Zekeriya Say
Zekeriya Say
HABER7 YAZARI

Yüz yıl sonra yetişen lider Erdoğan!

GİRİŞ 17.11.2023 GÜNCELLEME 20.11.2023 YAZARLAR

Güçlü kalemi ve tavizsiz duruşuyla hatırladığımız, 14 Kasım günü ise vefatının 3. yılında dualarla ve özlemle andığımız Ahmet Kekeç ağabey sık sık “Mustafa Kemal’in İsrail devletine karşı" olduğunu yazardı.

Bu iddiasına dayanak olarak da…

Atatürk’ün, Millî Mücadele safahatında bir "Türk-Arap karşıtlığı" yaratarak Ortadoğu'yu denetimi altında tutmaya çalışan ve istikbaldeki Yahudi devletine zemin hazırlayan Haçlıların hesaplarını iyi okuyarak,  İsrail "tehlikesi”ne karşı "Türkiye-Suriye-Irak Federasyonu" fikrini ortaya atmasını…

Ve!

24 Nisan 1920’de,  Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılan gizli oturumda, Atatürk’ün, İsrail benzeri oldu-bittilere karşı  “Türk-Arap ve İslâm halkları dayanışmasına” ilişkin yaptığı;

“...maddi ve manevi kuvvetler karşısında bütün cihan ve Hıristiyan politikasının en şiddetli hırslarla 'Haçlılar Savaşı' yapmasına karşı, sınır dışından bize yardımcı olacak, birer 'dayanak noktası' oluşturacak kuvvetleri düşünmek zorunluluğu da olağandı. (....) İşte, açıkça söylememekle beraber, gerçekte bu dayanak noktasını aramaktan geri durmadık. Elbette selamet ve necat için tek kaynak İslâmlık aleminin kuvvetleri olmuştur. İslâmlık alemi birçok noktalardan ulusumuzla, devletimizin geleceğiyle yakından olağanüstü ilgilidir. (Bize) dinsel bağlantıları olmakla ve 'bu cihetle' bütün İslâm âleminin bize yardımcı ve destekçi olduğunu zaten kabul ediyoruz..." konuşmasını gösteriyordu.

*

Malumunuz, Atatürk’ün vefatından sonra yerine İsmet İnönü geldi.

İnönü döneminde Yahudiliğe destek “Bir devlet politikası” halini aldı.

Yahudiler, İsmet Paşa’yı kendileri için bir “kurtarıcı” olarak görüyorlardı.

Türk devleti sahte evraklarla temerküz kaplarından ülkeye Yahudi taşıyordu.

Yahudi Acentası Jewish Agency, Macaristan’daki ve Romanya’daki Yahudileri kurtarmak için Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’na girmesini istemiyordu.

İsmet Paşa’nın sırf bu yüzden savaşa girmediği öne sürülüyordu.

İnönü döneminde Yahudilere yapılan güzellikler bununla sınırlı kalmadı.

Suriye ve Irak’tan pasaportsuz ve vizesiz kaçan Yahudilere de Türkiye’nin kapıları açıldı.

Hariciyemiz, Araplar mani olmasın diye yıllarca bu işlemi gizli tuttu.

Bu kurtarma işlemleri sonucu Türkiye’deki Yahudi sayısı toplamda 150 bini buldu.

*

Sıra kurtarılan bu Yahudileri sevke geldi.

İnönü hükümeti “Varlık Vergisi” diye adeta bir soygun dönemi başlattı.

Yılmaz Erdoğan’ın geçtiğimiz yıllarda filmini çektiği bu vergiyi ödeyemeyen yoksullar tahakkuk eden vergi borcu karşılığında aç biilaç madenlerde çalışırken, Yahudilerden ve dönmelerden iki katı ücret tahsil edildi.

Bu korkunç parasal miktarları ödemekte zorlanan Yahudiler, Filistin topraklarına göç etmek zorunda bırakıldı.

İsmet Paşa’nın burada Yahudilere bir güzelliği daha oldu.

Türkiye’nin maddi açıdan sıkıntıda olmasını bahane ederek Yahudilerden fahiş vergiler alarak onları ekonomik sıkıntıya sokan İnönü…

Diğer yandan “Sakarya gemisi” ile devamlı bir şekilde İsrail’e Yahudi taşıdı..

Bu seferler Sakarya gemi batana kadar sürdü. 

Bu zorunlu göç sayesinde Türkiye’deki Yahudi nüfusu 25 binlere kadar düşerken, Filistin topraklarında bir “Yahudi devleti” kurmaya yetecek insan potansiyeli oluşturuldu.

*

Atatürk’ün vefatından 10 yıl sonra, 14 Mayıs 1948’de İsrail devleti kuruldu.

Filistin'in taksimini öngören BM kararına Arap ülkeleriyle birlikte “ret oyu” veren Türkiye Cumhuriyeti ilk etapta İsrail devletinin kuruluşunu kuşkuyla karşılıyor izlenimi verdi.

İsrail’i kuran Yahudi terör örgütlerinin Sovyetler'le yakın ilişkisi içerisinde olması ve Çek silahları kullanmaları, İsrail devletinin Komünist Sovyetlerin “uydusu" olma ihtimaline sebep oluyordu.

Devreye anında dönemin sözde aydınları girdi.

