Malum kaset sonrası CHP Genel Başkanlık koltuğuna oturan Kemal Kılıçdaroğlu, ilk iş olarak “Her alanda ayrımcılığın önleneceğini” ve ayrımcılıktan doğan eşitsizliklerin giderilmesi için “Eşitlik Bakanlığı” kuracaklarını söyledi.

*

1 Mart 2014’te, partisinin Yalova'da düzenlenen mitinginde, “Hiçbir ayrım yapmıyorum ve yapmayacağım da. Hepsinin benim başımın üzerinde yeri var. Ayrımcılık yapmayacağız, herkesi kucaklayacağız, oy versin vermesin herkese saygı duyacağız” diyerek, hangi partiye oy vermiş olursa olsun vatandaşların tamamının başının üstünde yerleri olduğunu dile getirdi.

*

10 gün sonra, Ardahan mitinginde yaptığı konuşmada yine birlik ve beraberlik mesajı veren Kılıçdaroğlu, “76 milyon yurttaşıma, kardeşime umut vaat ediyorum, barış vaat ediyorum, kardeşlik vaat ediyorum, huzur vaat ediyorum. CHP'ye oy versin vermesin hiçbir ayrım yapmayacağım, bu benim sözümdür.” dedi. 

*

5 Mayıs 2015’te, seçim çalışmaları için İzmir’e giden Kılıçdaroğlu, “Başbakan Kemal” tezahüratıyla çıktığı kürsüde, “Biz onlar gibi ayrım yapmayacağız. Toplumu bölmeyeceğiz, ayrıştırmayacağız. Bu topraklara sevgiyi bereketi ekeceğiz” sözünü verdi.

*

5 ay sonra, Erzincan mitinginde halka hitap ederek, “Biz rahmetli Ecevit'in geleneğinden geliyoruz. İnsanca ve Hakça bir düzen.  Biz hiçbir ayrım yapmayız, olmaz böyle şey. Dediğim gibi iktidara geldiğimizde göreceksiniz hiçbir ayrım yapmayacağız. Bir çocuk açsa ben o gece rahat uyuyamayacağım” ifadelerini kullandı.

*

15 Temmuz hain FETÖ darbe girişiminden 10 gün sonra, CHP'nin Taksim Meydanı'nda düzenlediği “Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi”nde, “Sözüm söz hiçbir ayrım yapmayacağız. Bütün vatandaşlarımızı kucaklayacağız” açıklamasında bulundu.

*

Üç ay sonra, İzmir’deki bir konuşmasında, “Türkiye’nin CHP’ye ihtiyacı var. Bütün yurttaşlarıma söylüyorum biz hiçbir ayrım yapmayacağız. Kimsenin ekmeğiyle oynamadan herkese hizmete etmek istiyoruz” dedi.

*

Ekim 2018’de, partisinin Abant kampının ardından yaptığı açıklamada, “Biz belediye başkanlarımızdan iki şey bekliyoruz. Bir, seçildiği andan itibaren bütün belde halkına hizmet edeceksin. Oy vermiş, vermemiş ayrımı yapmayacaksın, kimseyi ötekileştirmeyeceksin, eşit hizmet götüreceksin. İkincisi de, harcadığın her kuruşun hesabını vereceksin.” sözleriyle, beklentisini dile getirdi.

*

2019 yerel seçimlerine sayılı günler kala, CHP’li başkan adaylarına, “Vatandaşları ayırmayın. Oy versin vermesin bütün beldeyi kucaklayacaksınız” tavsiyesinde bulundu.

*

Seçimin ardından ise Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’la birlikte çıktığı parti otobüsünden yandaşlarını selamlayan Kılıçdaroğlu, “Bizim belediye başkanlarımız asla ayrımcılık yapmayacaklar, bütün kenti kucaklayacaklar, barışı, sevgiyi ve hoşgörüyü getirecekler” mesajını verdi.

*

Tabii, tıpkı tutmadığı “namus sözleri” gibi, Kemal Bey’in “ayrımcılık yapılmayacak” vaadinin de gerçeği yansıtmadığı, seçimden kısa süre sonra ortaya çıktı.

Adeta “intikam siyaseti” güden CHP’li belediye başkanları, ele geçirdikleri belediyelerde çalışan ve AK Partiye sempati duyan personelin neredeyse tamamını, uyduruk gerekçelerle işten attı. Boşalan kadrolar ise yüzdelik dilimlerle ittifak ortakları arasında pay edildi.

*

Yerel seçimler öncesi “sevgi pıtırcığı” olarak lanse edilen Ekrem İmamoğlu da sözde “israfla mücadele” kapsamında ilk iş olarak, başta Necip Fazıl Kısakürek'in 'Reis Bey', Mustafa Kutlu'nun 'Mavi Kuş' ile İskender Pala'nın 'Aşk Bir Zamanlar' olmak üzere birçok muhafazakâr kalemin eserlerini İBB Şehir Tiyatroları repertuvarından çıkardı. Terör tutuklusu Selahattin Demirtaş ile Paris’te öldürülen PKK’lı Sakine Cansız’ın kitaplarını ise İBB’ye ait İstanbul Kitapçısı’nda başköşeye koydu.  

*

Derken araya pandemi girdi.

Yandaş gazetecilerin yemek faturalarını bile ödeyen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Koronavirüs salgını gibi toplumun tüm kesimlerini derinden etkileyen bir süreçte büyük bir “ideolojik ayrımcılığa” imza atarak, tüm basın mensuplarına gönderdiği sağlık kitini, Akit Medya Grubu ile Sabah-ATV Grubu’nda çalışan gazetecilere çok gördü.

*

Sonrasında, CHP’lilerin kendi yandaşlarına bile ayrımcılık yaptığı ortaya çıktı.

Bir grup gazeteciyle birlikte “Karadeniz Turu”na çıkan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, “Ertuğrul Özkök, Nagehan Alçı, İsmail Saymaz, Akif Beki, Özlem Gürses” gibi tanınmış gazetecileri, ‘Business Class’ diye bilinen, özel ve konforlu uçaklarda ağırladığı, VIP minibüslerde gezdirdiği…

CHP’nin arka bahçesi konumundaki medya kuruluşlarında çalışan basın emekçilerini ise “yarım otobüs” şeklindeki konforsuz minibüslerde, aç susuz dolaştırdığı öğrenildi.

*

Irkçı ve ahlak dışı söylemleri yüzünden hakkında bir yıl partiden uzaklaştırma kararı verilen Bolu Belediyesi’nin CHP’li Başkanı Tanju Özcan’ın, şehirde yaşayan yabancılara suyun metreküpünü dolarla satmasından tutun da nikâh ücreti olarak 100 bin lira talep etmesini ise saymıyorum bile…

*

Çok değil…

Sadece 2 gün önce, benzer bir ayrımcılık örneği İstanbul Maltepe'de yaşandı. Mahalledeki sokak lambalarının yanmadığı gerekçesiyle başvuruda bulunan ilçe sakinlerinden Av. Murat Sultansu'ya, CHP’li belediye tarafından “Sizin orası AK Partili,  Sandıktan AK Parti çıkıyor. Oraya bir ışıklandırma yapamayız” şeklinde skandal bir cevap verildi.

*

Dün de…

Kahramanmaraşlı bir depremzede, kameralar önünde Başkan Erdoğan’a dert yanarak, konteyner talebinde bulunduğu CHP'li yöneticilerin, “Ya CHP'ye ya da HDP'ye üye ol” şartı koştuklarını söyledi.

İşin tuhaf yanı ise…

Aynı gün Halk TV yayınında konuşan CHP lideri ve 6’lı masanın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 13 yıldır tekrarlayıp durduğu teraneyi yineleyerek, “Herkes can derdinde. A partisi B partisi mi olur? Ben gittim ayrım yapmadım” diyerek, göz göre göre ayrımcılık yapmadıkları yalanını söylüyordu.

Tüm bu olan bitene rağmen, birileri hala, “Halk plaja akın etti, vatandaş denize giremiyor” klişesiyle “ayrımcılığı” tescillenen CHP zihniyetine “dürüst” diyor ya, işte ben buna fena halde ayar oluyorum!