O dönem henüz 15 aylık bir parti olan AK Parti, 3 Kasım 2002 seçimlerinde geçerli oyların yüzde 34,3'ünü almıştı.

5 yıl sonra gerçekleşen 22 Temmuz 2007 seçimlerinde aldığı yüzde 46,7’lik oy oranı ise başta CHP’liler olmak üzere tüm muhalifleri şok etmişti.

Seçimlerden önce yapılan anketlerde bu oranda oy alacağı tahmin edildiği halde, özellikle CHP’li kalemşörler, AK Partili yetkililerin “Yüzde 50 oy alacağız” şeklindeki açıklamalarını, seçimden sonra “çalacakları minareye kılıf hazırlamışlar” sözleriyle çarpıttılar.

Ardından, somut hiçbir delil koyamadıkları halde, “2007 seçimlerinde bilgisayar yoluyla hile yapıldı” iftirasını ortaya attılar.

Özellikle ana muhalefet partisi CHP’ye bir sonraki seçimlerde, bilgisayar sistemleri hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmasını ve mümkünse kendine ait bir sistem geliştirmesini tavsiye ettiler.

CHP de anında kolları sıvayarak o dönem bilgisayar konusunda son derece yetkin bir isim olarak bilinen Emrehan Halıcı başkanlığında bir “Bilişim merkezi” kurdu ve çalışmalara başladı.

12 Haziran 2011 seçimleri öncesi açıklama yapan CHP’nin Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Emrehan Halıcı,

“Sandık bazında suistimal varsa bulma teknolojimiz var ve tek oy sonucu bile yanlış olsa mutlaka bulacağız” diyerek hayalini kurdukları o sistemi devreye aldıklarını söyledi.

Tabii seçim yapıldı ve oy sayımına geçildi.

AK Parti’nin yüzde 49,9’luk rekor bir oyla sandıktan zaferle çıktığını görenler CHP’yi arayarak kendi bilişim sistemlerinde göre bu sonucun doğru olup olmadığını soruyordu.

Sorular üzerine Süheyl Batum imzası ile atılan bir mesajda “Televizyonlarda yayınlanan sonuçlarla partimize gelen sonuçlar farklıdır, kimse sandığının başından ayrılmasın” deniliyordu.

Çok geçmeden gerçek ortaya çıktı.

Parti kaynakları, “yandaş yazarlara” yaptıkları açıklamada; CHP’nin büyük iddialarla kurduğu bilgisayar sisteminin tam 11’inci dakikada çöktüğünü itiraf etti.

Dahası…

Seçim sonuçlarını vermesi için hazırlanan sistemde, seçmenlerin kişisel bilgilerine yer verilmesi üzerine Emrehan Halıcı hakkında, "Yüksek Seçim Kurulu'nun tedbirlerine riayetsizlik ettiği" gerekçesiyle fezleke hazırlandı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Halıcı, 30 Mart 2014 yerel seçimleri öncesi bu defa sonuçlarının kontrolü amacıyla “Seçim Sonuçları ve Sandık Takip Sistemi” adlı bir sistem geliştirdiklerini açıkladı.

Tam 500 bin kişi ile web ve mobil ortamları kullanarak her sandığın sonuçlarını sisteme girerek YSK’nın verileriyle kendilerine gelen bilgileri karşılaştıracaklarını söyledi.

CHP yönetimi, seçimden sonra hazırlanan “Seçimi neden kaybettik” adlı raporda, Emrehan Halıcı tarafından kurulan Seçim Takibi Sistemi’ne beklenen veri akışının sağlanamadığını ve 194 bin 704 sandığın sadece 78 bin 312’sinin verilerinin sisteme girilebildiğini itiraf etti.

Çok geçmeden kurduğu sistemi eline yüzüne bulaştıran Halıcı, kendi “e-Parti”sini kurmak için CHP’den ayrıldı.

Yerine Onursal Adıgüzel geldi.

1 Kasım 2015 seçimlerine sayılı günler kameralar karşına geçen Kemal Kılıçdaroğlu, CHP genel merkezinin -1. katında bulunan bir alanda Seçim Koordinasyon Merkezi oluşturduklarını…

CHP’nin sandık müşahitlerinden gelen sonuçlar ile YSK’dan iletilen anlık sandık tutanaklarını karşılaştıracak ve “yapay zekâ yöntemiyle” verileri analiz edeceklerini söyledi.

Yine sonuç değişmedi ve seçimi CHP kaybetti.

2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise CHP yönetimi bu kez “adilsecim.net” isimli bir sistem kurdu.

Seçim öncesi, “Tek bir dairede 100 seçmen!”, “Metruk binada, 255 seçmen”, “165 yaşında ilk defa oy kullanacak seçmen var”, “3500 nüfuslu ilçede, 4500 seçmen var” şeklindeki yalanlarla çok kirli bir algı operasyonu yürütüldü.

Seçim gecesi ise Cumhurbaşkanı Erdoğan açık ara önde iken, o dönem CHP Genel Başkan Yardımcı olan Bülent Tezcan kendi sistemlerindeki sonuca bakıp "seçimin ikinci tura kaldığını” söyledi ve seçimi provoke etti. 

Bu kez itiraf dönemin CHP PM üyesi Erdal Aksünger’den geldi.

Aksünger, CHP'nin seçim gecesi için kurduğu 'adilsecim.net' sisteminin o gece çalışmadığını söyledi.

Millet İttifakı'na bağlı siyasi partiler de CHP’nin sisteminin beklentilere cevap vermemesinden ötürü seçmenden özür diledi.

CHP’nin “hiçbir partide olmadığını” söylediği “dijital altyapısı” 14-28 Mayıs seçimlerinde de çöktü.

“Öndeyiz”, “Aramızda kalsın kazanıyoruz” diyen Ekrem İmamoğlu’nun, "Sistemimiz, seçim akşamı çok iyi çalıştı. Onursal Adıgüzel arkadaşımızın hakkını verelim” sözlerine rağmen…

Adıgüzel ve ekibi, çöken sistem yüzünden görevden alındı.

*

Sürekli teknolojiyle iç içe bir görüntü vermeye çalışan, gerçekte ise “teknoloji özürlü” bir parti olan CHP’nin şimdiki genel başkanı Özgür Özel de maalesef bu sınavdan geçemedi.

Aday belirleme sürecinde yaşanan kaosa ve istifalara mantıklı bir cevap veremeyince suçu “yapay zekaya” atan Özel…

Şimdi güya partisinin bilişim sistemlerini kullanarak belirlediği adayları, sırf PKK’nın siyasi uzantısı DEM parti ile atayacağı ortak adaylar yüzünden bir bir geri çekiyor.

“Kent uzlaşısı” adı altında yapılan bu kirli pazarlığı da “Türkiye ittifakı” söylemiyle CHP seçmenine yutturmaya çalışıyor.

Stephen Hawking, 2014 yılında;

"Yapay zekâ teknolojisi, insanlığın sonu olacak. Çünkü yapay zekâ kendisini geliştirir. Kontrol edemezsiniz." demişti.

Yapay zekâyı bilmem ama “herkesi kör âlemi sersem” sanan “âlemin akıllısı” CHP’den bir şey olmayacağı muhakkak…

Çünkü CHP’liler geçmişte yaptıkları hatalardan ibret alıp kendilerini geliştirmek yerine, hala bir türlü anlamaya çalışmadıkları seçmeni “aptal” yerine koymaya devam ediyorlar!