Cumhurbaşkanı Erdoğan S-400 konusuna noktayı koydu
İngiliz haber ajansı Reuters'a konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, S-400'lerle ilgili soruya 'anlaşma yapılmıştır, biz bu S-400'leri alacağız' cevabını verdi.
ABONE OLCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'de İngiliz haber ajansı Reuters'a verdiği mülakatta S-400'lerle ilgili soruyu cevapladı.
Erdoğan konuyla ilgili şunları söyledi:
"Anlaşma yapılmıştır, yol haritası belirlenmiştir. Bu yol haritasına göre de biz bu S-400'leri alacağız. Rusya'dan bu konuda olumsuz bir yaklaşım gelmedikçe biz almakta kararlıyız."
FETÖ ELEBAŞI GÜLEN'İN İADESİ
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in ABD'den iadesiyle ilgili yöneltilen soruya ilişkin, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 85 koli belgenin eski ABD Başkanı Barak Obama döneminde kendilerine verildiğini belirterek, "85 koliyi Sayın Obama döneminde biz bunlara verdik ve böyle bir adım atılırken PKK aynı şekilde burada örgütleniyor. PKK'nın da burada çok ciddi bir örgüt ağı var. Bunların hepsini bildirdik. Tabii Amerika Birleşik Devletleri gibi adeta demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden bir ülkede teröristlerin barındığını görmek bizi üzmektedir. Biz bunları dosyalarla veriyoruz. 85 koliden bahsediyorum bakın 85 kitaptan değil ve bunlar belge. Bunlardan bahsediyorum. Bizde herhangi bir teröristleri olduğu zaman veyahut da bir vatandaşları olduğu zaman hemen kendilerine bizden vermelerini istiyorlar. Bu tabii adil bir yaklaşım tarzı değil. Temenni ederim ki stratejik ortağımız olan ABD yanlışı süratle giderir ve bizim ülkede devlete karşı darbe girişiminde bulunan, 15-16 Temmuz bu iki gün içerisinde benim 250 vatandaşımın ölmesine neden olan, parlamentomuzu bombalayan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni bombalayan, Emniyet Harekat Merkezimizi bombalayan bütün bunlarla beraber İstanbul Boğaz Köprüsü'nde ki şimdi Şehitler Köprüsü oldu burayı bombalayan bu alçaklara karşı bizim atılması gereken adımları atmamızda yardımcı olması gerekir." dedi.
"RAKKA KONUSUNDA ABD'YE BU TEKLİFİ YAPTIM..."
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunlar sıradan bir olay değil. 2 bin 193, benim vatandaşım yaralandı. Bu gerçekleri ABD görmezse kim görecek. Şu anda bakın Suriye'de DEAŞ'a karşı biliyorsunuz yanına PYD'yi YPG'yi almak suretiyle bir mücadele veriyor. Ben kendilerine şu teklifi yaptım. Dedim bizimle beraber yapın bu işi. İki tugay asker verelim, Özgür Suriye Ordusunu verelim ve kara harekatını Türkiye ile beraber yapın. Siz bize sadece hava harekatında destek verin. Bildiğiniz gibi Cerablus, Rai, Dabık ve El Bab'da 2 bin kilometrekarelik alanda 3 bini aşkın DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdik. Bunu yaparken kimseden destek almadık. Şimdi de Rakka'da DEAŞ'a karşı mücadeleyi biz sizinle rahatlıkla veririz ama yarın terör örgütüyle anılmayın.
Bir terör örgütünü yok etmek için başka bir bir başka terör örgütünü kullanmanın doğru olduğuna ben kesinlikle inanmıyorum ve bu aklı verenlerde bence yanıltmanın politikasını gütmüşlerdir."