1916'da başlayan Arap ayaklanmasını bahane eden Türk aydınları, “İsrail'in, Osmanlı devletinin Birinci Dünya Savaşı'ndaki düşmanlarıyla çarpışarak kurulduğu” fikrini halka empoze etti.

“Düşmanımın düşmanı, dostumdur” fikrini kendi tabanına yayan İnönü ve arkadaşları, biraz da Marshall yardımlarının etkisiyle ertesi yıl İsrail’i tanıma kararı aldı.

Böylece Türkiye, nüfusunun neredeyse tamamı Müslüman olduğu halde İsrail’i tanıyan ilk devlet oldu.

İşin tuhaf yanı ise…

İlk etapta İsrail’e “komünist” şerhi koyan Türkiye, İsrail’i tanıma kararını  “antikomünist” kimliğiyle bilinen Hüseyin Cahit Yalçın’ın, İsrail Başbakanı Ben- Gurion'la görüştükten sonra yaptığı “öneri” ile aldı.

*

Bu devlet politikası Demirel zamanında da Ecevit zamanında da değişmedi.

Erbakan Hoca’nın iktidarında ise 28 Şubat cuntacıları tarafından cebren “stratejik” bir hale sokuldu.

Şubat 1996’da dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir, Erbakan’ın Başbakanlığını yaptığı REFAHYOL hükümetine haber vermeden İsrail Savunma Bakanı ile 'savunma işbirliği' anlaşmasını paraf etti.

Anlaşmayı İsrail Savunma Bakanı'nın siyasi muhatabı olarak Türk Milli Savunma Bakanı'nın imzalaması gerekirken, anlaşmaya Genelkurmay Başkanı imza attı.

Bir ay sonra ise “cumhurbaşkanı” sıfatıyla Türkiye'den İsrail'e en üst düzeyde ziyaret gerçekleşti.

İsrail Cumhurbaşkanı Ezer Weizmann,  1980'de İsrail'in Kudüs'ü başkent ilan etmesine “bu karar uluslararası hukukun ihlali” diyerek karşı çıkan Demirel’i, Kudüs’te;

"İsrail'e, İsrail'in ebedi başkenti Kudüs'e hoş geldiniz" sözleriyle karşıladı.

Ocak 1998'de yapılan “Türk-İsrail ortak askeri tatbikatından” ise hükümete haber bile verilmedi.

Sonrası malum…

Yıllarca Araplara karşı Siyonistlerin yanında durarak başta İsrail ve Amerika olmak üzere küresel emperyalistlerden saygınlık dilenen liderler gitti.

Yerine İsrail ile ilişkileri olması gereken seviyeye düşüren Başkan Erdoğan geldi.

Şimdi o Erdoğan…

24 Nisan 1920’de Meclis’te düzenlenen özel oturumda, bölgede İsrail benzeri oldu-bittilere karşı uyarıda bulunan Atatürk’ten tam 100 yıl sonra…

Netanyahu'nun şahsında bölgeyi kan gölüne çeviren İsrail’e;

“Ecelin geliyor, gidicisin” diye meydan okuyor.

Sadece Erdoğan’ın bu konuşması bile tek başına,

“Yüz yılda bir lider yetişir” tezinin ne kadar doğru olduğunu tescillemeye yetiyor!

YORUMLAR 43 TÜMÜ
  • Semendire 1 yıl önce Şikayet Et
    Vizyon sahibi bir lider.
    Cevapla
  • Yusuf 1 yıl önce Şikayet Et
    Erdoğan'ı eleştirenler, daha iyisi varsa söyleyin. CHP heykelden başka bir şey bilmez. Ülkeyi satar
    Cevapla
  • emre 1 yıl önce Şikayet Et
    Arabistanlı Lavrens görse idi saygıyla ayağa kalkardı. İslamiyeti çok iyi öğrenmiş ama Müslüman değil..
    Cevapla
  • Recep IŞIK 1 yıl önce Şikayet Et
    DEĞERLİ BAYRAK kardeşim Yüce Yaratan sende GANİ GANİ RAZI VE HOŞNUT olsun.Biz değerli BAŞBUĞUMUZ,LİDERİMİZ,HADİM ÜL HARAMEYNİMİZ,HADİM ÜL TÜRKİYEMİZ sayın Recep Tayyip ERDOĞAN bey efendiyi hiç bir şey karşılığında SATMAYIZ,SATTIRMAYIZ. O dünya LİDERLERİNE ÖNDER,bizimkilerede ÖRNEK kılınmış bir liderdir.ALLAH CC.ONA HAYIRLI UZUN ÖMÜRLER VERİSİN.DURMAK DURDURULMAK YOK
    Cevapla
  • SİBGATULLAH 1 yıl önce Şikayet Et
    VATAN ve MİLLETİNİN HAS ve HACCAK evladı VATANINI ve MİLLETİNİ her şeyin üzerinde seven değerli Zekeriya SAY ağabeyim.Makaleniz çok güzel.Merhum Necmettin(DİNİN YILDIZI)ERBAKAN hocam bu ülkede HUKÜMET oldu da İKTİDAR olamamıştı ne acıklı bir durum.O CEVİK BİR denilen VATAN HAYİNİ hocamla kedinin FARE ile oynadığı gibi oynadı.Hep önünü kesip neredeyse hocamı Menderes gibi ASACAKTI ASACAK.
    Cevapla