Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Bir rüzgâr esiyor ama...

GİRİŞ 06.01.2009 GÜNCELLEME 06.01.2009 YAZARLAR

1997 yılının karlı bir Moskova gününde, Gorbaçov’un danışmanlarından birisiyle birlikte, eski başkanla buluşmaya gidiyorduk. Takır takır buz tutmuş yollarda kayarak ilerleyen otomobilde danışman bana Moskova’nın ilginç binalarını gösteriyordu.

Korkunç duvarlar ardındaki görkemli taş yapılarda, insanı ezen bir azamet seziliyordu.

Sanki “Bu dünyada hiçbir kuvvet beni yıkmayı başaramaz!” der gibilerdi.

Danışman sürekli anlatıyordu: “Bu KGB binası, bu Kızıl Ordu’nun komuta merkezlerinden birisi, bu parti binası, şu yüksek kule Stalin’in yaptırdığı yedi hükümet binasından biri.”

Birdenbire dedim ki: “Peki bütün bunlar nasıl yıkıldı?”

Şaşaladı, durdu, sonra hiç unutmayacağım bir şey söyledi:

“Bilmiyoruz.” dedi. “Bir gün bir rüzgâr esti, hepimizin başı dönmeye başladı ve büyük değişimler ardı ardına geldi!”

Bu sözü hiç unutmadım.

***


20. yüzyıl başında kurulan rejimlerden hiçbirisi eski biçiminde yaşamıyor.

Dillendirsek de dillendirmesek de birçok kişinin “Acaba sıra Türkiye’ye mi geldi?” sorusunu sorduğunu biliyorum.

Bu soru haksız değil çünkü Türkiye de çok büyük bir değişim sürecinin içinde.

İnsanların başı dönüyor.

Eskiden ağıza dahi alınamayacak olan büyük dönüşümler ardı ardına gelmekte.

Sistemde ordunun, siyasetin, sivil toplumun, medyanın rolü yeniden belirleniyor.

Tabular birer birer yıkılıyor.

***


Bu büyük değişimin olumlu yönleri de var elbette.

AB ile birlikte girişilen reformların çoğu bu ülke için gerekliydi.

Çünkü bu dünyada hiçbir sistem; ilelebet kalıplaşmış, donmuş, hiç değişmeyen dogmalara göre yönetilemez.

Bunu bizzat Kemal Atatürk söylememiş miydi?

Ne diyordu tekrar hatırlayalım:

“Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır.”

Ne kadar açık değil mi?

***


Türkiye’nin sorunu çağa uygun reformların yapılması değil.

Bu reformların “siyasal İslam” referansıyla yapılıyor oluşu.

Bunda da en büyük kabahat, Atatürk’ün izinden gittiklerini söyleyen siyasetçilerin, bu manevi mirasa ihanet ederek, kendilerini dar bir şovenizmin ve üçüncü dünyacılığın kalıplarına hapsetmiş oluşları.

Özellikle 2002 seçimlerinden sonra bu ülkede tarihsel bir kayma yaşandı ve kendisine Atatürkçü sıfatını layık görenlerin elden bıraktığı “Batılılaşma ve reform” bayrağını, siyasal İslamcılar ele aldı.

Çünkü tabiat ve siyaset boşluk kabul etmez.

2009 yılından geriye bakılınca her şey yerli yerine oturuyor ve daha iyi anlaşılıyor.

Sanırım bazı insaf sahibi okurlar, bu satırların yazarının o dönemdeki çırpınmasını ve bu iş böyle olmasın diye yırtınmasını, uyarılarını hatırlarlar.

***



Olanla ölene çare bulunmuyor ama yine de “Keşke böyle olmasaydı!” demekten kendimi alamıyorum; çünkü büyük dönüşümün ardından ne geleceği belli değil.

Belirsizlik, yapılanlardan değil yapan elden kaynaklanıyor.

Zülfü Livaneli - Vatan

zlivaneli@gazetevatan.com

YORUMLAR 10 TÜMÜ
  • ibrahim gözbaşı 16 yıl önce Şikayet Et
    herşeyin sahibi Allah. Herşeye gücü yeten yüce mevla nelere kadir değilki.yazar inandığını yazıyor.ve de hoş yazmış; cevap verenlerse fanilere duydukları sevgi gözlerini kör etmiş yazıdaki ana fikri görememişler. bir gün bir rüzgar esti kafalarımız karıştı ne olduğunu bilemedik sağlam gördüğümüz herşey yıkıldı gitti cümlesidir.hala hayatı kendimizin seslendirdiğini zannediyoruz.bırakalım herşeyi nasıl kul olunur ona bakalım.
    Cevapla
  • mustafa 16 yıl önce Şikayet Et
    (BOŞ) MUHALEFET. Belirsizlik, yapılanlardan değil yapan elden kaynaklanıyor. yapan bizden olmayınca illaki bir yanlışlık vardır diyorsun yani,yoksa ülke yi başka kim sevebilir ki,varsa yoksa henüz ülkeye hiçbirşey katamamış ne oldugu belli bile olmayan politikanız var ... hakkaten nedir politikanız.. yapılanların doğru olduğunu söyleyip yapanların yaramaz olduğunu iddia etmek hangi akla hizmettir sorarım ????
    Cevapla
  • halil öztürk 16 yıl önce Şikayet Et
    FİLİSTİN. başlıkta filistin ,yazıda filistin,yorumda filistin,herşey filistin,filistin yanıyor huuuuu ...adamın da derdine bakın hele hiç utanma arlanmada yok bunlarda
    Cevapla
  • bengisu akgül 16 yıl önce Şikayet Et
    Çok Doğru!. Ne güzel demişsiniz! "tabiat ve siyaset boşluk kabul etmez". Evet yıllar önce açılan boşluğun üzerine üşüşüp değiştirilemez değiştirilmesi teklif dahi edilmez maddelerle doldurup, modernite yalıtımıyla izole ettiniz. Ama bakın o "dogma"larla bir adım bile ilerleyemedik. "Siyasal islam" olarak tavsif ettiğiniz "selim akıl" bugün iş başında hiç kaygılanmayın efendim. Müsterih olun çünkü bu bilinçle hareket edenler kendileri gibi düşünmeyenlere sizin elzem gördüğünüz zülmü asla reva görmez!
    Cevapla
  • MAZHAR KÖROĞLU 16 yıl önce Şikayet Et
    boşversenize. bu ülkenin nerden nereye geldiği çok açık, reformların değişikliklerin olduğu doğru. sizin sıkıntınız, sizin zorunuza giden bu reformları 22 temmuzun galiplerinin yapıyor olması. ve böylede devam edecek allahın izniyle.. herşeye bahane ettiiğiniz herşeye utanmadan alet ettiğiniz atatürkümüz de artık sahipsiz değil.. rahat uyusun atam ülke çalışan ve üreten ellerde..
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle