1990 yılında NATO ve Varşova Paktı arasında imzalanmıştı Avrupa'da Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler Antlaşması yani AKKA. Türkiye, o anlaşmayı resmi olarak durdurduğunu açıkladı.

Paris'te imzalanan anlaşma 1992 yılında yürürlüğe girmişti. Anlaşmayla, zırhlı muharebe araçları, tanklar, savaş uçakları, toplar ve helikopterler gibi konvansiyonel silahların sınırları çiziliyordu. Taraflar güvenlik ve istikrar için birlikte çalışmayı da taahhüt ediyorlardı.

Zaman içerisinde NATO coğrafi alanını genişletmeye yönelik adımlar attı. Rusya da buna konvansiyonel gücünü artırarak karşılık verdi. Anlaşmadaki kırılma süreci önce Gürcistan, ardından Ukrayna krizleri ile tamamlandı. Rusya anlaşmadan çekildi, NATO üyeleri ise anlaşmayı birer birer askıya almakta.

TÜRKİYE NEDEN AKKA'YI DURDURDU?

Güvenlik için imzalanan AKKA zaten Ukrayna-Rusya savaşından çok daha önce anlamını yitirmişti.

Ukrayna savaşı ile karşı karşıya gelen Rusya ve Batı ülkeleri daha ciddi bir kırılmanın eşiğinde malumunuz. Güvenlik endişeleri silahlanma yarışını haliyle şiddetlendirdi. Gazze başta olmak üzere Orta Doğu'da yaşananlar, Ukrayna'da yaşananlar, Asya'da yaşananlar.. Hepsi küresel savaş olasılığını artırıyor. Böyle bir ortamda Türkiye'nin silahlanma yarışını kenardan izleyecek bir pozisyonu bulunmuyor. Söz konusu adım, alınan askeri önlemlerden yalnızca biri.

Türk Savunma Sanayiinin yıllar içerisinde sergilediği başarı ortada. İHA/SİHA ihracatıyla öne çıkan Türkiye, son zamanlarda ABD'nin en büyük top mermisi ihracatçısı haline de geldi. Bu kararla Türkiye elbette savaşa girmiyor ya da taraf olmuyor. Ancak hem terör tehdidine önlem alınabilecek bir pozisyona geçiliyor hem de tehdit hisseden ülkelerin silahlanma telaşı, bu pazarda iyi bir yer kapmak için fırsat olarak görülüyor. Türkiye'nin birlikle uyum içerisinde attığı bu durdurma adımı, Ankara-Washington hattındaki yakınlaşmayla paralel de okunabilir.

AKKA NE KADAR ÖNEMLİ?

AKKA anlaşmasını gelişen teknoloji ile birlikte ele aldığımızda demodeleştiğini görüyoruz. Çünkü savaşlarda artık dronlar başta olmak üzere kural değiştirici birçok yenilik mevcut ve belirleyici olanlar da onlar. İnsansız araç teknolojisi her geçen gün daha da ileriye giderken, AKKA'nın kısıtlama getirdiği konvansiyonel silahların üretimine yönelik kısıtlamalar pek anlam ifade etmiyor bu günlerde.

AMERİKA İLE İSRAİL SAHİDEN KÜS MÜ?

Hafta içinde gündemde geniş yankı uyandıran gelişmelerden biri de İsrail'in Gazze'de uluslararası yardım kuruluşu WCK "World Center Kitchen" yetkililerini taşıyan araca düzenlediği kanlı saldırıydı. Yabancı ülke mensuplarını hedef alan İsrail kanlı katliamıyla bir kez daha Batı dünyasının tepkilerini üzerine çekti.

En çarpıcı açıklama ise Amerika'dan geldi. Saldırının gerçekleştirildiği gün ABD İsrail'e 18 milyar dolarlık yeni silah satışını onaylamıştı. WCK mensuplarının katledildiği gece, İsrail'e Gazze'deki eylemlerini sürdürmesi için destek çıkılmıştı yani. Aynı Amerika bir süredir yüzünden hiç çıkarmadığı "vicdan" maskesiyle bir kez daha utanmadan İsrail'e kızdı tabiri caizse. Biden, Netanyahu'ya "Sivil kayıplara dikkat etmezsen sana yardım etmeyiz" dedi.

ABD Başkanı elbette samimi değil açıklamasında. Derdi siviller değil çünkü. Kasım ayındaki seçimlere adım adım ilerlerken, seçmenleri kendisini İsrail katliamları nedeniyle topa tutuyor. Gazze'ye yönelik ılımlı denilebilecek tüm mesajları iç kamuoyuna. Müslümanlar Biden ile iftar programına katılmayı reddediyor. Demokratlar "yardım etmeyelim" çağrılarında bulunuyor. Diğer taraftan ise aşırılık yanlısı yahudiler İsrail'e verilen desteği yetersiz görmekte. Biden iki tarafı dengelemeye çabalıyor..

Peki bu durum İsrail'i durdurur mu? Şimdi tekrar soralım Amerika ile İsrail sahiden küs mü?

Hüseyin Akif Küçükal / Haber7