Zekeriya Say
Zekeriya Say
HABER7 YAZARI

“Dinbaz lider” tehlikesine dikkat!

GİRİŞ 31.03.2023 GÜNCELLEME 01.04.2023 YAZARLAR

Dünya, Barack H. Obama ile 2007 yılında, henüz seçimlere 22 ay varken, adaylığını açıkladığında tanıştı.

Kasım 2008'de yapılacak seçimlerde “Demokratlar”ın iki adayından biriydi.

Kenyalı “siyah bir baba” ile Amerikalı “beyaz bir anne”den dünyaya gelmiş, çift, çocukları henüz “2 yaşında” iken ayrılmıştı.

Baba-oğul, bir süre Kenya’da yaşadı.

Sonra da ver elini Amerika!..

Obama önce “Illinois Eyaleti Senatörü” oldu, ardından “umudun cesareti” diyerek Başkan seçildi.

Hem de 2008 ve 2012’de olmak üzere üst üste iki kez.

Tabii Obama bugünlere kolay gelmemişti. Henüz lise öğrencisiyken; Amerika’daki sınıf arkadaşlarının kendisine bakıp, “maymun” sesleri çıkararak; “Baban kimseyi yedi mi?” diye hakaretlerine maruz kalıyor, ötekileştiriliyor, aşağılanıyor, fakat bu galiz küfürleri sineye çekiyordu.

Bu suskunluk, “Dünya’nın en güçlü adamı” statüsündeyken de sürdü.

Başkanlığı sırasında, ırkçı ve katil Amerikan polisleri tarafından kendisi gibi siyahiler katledilirken, hatta zencilere yönelik polis vahşeti rekor kırarken, sessiz kaldı.

*

Başkan adaylığı sırasında dünya genelindeki Müslümanlar, Obama’nın ismindeki “H” harfinin “Hüseyin”in kısaltması olmasından ve “Ezan sesiyle uyanmasından” dolayı çok sevinmiş, “katil ülke ABD”nin, İslam coğrafyasındaki işgallerinin sona ereceğinden ümitlenmişti.

Fakat Obama’nın döneminde ABD nefreti, tavan yaptı.

Özellikle Sünni Müslümanların ABD’ye olan güveni azaldı.

Zira dünyaya “aptal” diye lanse edilen selefi Bush, Irak’a saldırmak için “Kimyasal silah” yalanını ortaya atmış, Afganistan’ın işgaline zemin hazırlamak için ise 11 Eylül’de “İkiz kule”leri yolcu uçaklarıyla yerle bir ederek, 3 binden fazla vatandaşını göz göre göre katletmişti.

Bütün işgallere bahane üreten, hatta bu uğurda kendi vatandaşlarını bile katleden “aptal” Bush’un aksine, Obama hiçbir gerekçe göstermeden Müslüman ülkelere yönelik her türlü taarruzları yaptı.

Suudi Arabistan, Mısır, Irak, Suriye, Libya, Ürdün, Yemen, Tunus, Cezayir, Somali, Pakistan ve Afganistan’ı kan gölüne çevirdi.

Nerede bir Müslüman bir ülke varsa hepsinde karışıklıklar baş gösterdi. Türkiye’de, FETÖ’cülerle kol kola girdi.

Amerikan polisi bile, ilk siyahi lider olan Obama’nın iktidarında bir yılda 500’ün üzerinde zenci öldürerek rekor kırdı.

Derin Amerika, “Siyah çocuk Obama”yı başkan yaparak “Cambaza bak taktiği”ni uygulamıştı.

İslam alemi, isminde “Hüseyin” olan Obama, “belki Müslümandır"  diye tartışırken, derin ABD, hiçbir mazeret üretme gereği duymadan ve hiçbir Amerikalının burnu kanamadan mazlum coğrafyaları ateşe verdi!..

Sonra da “beyaz efendilerine sadakat göstermek” için her denileni yapan Barak H. Obama’yı, 2009 yılında verdiği “Nobel Barış Ödülü” ile akladı.

*

“Barack Hussein Obama”yı bize sırf isminden dolayı sevimli gösteren küresel emperyalist akıl, benzer senaryoyu bir kez daha devreye soktu.

Avrupa’da ırkçılığın, İslamofobinin had safhada olduğu bir dönemde, sömürge ülkelerden gelen Müslüman ailelerin çocuklarına, tıpkı Obama örneğinde olduğu gibi devletin en üst kademeleri teslim edildi.

Fakat bu kez devletleri parçalamak yerine, Müslüman toplumun temel taşı olan “aile” üzerinden, İslam dünyasının “ruh kökü”ne yönelik çok kirli bir operasyon başlatıldı.

Önce…

Pakistan asıllı otobüs şoförü bir baba ve ev terzisi bir annenin 8 çocuğundan 5’incisi olarak dünyaya gelen İngiltere vatandaşı Sadık Khan’ı, 2008’de kabineye soktular.

Müslüman olan ve babasından öğrendiği İslam’a sıkı sıkıya bağlı olduğunu söyleyen Khan, milletvekili olarak girdiği kabinede, eşcinsel evliliklerin yolunu açan yasaya “Evet” diyerek büyük bir rezalete imza attı.

Ardından, içki içmemesine rağmen bir barda başlattığı seçim kampanyası ile 2016 yılında Londra'nın ilk Müslüman belediye başkanı seçildi.

Sonra da İngiltere'de yapılan sözde “Onur yürüyüşlerine”, “Müslüman Belediye Başkanı” sıfatıyla katılarak en ön sırada yer aldı ve Allah’ın lanetlediği eşcinsel sapkınlığı meşrulaştırmaya çalıştı.

Yetmedi…

“Trans kadınlar kadın, trans erkekler erkek, non-binaryler non-binarydir. Tüm cinsiyet kimlikleri meşrudur” diyerek, sözde 3’üncü cinsiyetlerin varlığını kabul etti.

 * 

Sadık Khan’ın ardından şimdi de Pakistan asıllı Hamza Yusuf, İskoçya'nın ilk Müslüman başbakanı oldu. Yusuf, seçim galibiyetin ardından aile üyeleriyle birlikte, kadın erkek karışık şekilde namaz kıldıkları bir fotoğraf paylaşarak tüm İslam âlemine kendisini sevimli göstermeye çalıştı. "İbadetlerini yerine getiren samimi bir Müslüman” görüntüsü vermeye çalışan Yusuf, açık bir LGBTİ destekçisi ve Allah’ın lanetlediği fiillerden olan "eşcinselliği ve eşcinsel evliliği günah olarak görmediğini" açıklamıştı. Üstelik seçimi de Hıristiyan olmasına rağmen dini ve vicdani sebeplerle eşcinselliğe karşı çıkan rakibi Kate Forbes’ı yenerek kazandı.

*

Ben her iki ismin de özellikle İslam dünyasında eşcinsel sapkınlığı meşrulaştırmaya yönelik sinsi bir plan dahilinde o koltuklara oturtulduklarını düşünüyorum.

Dahası…

Tanınmış bir isim değilken aday yapılan, yerel seçimler öncesi cami cami dolaşıp bol bol Kur’an-ı Kerim okuduğu halde İBB Başkanlık koltuğuna oturur oturmaz;

Belediye bünyesinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği birimi kurmaya çalışan…

Personele, “LGBTİ’leri tanıma dersi”ni dayatan…

İBB’nin camili logosunu LGBTİ renkleriyle değiştiren…

Kaldırdığı dikey bahçelerin duvarlarını sapkınların renklerine boyayan…

Eşcinsel evliliğe karşı olmadığını açıklayan…

Çok sayıda eşcinseli belediyede istihdam ederek, LGBTİ tehdidine meşruiyet kazandırmaya çalışan Ekrem İmamoğlu’nun da böyle sinsi bir projenin parçası düşünüyorum…

Hatta!...

İyi Partili ortakları tarafından “mehzep ayrımcılığına” maruz bırakılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, henüz aday değilken bile billboardlara taşıdığı ve eşcinsellere yasal düzenleme getirmeyi vaat eden ilanlarını da masum bulmuyorum.

O yüzden, samimi Müslümanların zarfa değil mazrufa bakarak hareket etmesi ve ailemizi parçalamaya yönelik kirli planları görmezden gelmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Yani her “hafızım”, “seyyidim” diyene “şeyhim” diye sarılmamak gerekiyor!

Bilmem anlatabildim mi? 

YORUMLAR 127 TÜMÜ
  • sezayi 1 yıl önce Şikayet Et
    zamanında afrikalı kardeşlerimizi köleleştirdiler kullandılar demokrasi çatısı altında özgürleştirdiler.şimdi müslüman geçinen insanları kullanıyorlar asimile ediyorlar.demokratik güçler boş durmuyor çalışıyorlar insanlığın tüm değerleri ile baraber modern çağdaş köleye dönüştürüyorlar.
    Cevapla
  • Feridun 1 yıl önce Şikayet Et
    Güzel anlatım anlayana eline sağlık
    Cevapla
  • Mustafa 1 yıl önce Şikayet Et
    Çok güzel anlattın kalemine,klavyne,eline, aklına sağlık!
    Cevapla
  • Fatih 1 yıl önce Şikayet Et
    Ellerine sağlık üstad
    Cevapla
  • Bekir 1 yıl önce Şikayet Et
    On numara 5 yıldız tespitler.
    Cevapla