"IKBY KONUSUNDA MGK'DAN SONRA YOL HARİTAMIZI AÇIKLAYACAĞIZ"
Erdoğan, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) 25 Eylül'de yapmayı planladığı referanduma ilişkin, Türkiye'nin herhangi bir yaptırım uygulayıp uygulamayacağının sorulması üzerine, 27 Eylül'de yapılması planlanan Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı'nın 25 Eylül'deki gelişme sebebiyle yarına alındığını söyleyerek, "Yarın hem Milli Güvenlik Kurulu toplantımızı yapacağız hemen arkasından da Bakanlar Kurulu toplantısı gerçekleştirilecek. Tabii bütün bunlarla beraber atacağımız yeni bir adım daha var. Bu adımda hiç gecikmeden buradaki yaptırımlar neler olacak, bunların hepsini Milli Güvenlik Kurulunda etraflıca görüşeceğiz. Bunu şu anda söylemem doğru olmaz. Bu yaptırımların zamanlaması, yol haritası ne olacak, bütün bunları gerek Milli Güvenlik Kurulunda gerekse Bakanlar Kurulunda görüşmek suretiyle açıklamasını da Bakanlar Kurulu toplantısından sonra hükümetimiz yapacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
"TEZKERE SONRASI SÜREÇ ÇOK FARKLI BİR İSTİKAMETTE GELİŞECEK"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fakat şu anda gündeme gelen yeni bir adım daha var onu da söyleyeyim. Cumartesi günü de hükümetimizin yurt dışına asker gönderme kararı söz konusu. Bunu parlamentoya getirecek. Dolayısıyla parlamento olağanüstü toplantıya çağrılmak suretiyle parlamentodan yurtdışına asker gönderme kararını çıkaracağız ve bunun çıkarılmasıyla da buradaki şu andaki süreç çok daha farklı bir istikamette gelişecektir diye düşünüyorum. Bütün bunlar tabii Başbakanımız, Irak Başbakanı ile görüştüğü gibi ben de aynı şekilde İran Cumhurbaşkanı ile bu konuları burada da Astana'da da görüştüm. Fakat biz tabii bugüne kadar Kuzey Irak yerel yönetimine şefkat elimizi uzattık, dost elimizi uzattık. Az önce sizin de ifade ettiğiniz gibi kredi sıkıntıları çektikleri zaman biz bunlara kredi imkanlarını verdik, memurlarının maaşını ödeyemedikleri zaman bu imkanı verdik ve Kerkük-Yumurtalık boru hattı ile alakalı yumurtalık bu konuyla ilgili her zaman biz yanlarında olduk. Tabii şimdi bunlar etraflıca ele alınacak. Etraflıca ele alındıktan sonra da adımlarımızı o yol haritasının gereği ne ise ona göre atacağız."
TÜRKİYE - ALMANYA İLİŞKİLERİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Almanya ilişkileriyle ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine, umudunun düzeleceği noktasında olduğunu belirterek, "Çünkü bizim Alman halkıyla aslında bir sorunumuz yok. Sorun Alman yönetiminindeki bazılarının diyorum bakın istisnalar var yanlış davranışları ve Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı takındıkları tavırdan kaynaklı ve ki bunların içinde eski dost bildiğimiz arkadaşlar var. Çok iyi münasebetlerimizin olduğu arkadaşlar var. Hepsi politik yaklaşımlarla yani Türkiye'ye karşı olursak bize daha çok oy gelir düşüncesiyle bize saldırdılar ve bunlar bizi şaşırttı." dedi.
"MERKEL'İN GÜTTÜĞÜ POLİTİKA ÖNEMLİ"
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yani, Almanya'da bir Yeşiller Partisi'nin bize saldırmasını ben tabi önemsemem. Çünkü onun karakterinde o var. Onların yapısında o var. Onlar Türkiye'ye saldırır. Aşırı sol grupların Türkiye'ye saldırmasını ben yine önemsemem. Onlar saldırır. Dikkat edin bu süreç içerisinde Merkel bana göre, çok daha önemli bir politika gütmüştür. Ve Merkel hiç bir saldırıya girmemiştir. Onun için de ben bazı açıklamalar yaptım. Oradaki bütün soydaşlarımıza bir açıklamada bulundum. Dedim ki Türkiye düşmanlarına oy vermeyiniz. Kim ki Türkiye dostudur oylarınızı ona veriniz. Kimlerin Türkiye düşmanı olduğunu benim Almanya'daki soydaşlarım gayet iyi biliyor. Bir milyona yakın orada oy kullanacak Türk vatandaşı var bunlar çifte vatandaş. Dolayısıyla o şuur içerisinde onlar da oylarını kullanacaklardır diye düşünüyorum."
TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ
"Peki sizce bu durum AB'ye katılım sürecini daha da zorlaştırdı mı sizin bu konudaki tahmininiz nedir? Türkiye'nin AB'nin bir parçası olması konusundaki sizin beklentileriniz ne yönde?" sorusu üzerine Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"AB'ye üyelik konusu hiç bir zaman iyiye gitmedi ki. Sene 1963 resmi müracaatımız var. Sene 2017, 54 sene. 54 senedir Almanya hep kapıda bekletti ve devamlı da her zaman kötüye gitti. Mesela ben başbakan olduğum zaman yani 15 sene önce bütün liderler zirvesine katılırdım. Ama Fransa'da Sarkozy, Almanya'da Merkel iş başına geldikten sonra liderler zirvesine bizler katılamaz duruma geldik. Bunun birkaç kez gerekçelerini sorduk gerekçe açıklayamadılar. Böyle uygun gördük. Ve göreve geldiğimde fasıllar aç kapa yapılıyordu ve daha sonra bizim bir fasıl aç kapa yapılmıştı. Ondan sonra aç kapa yapılamaz hale geldi. Sadece fasıl açılıyor ama kapama yapılamıyor. Ve şu ana kadar yanılmıyorsam 14 faslın bir tanesinin aç kapası yapılmıştır diğerleri sadece açılmıştır ama kapama yapılmamıştır.
Ve verdikleri hiçbir sözü de tutmamışlardır. Örneğin vizelerin kaldırılması. Çoktan kaldırılacaktı. Kaldırmadılar.
Bu mültecilerle ilgili konuda, biz tabii şu ana kadar 30 milyar doları aşkın burada bir harcama yaptık. Ve en sonunda 2016'nın 1 Temmuz'u itibarıyla bize kendileri 3 milyar dolar, yıl sonuna kadar da bir 3 milyar dolar toplamda 6 milyar dolar kendi belirledikleri uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla bizim Kızılay'ımıza aktaracaklardı. Şu ana kadar gelen ne biliyor musunuz? 825 milyon avro. 6 milyar avro söz veriyorsun verilen 825 milyon avro. Öbür tarafta Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliğine bakıyorsunuz buranın da gönderdiği işte yaklaşık 525 milyon dolar. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Ve Türkiye kendi imkanlarıyla kendi gücüyle bütün bu çevredeki mültecilere desteğini verirken sadece burada mı kalıyor hayır. Tüm dünyadaki imkansız, sıkıntılı neresi varsa hepsine de bu noktada önüne açtı. Bakın şu anda işte Arakan sorunu var. Ve Bangladeş-Arakan sınırında oradaki bütün o maalesef sıkıntı içerisinde olan insanlara ben eşimi gönderdim, oğlumu gönderdim, dışişleri bakanımı, aile ve sosyal bakanımı oraya gönderdim ve yerinde tespitler yaptık. İlk etapta bin ton gıda, ilaç, giysi vesaire oraya ulaştırdık. İkinci etapta da 10 bin ton yine aynı şekilde gıda, ilaç vesaire göndereceğiz ve Sayın Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina ile görüşmem oldu, cumhurbaşkanıyla görüşmem oldu. Ve onlarda orada bunlar için bir ada tahsis ettiklerini söylediler. Ve bu adayla ilgili de Bangladeş'te müşterek çalışma yapıp, orada bunların barınacağı yerleri de süratle yaparak bu sefaletten bu mültecileri bir an önce kurtaralım istiyoruz. Dayanışma halinde, dayanışma içinde Bangladeş Kızılay'ıyla, Türk Kızılayı beraberce bu adımı atabilirler. Bütün bu çevredeki mültecilere destek verirken sadece burada mı kalıyor, hayır tüm dünyadaki."