CHP’nin ileri gelenlerinin, din ve diyanetle aralarına mesafe koydukları, İslam’a karşı kin ve nefret besledikleri partinin kuruluş yıllarından itibaren bilinen bir gerçektir.

Örneğin, “tek parti” döneminin Başbakanlarından Recep Peker, “Din bir zehirdir” derken…

Şükrü Saraçoğlu ise, “Türkiye’den dini tamamen atabilmek için bize 30 sene lazım” sözleriyle, İslam’ı bu topraklardan silme arzusunu dile getirmişti.

İsmet İnönü döneminde ise bu süreç biraz tuhaftı.

Bir yandan devlet eliyle İslam’a ve mukaddesat değerlerimize karşı amansız bir mücadele verilirken, diğer yandan İnönü’nün, “Gösteriş olmasın diye Cuma namazını Çankaya’da tek başına kıldığı” iddia ediliyor, cehaletle takiyye bir arada yürüyordu.

Zaten İnönü de kendisini miting meydanlarında “Allah” dememekle eleştirilen partililere, “Allahaısmarladık dedik ya” şeklinde cevap vererek, dine olan alakasını özetliyordu.

*

Bülent Ecevit’le birlikte “genetik kodlarından” uzaklaşmaya başlayan CHP, lastiği patlak araba gibi zikzaklar çizmeye başladı.

Yılmaz bir “laiklik” savunucusu olan, bu uğurda başörtülü bir kadına bile “had bildiren” Ecevit, sırf mütedeyyin seçmeni kafeslemek için fetvacılığa soyunmuş ve genç kızların başörtüsü takmalarının kesin şart olmadığını savunarak, “Kur’an-ı Kerim’in giyim kuşamla ilgisi öğüdünün özü, kadınların iffetinin korunmasıdır. Bunun koşulları, yöntemleri de zamana ve mekâna göre ve her kadının tercihine, beğenisine göre değişir” demişti.

*

Geçtiğimiz ay hayatını kaybeden Deniz Baykal ise her fırsatta verdiği “fetvalar” sebebiyle, “Şeyhülislam Deniz’ül Baykal Hazretleri” olarak anılır olmuştu.

Baykal, 2007 yılında, Çorum’da katıldığı bir mitingde, AK Parti'ye oy vermeyi 'günah' olarak nitelendiren siyasi bir fetva vermişti.

Ertesi yıl ise “namazda bile başörtüsünün tamamına gerek olmadığını savunarak” verdiği içtihatla ismini “Müçtehit Baykal”a çıkarmıştı.

Başörtüsü yasağının üniversitelerde kaldırılmasına karşı Baykal, “Ebu Hanife namazda dahi kadının saçlarının dörtte birinin görülmesinin namazı bozmayacağını söylemiş. Ebu Yusuf 'yarısına kadar görünse namaz olur' demiş. Bir vatandaşın en radikal düşünceyi benimsemiş olmasına da saygı duyulması gerekir ama bu ifrat yorumun bir anayasa kuralı haline getirilmesi kabul edilemez" diyerek, bir müçtehit edasıyla başörtüsü karşıtlığına kılıf uydurmaya çalışmıştı.

*

Geçmişte…

“Laik devlette, fetva ile iş yapılmaz…” diyen..

“Devlet fetvaya bakmaz, dinden onay almaz” sözleriyle, dinle devlet işleri arasında mesafe olması gerektiğini savunan CHP’liler, “Seyit Kemal Kılıçdaroğlu” döneminde ise “fetva” hususunda adeta Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı “Alo Fetva” hattı ile yarışır hale geldi…

Kılıçdaroğlu’nun gelişiyle köklerinden koparılan “Yeni CHP”nin hemen tüm yetkilileri birer “fetva uzmanı” gibi ahkâm kesmeye başladı.

