Ulusalcılar ve kimi MHP’lilerin bu jargonla muhalefet etme alışkanlığına yabancı değiliz.

Ama koca ordunun Başkomutan’dan sonraki liderinin böyle bir jargon kullanması halet-i ruhiyesinin bir yansıması olsa gerek.

Kolay değil.

Kendi komutasındaki bir birimin başı “terör örgütü üyeliği” ile suçlanıyor.

İddialar yargı tarafından da itibar görmüş olmalı ki müebbet istemiyle tutuklu yargılanacak.

İddianamesi kabul edilmiş.

O kadar çaba, o kadar plana rağmen bu sürecin önü kesilememiş.

Yine komutasındaki birçok birlikte görevli general, amiral, albay, yarbay, binbaşı, teğmen aynı örgüt üyeliğinden “imtiyazlı” da olsa kodesi boylamış.

Kendi dışındaki herkesi hain yaftasıyla yaftalamak istemesi bu ruh halinin bir sonucu galiba.

Söz İstiklal Savaşı’ndan açılmışken, o dönem yabancı güçlerle işbirliği yapanların, halkla bütünleşenlere yamadığı etiket de aynıydı: HAİNLİK…

Bu hainlik çıtası şimdi basın ve parlamento üzerinde dolaştırılıyor.

O ve onun taifesindeki statükocuların başına buyruk uygulamalarının önünü kesecek Anayasal düzenlemenin önünü kesmek için sallandırılıyor bu ihanet çıtası.

Gandhi’nin deyimiyle “adaletsiz rejimi, adaletle yıkma” mücadelesinin önünü tıkamak için dillendiriliyor şimdilerde.

Kuvvetlinin hukukunun egemen olduğu düzen yerine; hukuk güçlendirilmeye çalışılırken hortlatılıyor ihanet martavalları.

Tabi alışmışlar hukuksuz düzen içerisinde kendi hukuklarıyla millete zulmetmeye.

Yazının devamına bu linkten ulaşabilirsiniz

Zihni ÇAKIR / Cafesiyaset
zihni.cakir@hotmail.com