Ailevi Akdeniz Ateşi hastalığına dikkat! Göğüs ve karın ağrısıyla ortaya çıkıyor

Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Bülent Yaşar Ailevi Akdeniz Ateşi(FMF) hastalığının ataklar şeklinde tekrarlayan göğüs, karın ağrısı ve ateş şikayetleriyle karakterize kronik bir hastalık olduğunu açıklayarak uyarılarda bulundu

ABONE OL
GİRİŞ 28.09.2021 11:38 GÜNCELLEME 28.09.2021 12:05 SAĞLIK
Ailevi Akdeniz Ateşi hastalığına dikkat! Göğüs ve karın ağrısıyla ortaya çıkıyor
Ailevi Akdeniz Ateşi hastalığına dikkat! Göğüs ve karın ağrısıyla ortaya çıkıyor

Çamlıca Medipol Üniversitesi Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Bülent Yaşar, Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) hastalığının ataklar şeklinde tekrarlayan göğüs, karın ağrısı ve ateş şikayetleri ile karakterize kronik bir hastalık olduğunu açıkladı. Doç. Dr. Yaşar, “İlk ataklar genellikle çocukluk çağında başlar ancak nadiren ileri yaşlarda da ortaya çıkabilir. Türkiye, Ermenistan, Kuzey Afrika, İsrail ve Orta Doğu coğrafyası en sık görüldüğü yerlerdir” diye konuştu. Doç. Dr. Bülent Yaşar, “FMF ataklar şeklinde tekrarlayan göğüs, karın ağrısı ve ateş şikayetleri ile karakterize kronik bir hastalıktır. Karın ve göğüs ağrısına, eklem ağrısı ve cilt döküntüleri eşlik edebilir. Tanı koymakta gecikilirse organ yetmezliklerine özellikle de böbrek yetmezliğine yol açabilir” dedi.  

Raynoud Sendromuna dikkat! Soğuk havalarda artıyorRaynoud Sendromuna dikkat! Soğuk havalarda artıyor

 
ANİ BAŞLIYOR VE ŞİDDETLİ OLUYOR

Ağrının ani başlangıçlı ve şiddetli olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Yaşar, şöyle devam etti: “Ağrı 1 ila 3 gün kadar sürer ve kendiliğinden geçer. Ağrı atakları arasında hastanın hiçbir şikayeti yoktur. Ağrı sıklığı değişkendir, ataklar arası haftalar, aylar hatta yıllar sürebilir. Karın ve göğüs ağrısına, eklem ağrısı ve cilt döküntüleri eşlik edebilir. Hastalar Akdeniz Ateşi tanısı alana dek farklı tanılar ile uzun süre takip edilebilmektedir. ‘Midem ağrıyor, ülser atağım başladı’ ifadeleri ile sıklıkla başvurabilmektedirler. Hatta bazı hastalarımız apandisit şüphesi ile ameliyat edilmiştir. Kesin tanı koyduracak bir yöntem yoktur. Tanı koymanın ilk basamağı hastalığın akla gelmesidir. Tipik öyküsü olan hastalarımızda atak esnasında yapılan kan tetkiklerinde iltihap testlerinin yükseldiğini saptarız, atak dışında ise normale döner. Aile öyküsünün olması tanıyı destekler ancak kural değildir. Genetik test tanıyı desteklemek için faydalı ancak yüzde 10 ila 20 hastada bilinen hiçbir FMF mutasyonu saptanamayabilir. Yani genetik test kesin tanı koydurucu değildir”


 
TEDAVİYE ERKEN BAŞLANMALI 

Tedaviye değinen Doç. Dr. Yaşar, “Tanı koymakta gecikilirse böbrek, karaciğer, kalp, dalak ve sindirim sisteminde amiloid isimli protein birikir ve organ yetmezliklerine özellikle de böbrek yetmezliğine yol açabilir. Tedaviyi erken başlamak önemlidir. Akdeniz Ateşi şüphesi olan hastalarda ilaç tedavisine başlayarak şikayetlerin gerileyip gerilemediğini takip etmek de pratikte uyguladığımız bir yaklaşım. Hastalarımıza gebelik ve emzirme sürecinde de ilacı kesmemelerini öneriyoruz” şeklinde konuştu.

KAYNAK : İHA
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR