İmamoğlu için sonun başlangıcı mı?
14-28 Mayıs seçimlerinin ardından başlayan “değişim” kavgası, CHP’yi adım adım bölünmenin eşiğine götürürken…
29 Mayıs sabahı yayınladığı “değişim” içerikli video ile güya “çoban ateşi”ni yakan Ekrem İmamoğlu, hâlâ net bir duruş sergileyemiyor.
Bugüne kadar sahip olduğu her makam kendisine “altın tepside” sunulan ve “Siyasi yaşamımda bu noktaya geleceğimi hiç hayal etmemiştim” diyerek adeta “çapsızlık beyanında” bulunan İmamoğlu, ısrarla “menzile yürümekte kararlı olduğunu” dile getiriyor ama…
Sıra icraata gelince, bir türlü meydana çıkıp açık açık “adayım” diyemiyor.
Kurduğu mezhepçi delege yapısıyla adeta CHP’nin “ezeli şefi” gibi hareket eden Kemal Kılıçdaroğlu ise, bir yandan milyonluk tatillerle aldığı 13 yenilginin acısını unuturken…
Diğer yandan, “CHP, genel başkanını kurultaylarında seçer. Adaylar çıkar ve yarışırlar. CHP, hiç kimseye altın tabak içinde genel başkanlığı sunmaz” diyerek, koltuğuna göz diken muarızlarına, “avucunuzu yalarsınız” mesajını gönderiyor.
Pabucun pahalıya patlayacağını gören İmamoğlu ise kurduğu “iktidaricindegisim.org” isimli internet sitesiyle siyasi arenada, kıran kırana yürütmesi gereken mücadeleyi sanal aleme taşıyarak, sulandırıyor.
Belli ki çekilmek niyetinde ama bunu bile yapacak cesareti olmadığı için, sitesine koyduğu “görüş bildir” butonuyla bu işi de vatandaşa havale etmek istiyor.
Rusya’daki Wagner isyanına aldanıp, Putin’e meydan okuyan fakat lideri Prigojin’in çarkı sonrası ortada kalan Rus askerleri gibi…
İmamoğlu’nun yanında saf tutarak ortada kalan muhalifler de düştükleri bu çıkmazdan kurtulmak için Erdal İnönü’nün SHP’sini yeniden diriltme hayali kurarak, sığınacak bir yer arıyorlar.
Bu öneriye de,
‘SHP’nin Son Genel Başkanı’ Murat Karayalçın, “Benim için kırmızı çizgi CHP’nin bütünlüğüdür ve bunu zora sokacak, halel getirecek hiçbir girişimi kabul etmem” diyerek karşı çıkıyor.
*
Fransız Sosyolog Gustave Le Bon, “Önderler çoğu defa fikir adamı değil, aksiyon adamıdırlar” der.
Ekrem İmamoğlu’nda ne “fikir adamı” ne de “aksiyon adamı” kumaşı olmayınca, “değişim” çıkışı boş bir söylemden öteye gitmedi.
Tabii bu zayıflık da onu bir “nefret objesi” haline getiriyor.
Zaten seçilmesinde büyük payı olan CHP’nin “düşük” İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da, “Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkan olmasaydı çok büyük ihtimalle Ekrem İmamoğlu profilinde birisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olamazdı” diyerek, “düşük profilli” iması yaptığı İmamoğlu ile dalgasını geçmeye başladı.
CHP eski Milletvekili Barış Yarkadaş da, “Dağ fare doğurdu” diyerek, İmamoğlu’nun çağrılarının parti tabanında karşılık bulmadığını ve CHP ile İmamoğlu arasındaki bağların iyice koptuğunu söyledi.
Freud, “Hafif bir antipatiden azgın bir nefret doğar” der.
Özellikle İstanbul’da yaşayanlar olarak bizler, beceriksizliğiyle kadim kentin 4 yılını heba eden…
Ecdat yadigârı yapıları Satanist sembollerle ve LGBTİ paçavralarıyla dolduran CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan en baştan beri nefret ediyorduk.
Seçim sürecinde yaptığı manipülasyonlar, “Aramızda kalsın kazanıyoruz” şeklindeki ucuz şovlarla, İmamoğlu’na olan nefretimiz daha da katlandı.
CHP’de ise hafif hafif başlayan ve günden güne azgınlaşan bir İmamoğlu nefreti söz konusu…
İşte bu korkunç nefret, Türkiye siyasetine tepeden düşen İmamoğlu için sonun başlangıcı gibi görünüyor.
Muhtemelen 31 Mart 2024 seçimlerinden sonra bu ülkede sadece İstanbulluların değil CHP’lilerin de İmamoğlu diye bir derdi kalmayacak…
Zira gidiyor gitmekte olan!
YENİ AKİT
-
MSELİM 2 yıl önce Şikayet Etbataklıkta mahsur kalan kıpırdadıkça batan mandayı görünce imamoğlunu hatırladımBeğen Toplam 13 beğeni
-
YUSUF 2 yıl önce Şikayet EtMuhteşem tespitlerBeğen Toplam 13 beğeni