mukaddesatımıza sonsuza kadar küfretmesine nasıl sabredeceğiz ?Beğen Toplam 3 beğeni
-
sedat 2 yıl önce Şikayet Etkaramollaoğludan ses seda yok ... hayırdırBeğen Toplam 5 beğeni
-
Atam Abdulhamid 2 yıl önce Şikayet EtNe diyelim!.. Kurduğu 6’lı masaya oturup, Bay Kemal’e cesaret veren sözde “dindar” ağabeyler, ablalar utansın! Tebrikler....Beğen Toplam 17 beğeni
-
a.d. 2 yıl önce Şikayet EtYarabbi beni bu hain vatan hainleriyle bir araya getirme. Bu millet ittifakı denen hainlere gün yüzü gösterme. Eğer şaşarda bir gün bunlardan birine oy verirsem beni kahreyle yarabbi......Beğen Toplam 12 beğeni