Ergenekon soruşturması kışla duvarına çarptı
Eğer bir yargı sisteminde bir kişi ile ilgili, aynı hukuk normlarıyla, hem de iki kez ayrı ayrı kararlar veriliyorsa; buna yargının kişiselleşmesi denmez de ne denir?
Albay Dursun Çiçek olayından söz ediyorum elbette.
Yaklaşık 5 ay evvel, tutuklanıp 18 saat sonra jet hızıyla tahliye edilen, şimdi de tutukluluk süresi biraz daha uzun olsa da; benzer PİYANGOYLA serbest bırakılan ‘KARARGAHIN ALTIN ÇOCUĞU’ndan.
Bu işte bir çapanoğlu var
Hukukun bu kadar değişkenleştiği bir yargı sistemini, kimse hoş karşılamamızı beklemesin.
Yargı, bu iki ayrı sürecin aynı sonla tecelli etmesinde büyük bir yara almıştır.
Referansı, seküler bir laiklik anlayışının totaliter yansıması darbe ve muhtıralar olan yargının, tartışılan tarafsızlığı, bu süreç sonrasında tartışılmaya bile gerek kalmayacak kadar ortadan kalkmıştır.
Biliyorum; birileri çıkacak “ne var bunda, tutuklanırken adalet tecelli ediyor da serbest bırakılınca neden tecelli etmiyor” diyecek.
Hiç kusura bakmayın, öncesinde olduğu gibi şimdi de itiraz yoluyla tahliyenin tanımı, kesinlikle adaletin tecellisinden ibaret değil.
Tecelli eden tek şey; postal oligarşisinin kaotik düzenden yana sergilediği duruştur.
Düşünsenize bir
O menfur eylem planında imzası olduğuna dair her şey ayan beyan ortadayken, savcıların bu yönde somut delillere sahip olduğu bilinirken, bu hukuki karinalarla tutuklanan zat, ikinci kez farklı bir mahkemece tahliye ediliyor.
Diyelim ki soruşturma savcıları politize olmuş!
Peki mahkemeler?
Onlar da mı politize olmuş?
Tutuklayan mahkemeler politize olmuş, serbest bırakanlar ise adalet dağıtıyor öyle mi?
Geçin efendiler bunları
Yargı kararları eleştirilmez elbette.
Hele hukukçu olmayınca bu hiç haddime değil.
Ama yargı kararlarında hukuki normlar dışında farklı etkenlerin varlığı şüphesi doğarsa, bal gibi eleştirilir.
Eğer bu ülkenin demokratik hukuk devleti tanımına birebir uyacağına dair topyekün mücadele başlatılmışsa, özellikle kamuoyunu bilgilendirme görevi yürüten medya mensuplarının risk almaktan çekinmemesi mutlaktır.
Ne dedik?
Yargı kararlarında hukuki normların dışında bir etken şüphesi doğarsa dedik
Bakınız Karargahın Altın Çocuğu ile ilgili gerçekten adaletin tecellisi sağlanabilmiş olsaydı ne olacaktı!
Yazının devamına bu linkten ulaşabilirsiniz
Zihni ÇAKIR / Cafesiyaset
zihni_cakir@hotmail.com
-
zeki alperen 16 yıl önce Şikayet EtBURASI TÜRKİYE..!. Söz veriyoruz ki sakın ola ki 24 saatte! Sakın haa söz veriyoruz ki 48 saatte! olabilir mi? Neden olmasın ki? Burası TÜRKİYE, yapabilirler mi? Neden yapılmasın ki? Ötekileştirilebilinir mi? Neden ötekileşmesin ki?Çünkü burası TÜRKİYE!!!Beğen
-
idris akpinar 16 yıl önce Şikayet EtBİR BİT YENİGİ VAR BU İŞİN İCİNDE. kesin belli oldu bu kocaman kocaman komtanlarında icinde oldugu ... sayın komtanlar sizler adamlarınızı baskıyla selbes bırakdırıyorsunuz halkda sizin rabinize sizi birakdırmıyor ......Beğen
-
mehmet tokat 16 yıl önce Şikayet Etson olay şüpheleri arttırdı, şu albay yine salıverildi. ondan önce genelkurmay üyeleriyle yemek yemiş bu albay.. çoook karıştı ortalık. artık hiç bir zaman eski güven olmayacak. çok yazık ettiler, onlar yenildiler.Beğen
-
şükrü ertaç 16 yıl önce Şikayet EtBazılarının yandaş yargısı... Bazıları yandaş yargı diye birşey tutdurmuş Başbakan 6 yıl dinlenir ne yargıda ne yandaş yorumcularda tık yok paşanın karısı 12 ile 14,üncü mahkemeler bizden der bunlar gene tıs Anayasa mahkemesi 9,a 2 kapatma davası açar ikdidar partisine bu şahıslar karanlıkda göbek atar ETÖ duruşmaları başlar bunlar koro halinde yandaş yargı filan feryadına başlar ben bunlara ne diyim..Beğen
-
hakkı coşkun 16 yıl önce Şikayet Etbekleyip görelim. hukuk zayıf olup şaşınca . örümcek ağına benziyor. zayıf sinekler yem kuvvetliler delip geçiyor.şu adelet terazisini nasıl dengeli tutaçağız.?Beğen