Bu, sözkonusu terör örgütünün ihanete ne kadar da yatkın olduğunu görebilmek için resmedilebilecek en isabetli manzaraydı aynı zamanda.

Bir siyasal irade düşünün ki, her türlü riski omuzlayıp, barış ve kardeşlik söylemleriyle demokratik bir açılım süreci başlatmaya yönelik kararlı ve cesur bir irade sergilesin. Üstelik bunu bölücülükten başka hiçbir meziyeti olmayan hain ve alçak güruhunu da kapsayacak bir açılım projesine dayandırsın.

İster Avrupa ister Amerika isterse Afrika ve Ortadoğu ülkeleri olsun hiç farketmeksizin işledikleri suçun bedeli “ipin ucunda sallandırılmak” ve “kurşuna dizilmek” olan bu hain ve alçak güruhu, bu derece iyiniyet ve samimi bir barış projesini ancak genlerine işlemiş bir ihanet özelliğiyle sabote edebilirdi.

Nitekim bunu da başarıp, bu ülkede toplumun barış adına bastırdığı intikam duygularını tekrar alevlendirdiler.

Siyasi irade bunu anlamış olmalı ki, dağdan inmiş hain güruhunun Avrupalı versiyonu üzerinden hazırlanan kirli tezgaha ve gövde gösterisi hazırlığına set çekti.

Bu tavır da gösterdi ki, açılımı bir devlet politikası olarak savunanların, birilerinin korku filmlerin ürperek anımsadığımız Fredy edasıyla kürsüden haykırdığı gibi, bölücülük, vatanı satma ve de ihanet gibi bir gündemi yok.

Şimdi açılımın yeni bir çerçeve ve sıfır toleransla, milli hassasiyetler dikkate alınarak yeniden düzenlenmesini bekleyeceğiz sanırım.

Topyekün barış ve kardeşlik adı altında yürütülen açılım çalışmalarının sabote edildiği bu süreç yerine yazmayı değer bulduğum asıl konu; bir diğer ihanet olgusu sayılabilecek, AK Parti ve Gülen’i Bitirme Planı Belgesi…

Milletin bizzat kendisine ve demokratik tercihine yönelik kurulan kirli tezgah yani.

MIZRAK ÇUVALA SIĞMADI

yazının devamı için bu linki kullanabilirsiniz