Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Gösteriş merakı ile nazar korkusu

GİRİŞ 07.04.2009 GÜNCELLEME 07.04.2009 YAZARLAR

Gösteriş merakı ile nazar korkusu

Bizde gösteriş merakıyla, nazar korkusu at başı gider.

Gezip dolaştığım ülkelerin hiçbirinde yeni Türkiye kadar gösterişe düşkün bir yer görmedim dersem abartmış olmam herhalde.

Bunun nedeni, insanların kendi iç dünyaları ve değerleri için değil, birbirleri için yaşamakta oluşlarıdır.

Zenginliğin, güzel arabanın, mal mülk sahibi olmanın tek zevki, başkalarına “Bakın sizde olmayan şeyler bende var!” der gibi dolaşabilmek, paraya ve güce tapan bu toplumda kendini en yukarıda hissedebilmektir.

Gustave Flaubert’in “Gönül Eğitimi” romanında anlatıldığı gibi, Batı burjuvazisi de bu aşamalardan geçmiş, sonunda servetini göstermeme düzeyine ulaşmıştır.

Mesela dünyanın en zengin ailelerine sahip olan İsveç’te hiç varlıklı kimse yokmuş, herkes eşitmiş gibi görünür.

Çünkü zenginler gazetelerde ve televizyonlarda boy göstermez. Sokağa da normal kılıklarla çıkarlar, herkes gibi normal bir Volvo kullanırlar.

Vallenberg ailesinden bir kadının yaptığı gibi dünyanın en pahalı kürkünün üstünü yağmurluk kaplatarak giymek bir erdemdir.

Bu ülkelerde ne açılışa ne de cenazeye dev çelenkler gönderilir.

En makbul hediye elinle götürdüğün bir tutam çiçektir. Ambalajını çıkarmak ve sanki biraz önce sen toplamışsın gibi sunmak da bir görgü kuralıdır.

Bütün bunlar aristokrasiden devralınmış nitelikler.

***

Aristokratik geleneğe sahip olmayan Türk burjuvazisinde, yukarıda saydığım örnekler gibi davranan, yaşayan, servetini göstermemeye çalışan bir iki zengin aile olduğunu biliyorum.

Bunlar hayatlarını mücevherler üstüne değil, bir takım yüce amaçlar ve değerler üstüne kuruyorlar. Toplumdaki dayanışmayı artırmaya çalışıyorlar.

Ama çoğunluk ne yazık ki gösteriş düşkünlüğünden kurtulamıyor. Yalnız zenginler değil, orta tabaka da içinde olmak üzere her kesim birbirine gösteriş yapmayı seviyor.

Ama bir yandan da nazar değer diye ödü kopuyor.

Nazara karşı bu kadar çok önlem alınan başka bir ülke biliyor musunuz?

Nazar boncukları, üzerlikler, kurşun dökmeler, ateşe tuz atmalar, her sözün başında “Maşallah!” demeler, “tu tu tu tu” diyerek tahtalara vurmalar, muska taşımalar, nazar duaları okumalar, burun ve popo kaşımalar hep kötü göze karşı korunmak için değil mi?

Varlıklı ve nazara inanan bir arkadaşım, hem alçakgönüllü bir kişi olduğu için hem de zenginliği dikkat çekmesin diye yeni bir otomobile binmez, cafcaflı kıyafetler içinde dolaşmaz.

Bu bence tutarlı bir davranış.

Çünkü nazar, eşitlikten bu kadar uzak ve gelir dağılımı aşırı derecede bozuk bir ülkenin yadsınmaz gerçeğidir.

Ama hem korkunç bir gösteriş merakının pençesinde kıvranan hem de nazar değecek diye ödü kopanlara ne demeli.

Zülfü Livaneli - Vatan
zilvaneli@gazetevatan.com

YORUMLAR 6 TÜMÜ
  • şükrü ertaç 16 yıl önce Şikayet Et
    Zülfü bey çok doğru bir konuya temes etmiş. Bu tip insanlar maalesef toplumumuzda çok var bir komşumun oğlu kirada kendinin eşinin oğlu ve kızına ait 4 arabası var ikisi jip.Kiracımın jipi var benim arabam 6 bin liralık iki aydır kiramı ödeyemiyor kriz bahanesi ile bu örnekler çoğaltılabilir insanlar boyuna göre yaşamıyor geçenlerde Ankarada bir emekli polis kafasına silah dayamış kredi kartı borcum var diye emekli maaşı 1250 tl.benim 525 tl,ben ne yapayım herkes haddine göre harcamalı.
    Cevapla
  • Fatih Gök 16 yıl önce Şikayet Et
    Haklı tarafları da var. evet bu zengin görgüsüzler olayına katılıyorum. insan biraz mütevazi olur. ama maalesef bizde zengin olupta görgülü olan çok az. kroyum ama para bende hesabı. zaten hurafeleri dini gerçeklermiş gibi yaşamak bizim topluma has zannımca. kurşun dökme falan pek görmedim ama şu tahtaya vurma işi kanımı beynime sıçratıyor çok sinirleniyorum gördüğümde yapana da iyice çıkışıyorum onlarda şaşırıyorlar. bırakın kardeşim bu gavur adetlerini artık.
    Cevapla
  • serkan tekin 16 yıl önce Şikayet Et
    sayenizde. bizim değerlerimizi irtica diye baskı altına alıp başka değerleri dayatan siz değil misiniz!
    Cevapla
  • Ahmet Muratlı 16 yıl önce Şikayet Et
    Yazarın Hatırlattığı. Yıllar evvel sabah namazı için Beşiktaş'ta bulunan Yahya Efendi Camiine gitmiştik.Bu camiin manevi havası beni çok etkilemişti.15 yıl sonra bir Kadir gecesi işten çıktım,yürüyerek oraya vardım.Bir şişe su ve simitle orucumu açtım teravihe kadar Kuran okudum.Teravihden sonra dua ederken yanımdaki kişi son model cep telefonunu çıkardı bir eliyle dua ediyor diğeriyle mesaj yazıyordu.Aldığım bütün uhrevi haz o anda berhava oldu.Maalesef bu toplum camide okulda hastanede cenazede nasıl davrancağını bilmiyor.
    Cevapla
  • Göktuğ HİLAL 16 yıl önce Şikayet Et
    Kişisel Gelişim Meselesi.. Bu tamamıyla bir kişisel gelişim meselesidir. Jponlarda evlerine senede bir veya birkaç defa kullanılmak üzere eşya alanlara ruhi inkılabını tamamlayamamış yarım insanlar gözüyle acıyarak bakarlarmış. (Örneğin evlerde pekte kullanılmayan Misafir odası koltuk takımları) Kullananlar istisnadır.Benim fikrim AÇ bir toplumuz, Gözüde Gönlüde AÇ bir toplum. Oysa dünyayı fetih bile insana yetersiz ki Uzaya çıkıyor artık.Bunun sonu yok.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle