H. Akif Küçükal
H. Akif Küçükal
HABER7 YAZARI

Türkiye Körfez ülkeleriyle işbirliğini arttıracak, batının koyduğu engeller beraber aşılacak

GİRİŞ 22.07.2023 GÜNCELLEME 04.09.2023 YAZARLAR

Kısıtlamalar..

Siyasi bariyerler..

İnsan hakları ihlali safsataları..

Körfez ülkeleri, savunma alanında binbir engellemeye maruz kalan Türkiye'nin kader ortakları..

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Körfez turu, Türkiye'nin Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkileri açısından kritik bir öneme sahip olduğu malum.

Ziyaretin ana gündemi ekonomik işbirliği.

Ancak Erdoğan'ın Atatürk Havalimanı'nda basın mensuplarına yaptığı konuşmada, İslam ülkeleri arasındaki dayanışmanın geliştirilmesine yönelik dikkat çeken bir cümlesi bulunuyor.

"İslam dünyasında yaşanan krizler, Türkiye ve körfez ülkeleri arasında yakın istişare ve işbirliğini gerekli kılıyor" şeklinde..

Erdoğan'ın ifadelerine bir başka pencereden bakarsak, İslam ülkeleri arasında tesis edilecek güçlü ilişkilerin, küresel unsurların irrasyonel dayatmalarına karşı duvar görevi görmesi anlamını da çıkarabiliriz.

Bu nedenle ziyaret kapsamında özellikle savunma ve savunma sanayii alanlarında imzalanan anlaşmalar çok önemli.

Çünkü varılan işbirlikleri, Türkiye ile Körfez ülkelerinin el ele vererek Batılı güçlerin siyasi ambargolarını kendi aralarında by-pass etmelerine olanak sağlayacak.

AMERİKA TÜRKİYE GİBİ KÖRFEZ ÜLKELERİNE DE UÇAK SATMADI

Körfezin varlıklı 3 ülkesi, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri, ABD'nin en önemli silah müşterileri..

Ancak ABD, bir ülkeye silah satışı yapacaksa o ülkenin içişlerine ve dışişlerine müdahale etme hakkını kendinde görüyor.

İstediği olmazsa alışveriş gerçekleşmiyor.

Bunu Türkiye'de deneyimledik.

F-35'ler S-400 satın alma bahanesine, F-16'lar ise PKK/YPG ile mücadele ve Doğu Akdeniz'de mevcudiyet gösterme bahanelerine takıldı.

Biliyoruz ki bu konular çözülse dahi insan hakları ihlalleri, Kavala, Selahattin Demirtaş..

Elbet bir şey bulunurdu.

Peki Amerika yalnızca bu tutumu Türkiye'ye mi sergiledi, Hayır..

Savunma anlaşmalarından devam edelim.

Birleşik Arap Emirlikleri, İbrahim Anlaşmaları kapsamında İsrail ile diplomatik ilişkiler kurduktan sonra ABD'nin kapısını çaldı.

50 F-35 ve 18 MQ-9 Reaper İHA için 23 milyar dolarlık göz alıcı bir anlaşma teklif etti.

Washington ise Türkiye'ye yönelttiği Rusya bahanesinin bir benzerini Çin üzerinden BAE'ye savurdu.

Abu Dabi-Pekin ortaklığı öne çıkarılarak, ABD teknolojisinin Çin casusluğuna karşı korunması gerekçesiyle anlaşma askıya alındı.

Katar da ABD'den eli boş dönenlerden.

2020 yılında F-35 satın almak için başvurdu.

Ancak İran ile ilişkileri öne çıkarıldı, Ortadoğu'daki tek F-35 sahibi ülke olan İsrail, bölgedeki güç dengesinin değişmemesi gerektiğini belirtti.

Nitekim, ABD'den satış onayı gelmedi.

Aynı şekilde Suudi Arabistan 2017'de ABD'den 60 milyar dolara 84 F-15 savaş uçağı satın aldı.

Ancak onların da F-35 talebi yanıtsız kaldı.

İlerleyen süreçte envanterini çeşitlendirmek isteyen Riyad, Eurofighter satın almak için rotasını Almanya'ya çevirdi.

Bu kez de insan hakları ihlalleri gerekçesiyle talebi reddedildi.

Dayatmalar, Körfez ülkelerini yeni arayışlara itti.

ABD'nin 5. nesil savaş uçağına alternatif olabilecek seçenekler masaya yatırıldı.

Rusya'da mikroelektronik ithalatına getirilen kısıtlamalar nedeniyle Su-75 jetinin üretim süreci zarar gördü.

Ayrıca körfez ülkeleri Ukrayna savaşı sonrası siyasi riskler taşıdığı için Rusya'nın projelerine destek vermeye sıcak bakmıyor.

