İnce’nin çekilmesi ve “namussuz siyaset!”
“Amaca giden her yol mübahtır” diyerek, iktidar uğruna türlü ilkesizliği normal gören Machiavelli bile, “insanların nefretinden kaçınmak gerektiğini” öğütler.
En çok nefret edilen liderleri sıralarken ise “halkının kadınlarına, namusuna el uzatanları” gösterir.
Hakikaten, insanlar yolsuzluk, hırsızlık, kadrolaşma, rüşvet, iltimas gibi akçeli işlere karışan, beceriksizliğiyle ve zulmüyle ülkeye büyük bedeller ödeten liderleri, hayatta iken değilse bile en azından ölümlerinin ardından affedebiliyor.
Mesela, “Siyasi hayatıma mal olsa da” diyerek 8 yıllık kesintisiz eğitim garabetini getiren ve İmam Hatiplerin orta kısmının önünü kesen eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz’a, oğlunun intiharında çok üzülmüştüm.
Hakeza…
Kıbrıs’tan Mehmetçik’i çekip, ata toprağımızın Yunanlılara geçmesinin önünü açacaklarını ilan eden Kemal Kılıçdaroğlu’nun dış politika danışmanı Ünal Çeviköz’ü gördükçe…
Anayasa kitapçığı yüzünden bir gecede ülkeyi yarı yarıya fakirleştiren ve laikçi öfkesine yenilip başörtülü bacılarımıza hayatı zindan eden Bülent Ecevit’i bile sırf Kıbrıs’taki rolü yüzünden affedesim geliyor.
Fakat!
Sıra “namus” meselesine gelince, o zaman işler değişiyor.
Partisinden bir milletvekili ile uygunsuz görüntüleri FETÖ eliyle servis edilen CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, hem koltuğundan oldu hem de eski itibarına kavuşamadan göçüp, gitti.
Bu da demek oluyor ki insanlar, “namus” mevzularında son derece duyarlılar.
*
Bunun farkında olan ve “haysiyet cellatlığından” nemalanan siyaset mühendisleri, maalesef her seçim döneminde bu tür kirli arşivleri açıyor veya bu yönde şayialar yayıyor.
Hatırlayınız…
2014 yerel seçimlerinde CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olan Mustafa Sarıgül hakkında “yolsuzluk dosyaları” ve “çapkınlık kasetleri” iddiaları eş zamanlı olarak havada uçuşmuştu…
“Akçeli işler” meselesine pek değinmeyen Sarıgül, sıra “kaset” iddialarına geldiğinde,
“Kim, hakkımda ne biliyorsa, elinde ne varsa, döksün ortaya. Bugüne kadar hiç şey olmayıp da, seçime dört ay kala bir şey çıkarırlarsa da, buna da kimse inanmaz! Kendime güvenim tam. İçim rahat. Varsa ortada bir şey, bekliyorum çıkarsınlar” diyerek, kaset iddialarına meydan okumuştu…
*
Benzer bir süreç maalesef, Türkiye’nin ikinci yüzyılının en kritik seçimi olan 14 Mayıs seçimlerinde de yaşanıyor.
Önce, operasyon üssü Oda TV’de yazan Hürrem Elmasçı adlı kalemşör, muhafazakâr bir partinin evli ve kız çocuğu babası bir vekilinin eşcinsel kaseti olduğu fitnesini ortaya attı.
24 Nisan’da piyasaya sürülen bu iftiranın ardından devreye, siyasi ikbalini Baykal’ın kasetine borçlu olan Kemal Kılıçdaroğlu girdi.
Bazı deepfake görüntülerle kendisine ve partisine operasyon çekileceğini açıklayan Kılıçdaroğlu, mağdur edilecekleri algısını oluşturmaya çalıştı.
Derken…
100 bin imzayı toplayarak cumhurbaşkanı adayı olduğu günden beri başta CHP’liler, firari FETÖ’cüler, zillet medyasının tetikçileri ve sosyal medya trollerinin hedefi olan…
Hakkında, “Külliye’den para aldığı” iftirası dolaşıma sokulan…
Düzmece dekontlarla yıpratılmaya çalışılan Memleket Partisi lideri Muharrem İnce, son olarak kendi ifadesiyle “montaj görüntülerin” hedefi oldu.
FETÖ'nün sözde propaganda sorumlusu olan ve Baykal’ın kasetini piyasaya süren firari FETÖ’cü Cevheri Güven ve etki ajanları, İsrail’de ve Almanya’da çekilmiş pornografik filmlerden alınan ekran görüntülerini, “Muharrem İnce’nin kaseti” diyerek dolaşıma soktu.
Muhafazakâr bir vekil üzerinden “kaset” fitnesini ateşleyen Oda TV ise sıra Muharrem İnce’ye gelince, görüntülerin “montaj” olduğunu ispat ederek Memleket Partisi liderini aklamaya çalıştı.
Hakkındaki akçeli iddiaları ve dekont iftiralarını aylardır sert bir dille yalanlayan ve adaylıktan geri adım atmayan Muharrem İnce, sıra kaset şantajına gelince önce hasta olduğunu öne sürerek seçim gezilerini iptal etti sonra da “kimseden korktuğum yok” dediği halde seçime 3 gün kala adaylıktan çekildi. Dekonta direnen İnce, kasete boyun eğmiş oldu.
Bu geri çekilişin makul bir izahı ve milli iradeden yana bir duruşu olmazsa, bana göre İnce’nin siyasi hayatına mal olacak.
Olur da siyasete devam etmeye kalkışırsa, bunu hep bir “defo” olarak üzerinde taşıyacak. O yüzden İnce’nin seçimden önce vatandaşı bir defosu olmadığına ikna etmesi gerekiyor.
*
Tabii dünkü geri çekilme, şimdiden Kılıçdaroğlu’nun siyasi siciline “2’nci kaset vakası” olarak yazıldı.
Benim asıl dikkatimi çeken ise, bugüne kadar tam 6 kez “Namussuz siyaseti getireceğiz” diyen Kılıçdaroğlu’nun tavrı oldu.
Baykal’a yönelik kaset komplosunu FETÖ’cü Cevheri Güven’in organize ettiğini bildiği halde, “Başbakan’ın bilgisi dâhilinde gerçekleşti” diyerek Erdoğan’ı hedef gösteren Kılıçdaroğlu…
İnce’ye yönelik kaseti ise aklınca küresel boyuta taşıyarak, Rusya’yı itham etti.
Önceki gün NATO’ya ve AB’ye bağlı olduğunu deklare eden Kemal Bey’in, somut bir veri göstermeden doğrudan Rusya’yı hedef alması, olsa olsa Kemal Bey’in Amerika’daki kayıp 8 saat sırasında yediği hamburgerin diyetidir. Bu açıklamadan da anlıyoruz ki, geçmişte siyasi partileri dizayn etmek için kullanılan kasetler, olası CHP iktidarında artık Türkiye’nin dış politikadaki tutumunu da belirleyecek.
Dediğim gibi…
Baykal’a yönelik kaset kumpası, doğrudan CHP’nin dizaynına yönelik müdahaleydi.
Muharrem İnce’ye yönelik kaset kumpası ise Memleket Partisi’nin oyunu Kılıçdaroğlu’na kanalize ederek, Türkiye’yi yeniden Batı’nın kucağına atmaya matuf küresel bir operasyon olarak görülmelidir.
Bu kirli siyaset mühendisliğini çöpe atmanın yolu ise Pazar günü kurulacak sandıktan geçiyor.
O yüzden, üst aklın dayattığı bu “namussuz siyasete” hep birlikte son vermek için oylarımızı “Milli İrade”nin temsilcisi konumunda olan Cumhur İttifakı’ndan yana kullanalım!
**
Bu arada, AK Parti aleyhine olacak durumlarda; “Yakıcı memleket meseleleri varken tecrübemi kendime saklayacak bir insan da olmam beklenemez” diyerek açıklama gereği duyan eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve arkadaşlarının, Türk siyaset tarihine kara bir leke olarak düşen bu yakıcı kaset gündeminde susmasını da, milletimizin takdirine bırakıyorum!
-
ŞAHİN 1 yıl önce Şikayet EtŞunu kabul edelim; namussuz siyaset kazandı. Bu millet Fatih'in emaneti İstanbul'u bir kripto Yunan'a teslim etti. Ülkeyi de, Müslüman/milliyetçi maskeli geri zekalıların desteği ile bir kripto Ermeni'ye teslim edecek. Maalesef gidişat böyle!Beğen Toplam 7 beğeni
-
Ali. 1 yıl önce Şikayet EtFetö polisleri, örgut elemanlarına en çirkin zina videolarını çektirmişti. Bu yaygın bir uygulamayadı. Örnekleri de çoktur. Fetönün kaset alışkanlığı 1990 lardan beri vardır. Hepsini arşivlemiş CİA ya teslim etmiştir. Zamanı gelince kullanıyor.Beğen Toplam 6 beğeni
-
Muzaffer Bayrak 1 yıl önce Şikayet EtAnlamakta zorlandigim şu: Otobus veya kamyon kullanan insanlardan psikoteknik raporu istiyorlarda siyasetcilerden neden istenmiyor? Temiz siyaset olsun diyen siyasetciler neden terbiye yoksunu, ahlaksiz, iftiraci, hic bir degere saygisi olmayan insanlara yasaklanmiyor? Sadece sabika kaydi olmamasi ve universite mezunu olmasi yeterli mi?Beğen Toplam 12 beğeni
-
Ertuğrul 1 yıl önce Şikayet EtNamus sözü veren adamda namus anlayışı olsaydı sözünde dururdu. Namussuz siyaset yapacağını bizzat kendisi deklare eden buna adam bile diyemiyorum destek olanlar kendilerini çek etsinlerBeğen Toplam 16 beğeni
-
Bozoklu Turan 1 yıl önce Şikayet EtSinsi Apo tam siper arazi....!!!!!!Beğen Toplam 7 beğeni