İsrail 2 aydır Gazze'de katliam yapıyor. İmha savaşını onaylayan ve destek veren Batılı liderlere karşı ABD ve Avrupa'nın bir çok yerinde kitlesel protestolar gerçekleşti.

Tıpkı 20 yıl önceki Irak işgalinde olduğu gibi , milyonlarca kişi kendi adlarına başlatılan savaşı protesto etmek için sokaklara döküldü.

Batı medyası İsrail'in meşruiyeti lehine bir çizgide durmaya çalışırken, Batılı ülkelerdeki milyonlarca insan giderek artan bir şekilde Filistinlilere ve Müslümanlığa sempati duymaya başladı.

7 Kasım'da Washington Eyaleti'nde yüzlerce Filistin yanlısı gösterici, ABD'den İsrail'e silah taşıdığına inandıkları bir askeri tedarik gemisini engellemek için Tacoma Limanı'nda yürüyüş yaptı. 

Avrupa'nın birçok kentinde İsrail'e silah sevkiyatı yapan şirketlerin önünde protestolar düzenlendi.

Soykırıma yönelik bu kitlesel muhalefet karşısında Batılı gazeteciler ve kanaat önderleri, savaşı İsrail'in Hamas'a karşı olduğu bir çerçeveye oturtmaya çalışıyorlar. Jonathan Freedland, Cumartesi günü Guardian'daki haftalık köşesinde tamamen İsrail propagandasının sözcüsü gibi davranarak İsrail hükümetinin soykırım beyanlarına rağmen bunun sadece “yenilmesi gereken” cihatçı ölüm tarikatına karşı bir savaş olduğunu yazdı.

HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ DEĞİL...

Irak'tan farklı olarak Batılı kamuoyu, gazetecilerin ve aktivistlerin kurumsal medyanın aracılığı olmadan video, görüntü ve hikayeleri paylaşabildiği sosyal medyadaki telefonları aracılığıyla doğrudan savaşın dehşetine erişebiliyor. Hepimiz vahşeti görüyoruz. 

Birçok Avrupalı veya Amerikalı çocuklarını kaybeden anne ve babaların yakarışlarını, evleri yıkılan çocukların yaşadığı dehşeti doğrudan videolarla sosyal medyadan izleyebiliyor.

Gazze'de yaşanan soykırımın kanıtlarını izleyen vicdan sahibi insanların İsrail karşıtı protestoları, Batılı devlet başkanlarının İsrail'e desteğini azaltmasa bile kamuoyu baskısı oluşturmayı başarıyor...