2024'te ilk uçuşunu gerçekleştirecek Su-75'in tam teşekküllü hayalet uçağı sınıfında üst düzey bir konumda yer edinip edinmeyeceği de meçhul.

Çin de de benzer handikaplar var.

FC-31/J-35 5. nesil çift motorlu hayalet avcı ucağı için ihracat seçeneği masada.

Ancak Pekin yönetimi, henüz uçağın yeterliliği konusunda körfezden gelecek taliplerini ikna edebilmiş değil.

KÖRFEZ ÜLKELERİNİN GÜVENEBİLECEĞİ EN ÖNEMLİ MÜTTEFİKİ TÜRKİYE!

İşte tam bu noktada hem Erdoğan'ın ziyaretinin, hem de Türkiye'nin savunma sanayiinde katettiği mesafenin önemi daha net şekilde ortaya çıktı.

Çünkü Türkiye, savunma gereksinimlerini NATO ortağı sıfatına rağmen görmezden gelen ABD'ye, savunma sanayiinde attığı dev adımlarla yanıt verdi.

Uygulanan ambargo İHA/SİHA alanında Türkiye'yi markalaştırdı.

Milli Muharip Uçak başta olmak üzere savunma sanayii alanındaki projelerle, halihazırda arayışta olan Körfez ülkelerine ideal bir seçenek sunuldu..

Nitekim "İslam ülkeleri arasındaki işbirliği" vurgusu Erdoğan'ın ilk durağı Suudi Arabistan'da bir kez daha gözler önüne serildi.

Riyad yönetiminin BAYKAR ile yaptığı 1 buçuk milyar doları aşan anlaşma Cumhuriyet tarihinin en büyük savunma ihracatı olarak kayıtlara geçti.

Ziyaretin 3. ve 4. günlerini Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri'nde geçirdi.

Buradaki temaslar sonucu Türkiye ile BAE arasında 50.7 milyar dolarlık anlaşma imzalandı.

Yatırım yapılacak alanlar arasında savunma sanayii, yapay zeka ve ileri teknolojiler de bulunuyor.

Kısacası Türkiye, Körfez ülkelerine sağladığı alternatiflerle kazan-kazan mantelitesini sahaya yansıttı.

Suudi Arabistan'a, Katar'a, BAE'ye siyasi kısıtlamalardan uzak, güvenlik endişelerini giderecek, savunma sanayiinde işbirliği içerisinde Batılı teknolojilere rakip olacak projeler sunuldu.

Anlaşmalar imzalandı.

Böylece Orta Doğu'dan Türki Coğrafyalara, Körfez ülkelerinden Afrika'ya, Balkanlardan Doğu Avrupa'ya yeni müttefikler edinilerek, askeri işbirliği genişletildi.

Savunma Sanayii ve havacılık alanlarındaki ihracatlarla Türkiye'nin çevresinde adeta bir koruma çemberi oluşturuldu.

Erdoğan'ın son Körfez ziyareti de bu hedef doğrultusunda değerlendirildiğinde ayrı bir anlam kazanıyor.

YORUMLAR 11 TÜMÜ
  • Mevzi kaybi 1 yıl önce Şikayet Et
    ABD ve Avrupa dünyanın ortasindaki mevzilerini ve üstünlüğünü kaybediyor, 11 eylul ve 15 temmuz bitisin başlangıcı, bu bölgede Çin'in,Avrupa'nın,.Rusya'nın turkiyeye ihtiyacı var, İslam aleminin de tek sığınağı Türkiye, Rus türk savaşı çıksaydı, Ukrayna'yi kurtaracaklardi.
    Cevapla
  • mert 1 yıl önce Şikayet Et
    NERDEN NEREYE diyecek hale geldik bakalım Allah sonumuzu hayr etsin
    Cevapla
  • Ömer Işık 1 yıl önce Şikayet Et
    Aslında sinsice Ortadoğu’ya Çin yerleşiyor. Ortadoğu ve İran’ın önemli ticari ve askeri alanlarına ipotek koymuş diyebiliriz. Sözde Ortadoğu ülkelerine hibe diyerek yardım ediyor, karşılığında ise ihale alıyor. Başta hava limanlarına söz geçiriyor. İstemediği uçuşlara engel oluyor. Çin’in yayılmacı politikasına dikkat çekilmeli. Ticari yönden ilişkilerimiz Çin’e göre çok zayıf.
    Cevapla
  • Bülent DUMAN 1 yıl önce Şikayet Et
    inşallah diyelim.cesaret ve iman gücü lazım.
    Cevapla
  • soysal 1 yıl önce Şikayet Et
    Allah reise uzun ömür versin. Her ne yapıyorsa vatan için yapıyor.
    Cevapla