Zekeriya Say
Zekeriya Say
HABER7 YAZARI

Bay Kemal’e “namaz” kıldıran hayat!

GİRİŞ 13.03.2023 GÜNCELLEME 14.03.2023 YAZARLAR

Dönemin CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit, oyları tek başına iktidara yetmediği için 26 Ocak 1974’te, Erbakan liderliğindeki MSP ile koalisyon hükümeti kurar ve “başbakan” olur.

20 Temmuz 1974'te ise tarihi Kıbrıs Çıkarması yapılır.

Harekât sonrasında Rumlar Ecevit'i "Sessiz Kurt" olarak tanımlarken,  CHP’liler ise Karaoğlan”ın yanı sıra artık “Kıbrıs Fatihi” hitabını da kullanmaya başlarlar.

Tabii MSP ile hükümet ortağı olduğu için o dönem “Mücahit Ecevit” diyenler de çıkar.

Fakat “mücahit” sıfatı Ecevit’e oturmaz.

Hatta daha da ileri giderek sözde “laikliği korumak” adına merhum Erbakan’a ve partisine karşı amansız bir mücadeleye girişerek, Milli Görüşçülerin kendisine yakıştırdığı “mücahit” sıfatına layık olmadığını ispatlar.

*

“İnancın sesi olmaya çalışıyorum”  diyen ve “Milli sinema” adı altında manevi değerlerimizi beyaz perdeye taşımaya çalışan Yönetmen Mesut Uçakan, 1977’de, “Lanet” adlı filmini çeker.

“Oyuncu kıtlığı” ve diğer gerekçelerle, sinemada kural tanımayan ve kamera karşısında her role bürünen Müjde Ar ile aralarında Bulut Aras, Eşref Kolçak, Süleyman Turan’ın da olduğu tanınmış bazı isimleri filminde oynatır. Bir grup solcu üniversite öğrencisinin “hidayete ermesi”nin anlatıldığı filmin galasına, çoğunluğu Erbakan’ın direktifleriyle kurulan “Akıncılar Derneği” üyesi dindar gençler yoğun ilgi gösterir.

Galaya katılan gençler arasında yer alan Hasan Hüseyin Maden ağabey, bir sohbetimizde, “Film gösterildikten sonra ‘Mücahit Eşref’, ‘Mücahit Süleyman’, ‘Mücahit Bulut’ sloganları atıyorduk. İsmi zikredilen sanatçı perdeyi aralıyor, olan biteni anlamaya çalışıyordu” demişti. 

Müjde Ar sahneye çıktığında ise “Mücahide Müjde” diye tempo tuttuklarını,  Ar’ın da, “Ben de Allah’a inanıyorum. Her hafta Eyüp Sultan’a giderim" diyerek, programın ehemmiyetine uygun bir konuşma yaptığını söylemişti.

Asıl adı Kamile Suat Ebrem olan ve CHP’li bir politikacıyla evlenen Müjde Ar, “mücahide” ilan edildiği “lanet”ten sonra, o kadar çok “iffet”siz filmde oynadı ki…

Anadolu’dan bir vatandaş Ar’ı gerçek bir “hayat kadını” sanıp, kendisine bir mektup yollayarak, "Ablacım, haline üzüldüm. Kötü yerden kadın almak sevaptır. Kardeşin Recai” diyerek, onu içinde debelendiği pislik çukurundan çıkarmaya talip oldu.

*

“28 Şubat Süreci”nde, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakanı Bülent Ecevit ve Milli Eğitim Metin Bostancıoğlu’nun 3’lü kararnamesiyle, MEB’e müşavir olarak atanan…

Halifeliğin kaldırılışının 80. yılı münasebetiyle düzenlediği panele, o dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan dışındaki diğer tüm parti liderlerini tek tek telefonla arayarak davet eden…

YÖK Yasa Tasarısı'nı engellemek için Ekim 2003'te, "Ordu Göreve" pankartlarının açıldığı o meş’um eylemleri organize eden Atatürkçü Düşünce Derneği'nin o dönemki Genel Başkanı Ertuğrul Kazancı da "mücahit" kategorisine dahil olmuştu…

Serdar Arseven, 23 Şubat 2005 tarihli yazısında, her fırsatta ‘AK Parti’nin iktidar olmasını içine sindiremediğini’ dile getiren dönemin ADD Genel Başkanı Ertuğrul Kazancı’nın, Saadet Partisi mitinglerine kutlama mesajı gönderdiğini…

Bir grup Milli Görüşçünün ise kendilerine kutlama mesajı gönderen Kazancı'ya, alkışlar eşliğinde "Mücahit Ertuğrul, Mücahit Ertuğrul” şeklinde mukabelede bulunduğunu yazmıştı.

*

Sözde “Milli Görüş”ü temsil ettiklerini öne süren bazı Saadet Partililer,  şimdi de merhum Necmettin Erbakan Hoca ile özdeşleşen ve “İslam davasını yeryüzünde hâkim kılmak için savaşan insan” anlamına gelen “mücahid” tabirini 6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na layık gördü.

Önce Saadet Partisi GİK Üyesi Ümit Çebi, “Geliyor Mücahit Kılıçdaroğlu”  şeklinde bir paylaşım yaptı…

Akabinde devreye giren Saadet Partisi İstanbul Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Habibe Erdoğan ise, "Hakkın yeryüzüne hakim olması için mücadele eden kişiye Mücahid denir. Yoksullukla mücadele etmek, adalet için çabalamak, liyakate uygun davranmak Allah'ın rızasını kazanmak ve cihad etmek değil midir?" sözleriyle, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun cihat yaptığını ve “mücahit” olduğunu savundu.

Milli Gazete yazarı İsmail Hakkı Akkiraz da, Ali İmran suresinin: “Ey mülkün ve her türlü güç, kudret, saltanat, egemenlik ve otoritenin gerçek sahibi olan Allah’ım, sen yeryüzünde mülkü ve iktidar gücünü dilediğine verirsin; dilediğinden de çekip geri alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini alçaltırsın. Her türlü iyilik, nimet, imkân ve güzellik, yalnızca senin elindedir. Hiç kuşku yok ki, senin her şeye gücün yeter” mealindeki 26. ayetini naklederek,  laikliğin yılmaz savunucu Bay Kemal için, “Allah’ın inayeti ile seçimi kazanacak” diye yazdı.

*

“Dersimli Kemal” sloganıyla CHP’nin başına gelen…

Katıldığı bir TV programında, başörtüsünü “bir metrelik bez parçası” şeklinde tanımlayarak, aklınca aşağılamaya çalışan…

Genel Müdür olduğu dönemde, “Kılık kıyafet yönetmeliği”ni bahane ederek, Fatma Avcı ve Fatma Şahan adlı iki başörtülü hanımefendiyi, ancak başlarını açtıktan sonra SSK’ya atayan…

Üniversitelerde başörtüsüne serbestlik getiren kanunun durdurulması için 112 CHP’li vekilin imzasının bulunduğu 58 sayfalık dilekçeyi omuzlayarak, Anayasa Mahkemesi’nin yolunu tuttan..

Kamuda başörtüsüne özgürlük getirilmesi hususunda ne düşündüğü sorulduğunda, “Biz hukuk devletiyiz. Hukuk devleti çerçevesi içinde ne gerekiyorsa onun yapılması lazım. Kural budur. Meclis İçtüzüğü’ne göre kravatsız Meclis Genel Kuruluna gidemem; Cumhurbaşkanı da Başbakan da gelemez. Bu kuralları yok ederseniz devlet dediğimiz varlığı yok etmiş oluruz” diyerek, başörtüsünü devletin bekasına yönelik bir tehditmiş gibi lanse eden..

CHP’li Avcılar Belediyesi, başörtülüleri “rahibe” gibi gösteren afişleri astırdığında, “Biz astırmadık” diye yalan söyleyen…

Hatta sırf dindar insanların oyunu almak için “Konyalı” ilan edilen ve “Baba ocağına hoşgeldin” yazılı bilboardlar eşliğinde geldiği Konya’da Seyyid Mahmud Hayrani’nin türbesine giderek, burada, kameralar karşısında hem dua eden hem de  “Peygamber soyundan geldiğini” iddia eden açıklamayı huşu içerisinde dinleyen Kılıçdaroğlu…

Kedisi için yapılan “mücahit” benzetmesine “gık”ını dahi çıkarmadı.

Üstelik, yukarıdaki örneklerin aksine, geçmişte “kameralar karşısında ibadet etmeyi uygun bulmuyorum” dediği halde, büyük bir takkiye örneği sergileyerek ahir ömründe camiye giderek “Cuma namazı” kıldı ve Saadet Partililerin “mücahid” benzetmesine layık olduğunu ispatlamaya çalıştı.

Tabii yıllarca CHP zulmüne maruz kalan Saadet Partililer ile ömrünü mukaddesat karşıtlığına adayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun içine düştüğü acınası halini görünce, insan üzülmeden edemiyor.

Öyle ya…

Saadet Partililere "Mücahit Kılıçdaroğlu " diye slogan attıran, Kemal Kılıçdaroğlu’na ise bu yaşında Cuma namazı kıldıran hayat, size bize ne yapmaz!

YORUMLAR 182 TÜMÜ
  • msl 1 yıl önce Şikayet Et
    inşallah abdest almıştır. Allah muhafaza.
    Cevapla
  • Fizmeli 1 yıl önce Şikayet Et
    Yazınız beni aydınlattı teşekkür ederim. Anladım ki takiyye bunların mayasında var. Ama Kerim kitabımızda ayetler okuyarak bunları aklamaya, haklı çıkarmaya çalışmaları beni çok yaraladı. Bu milletin binlerce yıllık birikimini, kütüphane ye hapsettiren, kendi gibi düşün meyen alimi idam Eden asırlardır Anadolu üzerinde okunan ezanı muhammediyeyi yasaklayan, kuranı okun masını engelleyen bir gerici zihniyeti alkışlayamam, dinime söveni dost bilemem. Kim kimi seviyorsa gidecekleri yerde aynı olacak.
    Cevapla
  • emruk 1 yıl önce Şikayet Et
    namaz kılmasından kimse rahatsız değil. dindarmış gibi duran, namaz kılıyor gibi görünene dinimizde ne denir.... dinime küfreden müslüman olsa bari.. peeeh...
    Cevapla
  • Selim 1 yıl önce Şikayet Et
    Kilicdaroglunun namaz kilmasindan neden rahatsiz oldun ki.. islam sizin tekelinizde mi...
    Cevapla
  • Ağrılı Yusuf 1 yıl önce Şikayet Et
    Süleymancilar da CHP'ye oy veriyor
    Cevapla