Örneğin…

Bugün 6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı olan Kılıçdaroğlu, ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne itiraz ederken; “Cumhurbaşkanlığı sistemi İslam’a uygun değildir” demişti. Bütçe görüşmelerinde ise; “Bu bütçeyi onaylamak haramdır” fetvasını vermişti.

CHP’nin “ulemalarının” fetvaları elbette bununla sınırlı değil…

“İsteyen herkes anadilinde ibadet edebilir” diyen, hoparlörle ezan okunmasına karşı çıkarak “hangi dilde okunursa okunsun ezan değil, tacizdir” görüşünü savunan CHP’nin baş fetvacısı Yaşar Nuri Öztürk, (haşa) “Banka faizi haram değildir” “fetva”sını verdi.

*

2009 yılında, CHP’nin seçim beyannamesini tam da Cuma namazı saatinde açıklamasıyla başlayan tartışmalar üzerine devreye giren “ekonomist” kökenli Hurşit Güneş;

“Cumayı kaza etsinler. Cuma namazının kazası yok değil. Her namaz kaza edilir” dedi.

*

“Sünni Hanefi inancına sahip olanlardan biri olarak, dinimizin kadınların başını örtmeyi emrettiğine inanmıyorum” fetvası Birgül Ayman Güler Hoca(!)ya aitti…

*

CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat da; “Kızlar, okula türban takmadan da gidebilir!.. Önemli olan, insanın yüreğidir!.” dedi.

*

Kadıköy eski Belediye Başkanı Selami Öztürk’ün talimatıyla hazırlanan “Temel Yurttaşlık Bilgileri” adlı kitapta; “Dinimizde tesettür yoktur”, “Ekonomik bağımsızlığı bulunmayan kadınlar, saç bakımını yaptıramadığı için başını örtüyor” ifadeleri yer aldı.

*

Dönemin CHP Genel Sekreteri Önder Sav, hacca gitme arzusu ile yanıp tutuşan yaşlı vatandaşla; “Boşver Araplara para kaptırma. Bakarsın Muhammed orada bırakmaz seni. Buraya göndermez” sözleriyle dalga geçti.

*

CHP 22 dönem Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç, “Alkol haramdır, yasaklayalım anlayışı doğru değildir” görüşünü benimsedi.

*

Kur’an âyetlerini bir kenara iterek, Bektaşi Edip Harabi’nin;

“Ey zahit şaraba eyle ihtiram, biz içeriz bize yoktur vebali ehline helaldir na ehle haram ...” dizelerini delil gösteren CHP’nin “çakma ulemalarından” Aykut Erdoğdu ise, ayet ve hadislere muhalefet ederek “İçki içmek günah değildir” fetvasını verdi.

*

CHP’nin “yeni nesil” âlimlerinden Ekrem İmamoğlu ise, “Fitre ve zekâtlarınızı belediyeye bağışlamanızda bir engel yok” diyerek vatandaştan sadaka dilendi.

*

“Eşcinsellikten zinaya, içki içmekten belediyeye sadaka toplamaya, başörtüsünden hacca kadar her meselede fetva veren CHP ve avaneleri son olarak “heykel” konusuna el attı.

CHP’nin kanalı Tele1 kanalında konuşan Nazif Ay, Atatürk mozolesinin yanında, büst ve heykellerinin karşısında saygı göstermenin “farz-ı kifaye” olduğunu iddia etti. Yetmedi, “Atatürk'e vefasızlık ve düşmanlık, Allah'sızlıkla eş anlamlıdır. Ekmeğe tekme atmak gibidir." diye konuştu.

Geçmişte “Aklı olan Erbakan’ın ipine sarılmaz” fetvasını veren zihniyetin temsilcisi konumundaki Nazif Ay, Tele1’de güya bu sözde “ilmi” ifadeleri kullanırken…

Saadet Partisi YİK Üyesi Muhittin Yıldırım da TV5 ekranlarında, “Millet İttifakı’nda ilim var, Cumhur İttifakı’nda filim var” diyordu.

İlminiz bu ise bizden uzak olun Muhittin Bey!