Kürt’ün Kürt olabilmesi
Son zamanlardaki en çarpıcı cümleyi televizyonda Altan Tan’dan duydum:
“Bir Kürt isterse Edirne’ye gider, kimse bir şey sormaz. İsterse milletvekili, bakan, cumhurbaşkanı olabilir; kimse bir şey söylemez. Ama bir Kürt, Kürt olamaz.”
Bu cümle yıllardan beri bu ülkede yaşadığımız büyük trajedinin altını çiziyor.
Kürt’e göğsünü gere gere Kürt olduğunu söyleme, ana diliyle ve kültürüyle gurur duyma hakkı verilmedikçe yapılan her şey boştur.
Bu hak; Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmemesinin, dirlik düzenlik içinde yaşamasının, evlatlarının kanının dökülmemesinin garantisidir.
Ne yazık ki Güneydoğu’da yaşamamış ve olayları yakından izlememiş kimseler, iyi niyetli olsalar bile gerçeği kavrayamıyorlar.
Orada insanların neler çektiğini, devletin onlara nasıl kan kusturduğunu bilemiyorlar.
Bazıları saf saf soruyor: “Faili meçhul ne demek? Nereden çıkıyor 17 bin faili meçhul cinayet?”
Hemen söyleyeyim. Meclis komisyonunun raporundan çıkıyor.
Musa Anter gibi, Vedat Aydın gibi bir tenhaya götürülüp öldürülenlerin adını biliyoruz ama adını ve ne olduğunu bilmediğimiz binlerce kişi var.
Çünkü o dönemlerde Güneydoğu Anadolu, “insan avı” düzenlemenin, Kürt öldürmenin serbest olduğu bir yerdi.
Masum insanları öldürüp, sonra onların PKK’lı olduğunu iddia etmek modaydı. O zaman kimse sormazdı bu insanların hesabını.
Bu gerçeği zaten kabul etmeyen yok.
Emekli generaller, valiler, emniyet müdürleri bile “canım devletin içinde de yanlış yapanlar oldu elbette” diye konuyu şahıslara indirgemeye, devlete mal etmemeye çalışıyorlar.
Doğru!
Biz de öyle isteriz.
Kendi devletini karalamayı kim ister ki?
Ama bunun şartı, suç işleyenlerin hepsini cezalandırmak, devleti suçtan arındırmaktır.
Hem suçluyu koruyup hem “devlet içindeki bazı kişilerin yanlışı” demek olmaz.
***
Şimdi Türkiye büyük bir sınava giriyor.
Kangren olmuş, 70 milyona acı çektirmiş bir yarayı tedavi etme yollarını arıyor.
Sezdiğim kadarıyla ordu da bu işe destek veriyor. Çünkü onlar bu ateşin Türkiye’yi nasıl yaktığını yakından biliyorlar.
Sadece muhalefet karşı çıkıyor çözüm arayışlarına.
Bence büyük hata yapıyorlar. Bazı konular siyasetin üstündedir, ulusal nitelik taşır.
“Kürt sorununda açılım” konusu da bunların başında geliyor.
Herkesin, iç siyaseti bırakıp iyi niyetle işin bir ucundan tutması gereken günlerden geçiyoruz.
Yoksa yazık olur.
Bu planı en çok da çocuğu askere gidecek olan ailelerin desteklemesi gerekir.
Çünkü belki de göz nuru oğulları, bu sayede tenha bir mezrada yok olup gitmeyecek.
*****
DEMİRTAŞ CEYHUN
Ölen her arkadaşla, anılarımızın bir kısmı da ölüp gidiyor.
Ya da ölen her kişi, arkadaşlarının anılarında yaşamaya devam ediyor.
Kırk yıllık dostum Demirtaş da bu limandan sessiz bir gemiye bindi ve ayrıldı.
Ozan’a sabırlar dilerken, sevgili arkadaşımızı Nâzım’ın dizeleriyle uğurlamak istiyorum:
yaklaşıyor her gün biraz daha,
güzelim dünya elveda,
ve merhaba
k â i n a t”
Zülfü Livaneli - Zaman
zlivaneli@gazetevatan.com
-
ertem adnan 16 yıl önce Şikayet EtBravo.... Türkiyenin bütünlügü icin bu görüsler cok önemli.Türk kürt kardestir.Hepimiz Türküz,hepimiz Kürdüz.Yasasin kardeslik ve baris.Beğen
-
İhtiyar-38 16 yıl önce Şikayet EtZülfücüm. Siz hayatta hiç Türklerin tarafını tuttunuzmu soruyorum size. Evet ben doğuda yaşadım ama devletin halka değil halkın devlet malına nasıl zarar verdiğini çok iyi biliyorum. Nasıl elektrik,su,telefon parası toplanamadığıçok iyi biliyorum. Siz ve sizin gibiler bu memlekete zarar veremeyeceksiniz.Beğen
-
muhammed demi 16 yıl önce Şikayet Ethaklı. inanın numan kurtulmuştan daha adil ve haklı.Beğen
-
Hüseyin UĞURLU 16 yıl önce Şikayet EtYazarı tebrik ediyorum. Bu sözden başka bir şey denmezBeğen
-
ahmet aksay 16 yıl önce Şikayet EtYazar da bu açılımı destekliyor. İçişleri Bakanı Beşir Atalay tarafından yapılan açıklama, şaşırtıcı biçimde destek görüyor. Yazar da bu konuyu siyasetin üstünde olan konulardan sayarak, herkesin işin bir ucundan tutması gereken günlerden geçtiğimizi söylüyor. Muhalefetin, çözüm arayışlarına karşı çıkmakla, büyük hata yaptığını da belirterek.Beğen