Eski Türkiye’de, ‘vaat yoksa seçmenden oy alamazsın’ şeklinde bir inanış vardı.

O yüzden seçmenin aklını çelmek isteyen siyasetçiler desteksiz vaatlerde bulunurlardı.

Örneğin, milletten hortumladığı paralarla mitinglerde çeyrek ekmek arası döner ve ayran dağıtan Cem Uzan, “Mazot 1 TL olacak”, “Emekliye 14 maaş verilecek, “İl sayısı 250 olacak” şeklindeki vaatlerle, yüzde 7,25 gibi azımsanmayacak bir oy almıştı.

“Casinoların devlete bağlı olacağını” söyleyen Besim Tibuk…

 “Herkesin tansiyonunun bedava ölçüleceğini” vaat eden İsmail Cem…

“Herkese bir ev bir araba vereceğini” söyleyen Tansu Çiller…

“Herkese daha iyi araba, daha iyi ev ve çocuklarına daha iyi tatil imkânı sağlayacağını…” vaat eden Mehmet Ağar…

Çocukları dağa kaldırdığı halde, “Dağda silahlı genç kalmayacağını” öne süren PKK’nın siyasi uzantısı…

“İş, aş, Haydar Baş...”

 “Uzaydan maden getirmeyi” planlayan Muharrem İnce…

“Kim ne veriyorsa beş fazlası” diyerek el yükselten Süleyman Demirel, vaatleriyle hafızalara kazınan siyasiler arasında yer alıyor.

21 yıllık iktidarında yapmayacağı hiçbir işin sözünü vermeyen, verdiği sözlerin ise altında kalmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siyasetimizde popülizme yer vermedik, umut tacirliği, hayal tacirliği yapmadık. Hiçbir zaman tutamayacağımız sözler vermedik. Verdiğimiz sözlerin de her zaman arkasında olduk.'' diyerek, hem “hayal simsarlığı”ndan uzak durdu hem de “vaat yoksa oy da yok” şeklindeki inanışı yıktı.

*

“Sallamasyon vaatçiliğin” son temsilcisi ve belki de en pişkini olan Kemal Kılıçdaroğlu ise malum kaset sonrası oturduğu “Ana Muhalefet Lideri” koltuğunda, tam 13 yıldır ısrarla “umut tacirliği” yapmaya devam ediyor.

CHP Genel Başkanı olduktan sonra, başta “bedava traktör” sözü verdiği çiftçiler olmak üzere seçmenin aklını çelmeye çalışan Kemal Bey, bugüne kadar gerçekleşmesi imkânsız nice vaatlerde bulundu.

İnandırıcı olsun diye vaatlerini “notere tasdik ettiren” Kılıçdaroğlu’nun,

Anadolu’da kuracağı ve “yurt dışından getireceği doktoralı yirmi beş bin gencin çalışacağı ambalajlama ve paketleme sanayii kenti” ile…

Türkiye’deki işsizliği bitirmeye yönelik, “Her muhtara bir tane de muhtar yardımcısı atama” vaadi, şimdiden Türk siyasi tarihindeki “en uçuk” ve “absürt” vaatler arasındaki yerini aldı.

*

Daha önce girdiği tüm seçimlerden hezimetle ayrılan, son olarak 14 Mayıs’ta bir kez daha sandıkta çakılan 8’li ittifakın ortak adayı Kılıçdaroğlu, iki gün sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri öncesi yine bol kepçeden sallamaya başladı.

Başta küresel çeteler olmak üzere, FETÖ-PKK terör örgütlerinin destek açıklamalarına ve ırkçı Ümit Özdağ’ın ittifaka dâhil olmasına rağmen sandıktan “Zafer(!)’le çıkamayacağını gören Kılıçdaroğlu, umudunu yine “balon vaatlere” bağladı.

İlk turda depremzedeleri “bedava ev vereceğine” ikna edemeyen CHP lideri, bu defa kredi kartı borcu olan vatandaşları gözüne kestirdi.

Dün, kişisel verilerine ulaştığı borçlu vatandaşlara SMS gönderen, daha sonra bu mesajı çektiği video ile sosyal medyadan duyuran Kılıçdaroğlu, “Bankalarla masaya oturacaklarını ve belli kırımlarla vatandaşların kredi kartı borçlarını üstleneceklerini” söyledi.

Benim dikkatimi çeken ise, "Birikmiş kredi kartı borçlarını bankalardan devralmayı” vaat eden Kılıçdaroğlu’nun sadece “borcun faizini tamamen sileceklerini” ve “anaparayı 36 ay taksitle tahsil edeceklerini" söylemesi oldu.

Zira Kemal Bey ilk defa “kart borcu silme” vaadinde bulunmuyor…

CHP lideri, 7 Haziran 2015 seçimlerinden önce de benzer bir vaatte bulunmuştu.

O dönem siyasi rakiplerinin “kopyalamaması” için projesini sır gibi saklayan Kılıçdaroğlu’nun, “tüm kart borçlarını affedeceği” CHP medyasında yazılıp çizilmişti.

 “Banka batıracak vaat” olarak anılan söz konusu vaade ilişkin, “kaynağı nereden bulacaksınız?” şeklindeki sorulara cevap veren Kılıçdaroğlu ise, “Benim adım Kemal, kaynak benim” diyerek, kendine epeyce güldürmüştü.

Ekonomistlerin, söz konusu vaadin “uygulanabilir olmaktan çok uzak olduğunu” ısrarla belirtmesi üzerine geri adım Kılıçdaroğlu, bu defa;

“Kredi kartı faizlerinin yüzde 80’ini sileceğim” diyerek, hayata geçmeyen vaadinde indirime gitmişti.

28 Mayıs’a iki gün kala bayat vaadini yeniden piyasaya süren CHP lideri, bu kez gözünü karartarak “20 puan” artışla “faizin tamamını sileceğini” söylüyor.

İnandırıcı olsun diye de eskiden olduğu gibi “Benim adım Kemal, kaynak benim” cümlesini kullanmıyor.

Merhum Adnan Kahveci, “Bir siyasetçi size bir söz söylediği zaman ona bu sözün parasal karşılığının ne kadar olacağını sorun” derdi...

Kılıçdaroğlu rakam vermek yerine “faizin tamamı silinecek” diyerek, dersine çalışmadığını, seçime saatler kala birkaç oy devşirmek adına böyle bir vaatte bulunduğunu ispatladı.

Zaten!..

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ da, Kılıçdaroğlu'nun seçmeni aldatmaya yönelik SMS'ine ilişkin yaptığı paylaşımında;

“UYARI! Sizleri telefonla arayarak veya SMS atarak kendilerini cumhurbaşkanı adayı, siyasetçi, parti genel başkanı olarak tanıtıp, hesabınıza karşılıksız para yatıracağını, kredi kartı borçlarınızı sileceğini söyleyerek sizi dolandırmaya çalışan şahıslara inanmayınız.” ifadelerini kullanarak, çok manidar bir göndermede bulundu.

Sosyal medya kullanıcıları da, “Yeni bir dolandırıcılık türü” diyerek, tüm tuşlara basan Kılıçdaroğlu’nun mesajlarına itibar edilememesi gerektiği şeklinde komik paylaşımlar yaparak, Bay Kemal’le dalgasını geçti.

Tabii seçime saatler kala ırkçı Ümit Özdağ’dan da ümidi kesip borçlu vatandaşları kafeslemeye çalışan CHP liderinin acınası halini görünce, aklıma ilk gelen şey, Mevlâna Hazretleri’nin; “Av mevsiminde kuşlara atılan yem, cömertlikten değildir!” sözü oldu.