Bunu yaparken de sanki dost kendisi, düşman başkası gibi göstermeye çalışması ayrı bir dert. Son gündemimiz de dershaneler maşallah.

Gruba yakın televizyonları izlerken inanın bir an kendimi Halk Tv izliyor sandım. Türkiye'de ihtilal oldu dershaneye giden kim varsa hapsediliyor havasına kapıldım. Neredeyse eyvah birileri yine başardı da darbe oldu dedim.

Sonra anladım ki bu kadar yaygara meğer ortada olmayan bir yasa, olmayan yasaklar üzerine koparılıyormuş.

Ben dershanelerin gerekliliğine ya da kapanmasına sebep aramayacağım. Bunu Türkiye'de olanlar düşünsün. Ancak son günlerde okuduklarım karşısında susamazdım.

Dershaneleri savunanlar yurt dışında da var biz de niye kapanıyor diye soruyorlar. Ne zamandan beri yurtdışında olan otomatik olarak Türkiye'ye uygulanması gerekiyor? Gerçi laikliği de böyle ithal etmemiş miydik?

Burada yaşamasak, Fransa'yı bilmesek biz de inanacağız. Türkiye'nin dershane sistemi herhalde dünyanın hiçbir yerinde yok. Asla bir dershane okul yerine geçmez. Eğitim kalitesiz olsa bile dershaneler okul yerini alamaz.

Burada köşe başı dershane yok ama yüzlerce özel okul var. Dershanelerin çoğunluğu eve öğretmen göndererek sadece takviye ders yaptırıyor.

Çocuğun zorlandığı bir derste ve öğretmenin okulda işlediği dersi evde ya da bazı zamanlarda dershanelerde yeniden anlatıyor. Okulda öğretmen toplama yaparken dershane bölme işlemini öğretmiyor. Dershane sisteminden çok üniversiteye giden öğrenciler ilanla öğrencilere düşük ücret karşılığı yardımcı oluyor.    

Öte yandan devlet bu yardımcı dersler için ailelere sadece vergi indirimi yapar. Ama özel okullar devlet anlaşmalı ise eğitim kadrosunun tüm maaşlarını öder, özel vergi indiriminden faydalandırır.

Madem dershaneler bu kadar önemliydi Fransa devleti neden dershanelerde çalışanların değil de özel okullardakilerin maaşını ödüyor?

Buna karşılık özel okullar dosya üzerine öğrencileri seçiyor ve ailenin gelirine göre fiyat belirliyor. Böylece fakir de olsa bir öğrenci yıllık 500 € ya özel okula gidebiliyor hem de daha önce hiç dershaneye gitmeden!

Birileri çıkmış okulun 12 yılda vermediğini dershaneler 1 yılda veriyor diyor. Bu doğru ise çok tehlikeli bir durum var ortada. 3 yıl içinde 13 yaşında mühendislerimiz, doktorlarımız olabilir demektir.

Dershaneler kendilerine bu kadar güveniyorsa hastanelerini de oradan çıkan çocukları koysunlar. Öte yandan aklı başında her eğitimci bilir ki çocuğun eğitim kapasitesi, yaşı ve zamanına göre eğitim verilir.

Yeni doğan bir bebeğe koşmayı öğretecek babayiğit gelsin karşıma! Türkiye'de ise dershaneler haddinden fazla çocuklara yüklenerek hem psikolojilerini bozuyorlar hem de aileler büyük yük altında kalıyor.

Türkiye'de öyle bir algı oluşmuş ki sanki dershane olmadan hiçbir öğrenci başaramaz. Milyonlarca öğrenci dershanesiz de başarabiliyor.

İstatistikler var mı bilmiyorum ama gitmeyen ile giden arasında başarı oranı nedir? Neden en başarılı öğrenciler bile dershaneye gitmek zorunluluğu hissediyor ya da yüksek transfer paraları ile transfer ediliyor?

Örnekleri uzatmak zor değil. Ben Fransa'da hiç dershaneye gitmedim. Cemaatin burada da dershaneleri var. Fakat daha çok ev ödevlerine yardım yanı sıra ilerde hizmette görev alabilecek gençler yetişiyor. Dershaneler o kadar gerekli ise açılması çok daha zor olan okullar, üstelik 5 yıl devlet anlaşmasız okullar açılıyor. Bir öğrenci yıllık 4500 € ödemek zorunda kalıyor.

Hatta bir ara notları iyi olmayan öğrencilere okullarda takviye ders yapılıyordu. Parasızlıktan önceki hükümet durdurmuştu. Yeni hükümet ise buna yeniden önem veriyor. Haftada 1 saat zor durumda olanlara takviye ders veriliyor o haftanın dersini iyi anlamaları için.    

İşte bu aşamada asıl sorunun ne olduğu ortaya çıkıyor. Ekonomik şartlardan daha çok hizmette görev alacak genç elemanların sona ermesi.

Bunu böyle ifade etmek toplumda kabul görmez iken okuma ya da etüt evleri de dâhil edilerek tepki oluşturulmaya çalışıyor. Buna biraz da ekranlarında ki dizilere malzeme olacak KCK-PKK denklemini koydun mu tamam toplum patlamaya hazır bomba haline getiriliyor.

Dünyanın hiçbir ülkesinin eğitim sistemi diğer bir ülkeye otomatik olarak uyarlanamaz. 90 yılda Türk Milli Eğitimi hangi başarıyı elde etmiş de dokunulmaması gerekiyor? Hangi üniversitemiz dünyada başarılı okullar arasında?

Eğer en iyisini bulmak için 10 sefer değişecekse değişsin ama sonunda en güzeli ortaya çıksın. Fransa'da ders kitapları sürekli değişiyor. Şu anda kaç gün, kaç saat okul olmalı tartışılıyor. Eskiden Çarşamba günleri ders olmazken Cumartesi de vardı. Sonra bakanın biri Cumartesini de kaldırdı. Sonra başka bir bakan geldi Çarşamba da olacak ama öğleden sonra daha çok aktivite olacak diye tutturdu ve reformu geçirdi.

Şimdi aileler, eğitimciler sürekli grev yapıyor. Reformu uygulamakla görevli belediye başkanları uygulamayacağını duyuruyor.

Sanki Fransa'da eğitim bakanları hiç değişmiyor. Sarkozy döneminde emekliliğe ayrılan her 2 öğretmenden biri yerine atama yapılmadı. Hollande geldi 5 yılda 60 bin öğretmen atayacağım dedi ama atayacak öğretmen bulamıyorlar! Türkiye'de yanılmıyorsam yılda 50 bin öğretmen atanıyor.

Söylenecek söz çok yer kısa. Bu hafta Fransa Cumhurbaşkanı İsrail'e ziyarete gitti Yahudi asıllı olan Sarkozy'den daha sevinçli karşılandı. İran ile nükleer görüşmeleri Fransa sekteye uğratıyor ve İsrail ile bir sürü ticari anlaşmalar yapıyor.

Bütün bunlar tabii tesadüf! Ama dışarıda birileri dünyayı yönetirken biz olmayan yasayla ülkeyi askeri yönetim ilan ediyoruz. Varlığını inkâr edemeyeceğimiz, diğer devlet başkanlarından farkı olmayan, bizin için sadece ülke menfaati için görüşülmesi gerekirken hainlik suçlamaları almış başını gidiyor.

Süni gündemlerden kurtulup gözümüzü açmanın zamanı gelmiştir. Hiç kimsenin menfaati ümmet ve bu ülkeden daha değerli değildir.

Fatih Karakaya - Haber 7
karakaya.fatih@gmail.com
http://www.twitter.com/fkarakaya