Aydın kutuplaşması
Bir vida gibi aynı yerde dönüp durur, başka gerçeklere gözlerini kaparlar.
Türkiye’deki her tartışmada bunu gördüm ben.
Sağcılar yıllarca Orta Asya diye tutturdu, solcular enternasyonalizm diye.
Sağcılar Osmanlı dediler, solcular buna burun kıvırdılar.
Sağcılar eski dil dediler, solcular yeni dil.
Sağcılar Necip Fazıl dediler, solcular Nazım Hikmet.
Bu ayrımlar yüzünden inananlar birbirini öldürdü, ülkede kan döküldü.
Benim gibi “Orta Asya da bizim geleneğimizdir, bir solcu yazar çıkıp Göktürk efsanesini yazsa ne olur? Osmanlı’yı reddetmeye çalışmak saçmalıktır. Dilde faşizm olmaz, yaşayan dili savunalım! Nazım Hikmet de büyük şairdir, Necip Fazıl da...” diyenlerin ise sesi pek duyulmadı.
Çünkü bu dil, kavganın ve öfkenin şehvetine pek uygun değildi.
***
Bugün aynı hastalığın devam ettiğini, insanların yine burgu gibi aynı noktayı delmeye devam ettiğini, başka konulara gözünü kapadığını görüyorum.
Kimisi AKP’ye yüklenmekle görevli, kimisi CHP’ye...
Eğer bağımsız bir aydınsan ikisini de eleştirmen gerekmez mi?
Yolsuzluk bu ülkenin bir gerçeği ve maalesef bütün partiler bu pisliğe batmış durumda.
Türkiye’de parti içi demokrasiyi uygulayan tek bir örnek yok.
Birini görüp, ötekini görmemek özel çaba gerektirir.
Bir aydın niye böyle bir ayrıma girer ki?
***
Aynı şekilde kimisi sadece Ergenekon diyor, kimisi sadece laiklik.
Aslında bunların hepsi de aynı ülkede olmuyor mu?
Hem 17000 faili meçhulün, hem yakılan 11 köylünün, hem Dink cinayetinin, hem o korkunç devlet suçlarının hesabını sorsak, Ergenekon davasında sonuna kadar gidilmesini talep etsek, hem de Türkan Saylan’lara yapılan haksızlıklara, iktidarın Türkiye’yi “bizden/sizden” diye ayırmasına , kaçak Kuran kurslarında kızlarımızın ölmesine, çarşaflı kızımız denizde boğulurken kurtarmak isteyenleri engelleyen ve erkek eli değmesin diye kızını ölüme gönderen anaların kafasına karşı çıksak ne olur?
Yürürken sakız çiğnemeyi beceremiyor muyuz?
***
Bu yazıyı yazıyorum ama yine de kökleşmiş alışkanlıkların değişeceğine dair hiçbir umut beslemiyorum.
Çünkü her şeyi irdelemesi gereken zihinler, önyargı bagajlarıyla hantallaşmıştır.
Bu ülkede kutsal düşünme eylemi değişmiş ve tepkiler üzerine kurulu bir çıkarcılık olmuştur.
Ayrıca bizden/sizden ayrımı çok sevilir.
Zülfü LİVANELİ / Vatan
zlivaneli@gazetevatan.com
-
Şakir Akkoç 16 yıl önce Şikayet EtYorumlar. Yorumlara baktığımızda sayın Livaneli\'nin ne kadar doğru bir saptamada bulunduğu bir kez daha karşımıza çıkıyor! Yorumcuların insafsız ve ön yargılı eleştirileri oldukça acımasız.Beğen
-
ali al 16 yıl önce Şikayet Etsenın yazın on yargını ta kendısı. atme be recep kım boğulmuş skın tam tersı olmasın neden takıyon allahın kıtabına sende bı oku orada oylemı yazıyo yazık etme be kendıneBeğen
-
ahmet aksay 16 yıl önce Şikayet EtBu ülkede yazarın istediği insan örneği var. Yazar geçmişte de bugün de, bu ülkede ayrım temelinde vazgeçilmeyen fikirlerin, tercihlerin savunulduğunu, bundan geçmişte çatışmalar, öldürmeler, şimdilerde de gerginlik olduğunu söylüyor.Kendisini örnek göstererek, "Benim gibi" ile başlayan cümlesi içinde geçen fikirleri dile getirenlerin sesinin pek duyulmadığını ifade ediyor. Demek ki yazarın istediği insan örneğinden(birisi kendisi) var Türkiye'de, hiç yok değil, ama bunların sesi pek duyulmuyor. Kendisini iyi örnek diye belirtmesi ilginç değil mi?Beğen
-
Muhammed 16 yıl önce Şikayet Et**Umudunu kaybedenin baska kaybedecegi bir sey kalmamistir!Bundan dolayi sayin yazara tavsiyem artik yazarligi birakmasidir**. Güzel baslayip sonlara dogru zirvaladigi yazisini okudum.Unutmamasi gereken en büyük gercek her sey Allah´in kontrolündedir ve O´ndan asla umut kesilmez!Rabbimiz nasilki cölde bir cicek gibi Hz.Muhammed ile dinimiz Islam´i ikram ettiyse yine bize son yüzyilda kiymetini bilmeyip uzaklastigimiz güzelliklerini ve bereketini indirecektir.Kardeslik yolunda AK Partimizin attigi acilimci adimlara destek olmasi gerekenleri uyarici yazilarini okumayi tercih ederdim.Siz degerli bir yazarsiniz, isterseniz YAZARSINIZ!Beğen