ABD Başkanı Biden, Rusya Devlet Başkanı Putin, Polonya Başbakanı Tusk, Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic ve son olarak Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Milli Savunma Bakanlığı...

Tüm dünyada 3. Dünya Savaşı alarmı verilmiş durumda. Liderler açıklamalarla yaklaşan tehlikenin ciddiyetine dikkat çekiyor.

Ancak dünyada enerji rekabetinin çetinleştiği şu günlerde, küresel güçlerin 3. Dünya Savaşı tehlikesine rağmen enerji için gözlerini kararttığını görüyoruz.

ÇATIŞMALARIN TEMELİNDE ENERJİ REKABETİ VAR

Doğu Akdeniz'de, Gazze'nin 30 kilometre açığında yer alan Gaza Marine 1 ve Gaza Marine 2 isimli gaz yatakları mesela... Nasıl bir soykırıma şahit olduğumuz malum. Dini motivasyon da var elbet o bölgede yaşatılan zulmün arkasında. Fakat İsrail-ABD ortaklığında, Batı destekli bu katliamın bir yönünün maddi olanaklara ulaşma çabası olduğunu da tutmamız lazım aklımızın bir köşesinde.

Sonra, Ukrayna'nın üzerinde bulunduğu ABD'li cumhuriyetçi senatör Lindsey Graham'a göre 10-12 trilyon dolar değerindeki mineral yatakları mesela.. Rusya, Batı'ya kafa tutuyor, nükleer tehditler havada uçuşuyor. Geri adım var mı Batı cephesinde? Yok.
Bir başka kriz noktasına gidelim, Tayvan'a mesela. Yapay Zeka teknolojisi başta olmak üzere özellikle elektrikli neredeyse tüm araçlarda kullanılan çiplerin en büyük üreticisi Tayvan. Keza batarya ve pil teknolojisinin de.. Ne görüyoruz o coğrafyada. Yine  küresel güç mücadelesi..

NEDEN BOLİVYA'DA DARBE GİRİŞİMİ?

İşte böyle bir çerçeve çizmişken, Bolivya'daki darbe girişimini irdelemek daha anlamlı. Çünkü Bolivya, dünyadaki lityumun 3'te ikisinden fazlasını barındıran bir coğrafyada bulunuyor. Dünyadaki 89 milyon tonluk lityum rezervinin 21 milyonluk kısmı Bolivya topraklarında. Yani, enerji anlamında kıymetli bir ülke.

Bir ülkenin varlıklarını kendi ceplerine aktarmak isteyen küresel güçler için bu yeterli mi, elbette yeterli. Az önce bahsi geçen bölgelerde yaşananlar ortada. Bolivya zengin lityum yataklarının yanında bir de İsrail'in soykırım sürecinde Gazze'nin yanında yer aldı. Tel Aviv'e sert tepki gösterdi, İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesti. Bunlar yetmedi bir de BRICS'e üyelik yoluna girdi.

Darbe girişimi öylesine tanıdıktı ki, kalkışmayı önleme biçimi de bizleri geçmişe götürdü. Devlet Başkanı Luis Arce, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın izinden gitti adeta. Halkını sokağa çağırdı. Halk demokrasiye sahip çıktı ve darbe 3 saat sürebildi.

ABD ESKİ ABD Mİ?

Bolivya'da buram buram ABD parmağı kokan darbe girişimine bakarak Beyaz Saray'ın artık dünya genelinde yıllardır süregelen hareket özgürlüğünde güç kaybına uğradığını görebilmemiz mümkün. Diyelim ki Bolivya'daki kalkışmada ABD'nin bir hesabı yok ve niyet okuyoruz boş yere, Ukrayna'da, Gazze'de, Tayvan'da istediğini almaya ne kadar yakın bir Amerika var? PKK'ya yıllarca kol kanat germiş ABD, Suriye'nin kuzeyindeki korsan seçimin ertelenmesine nasıl razı oldu? İşler yolunda gidiyor mu dış politikada ABD için?

İç politikada nasıl durumlar peki ona da değinelim. Biden ile Trump arasındaki ilk yüzleşme sonuçlandı. Trump rakibi karşısında üstün bir performans sergiledi. Beyaz Saray'ın eline tutuşturduğu notlarıyla, Washington'daki görevlilerin yoğun çabalarıyla saklamaya çalıştığı -ki çoğu zaman da türlü gaflarla medyada alay konusu oldu- Biden'ın garip tavırları, bir buçuk saatlik münazarada sağlığı hakkında endişelenen demokrat seçmeni hayal kırıklığına uğrattı. Demokrat partide Biden'ın yerine başka birini aday göstermek üzerine yorumlar yapılmaya dahi başlandı.

Dünya polisliğine oynayan Great America'nın başındaki isim Biden. Kuvvetle muhtemel Kasım ayında yerine geçecek isim de Trump. Trump dönemi daha mı iyi olacak dünya için? Elbette, maalesef ve yine, hayır. Trump, Biden'a "Filistinli" dedi hem de hakaretvari bir tavırla. Katliama böylesine ortak olmuş bir ülkenin olası liderleri arasındaki tartışma bizlere her ikisinin de insanlıktan ne derece nasiplenmiş olduğunun örneği.  

ABD'deki başkanlık seçimlerine Türkiye cephesinden bakacak olursak bizleri en çok ilgilendiren mesele şüphesiz Suriye ve Kuzey Irak'taki PKK varlığına karşı yeni ABD yönetiminin nasıl bir tavır sergileyeceği. Trump'ın daha önce başkanlık yaptığı dönemde Suriye'deki ABD askerlerini geri çekmeyi dillendirdiğini biliyoruz. Şimdi Rusya ve Çin'i çok daha ciddi bir şekilde ele alacak Trump yönetiminin, bu coğrafyada Türkiye gibi değerli bir NATO müttefikini Doğu bloğuna kaybetmemek adına Ankara'yı hoşnut edecek bazı hamlelerde -teröristlere verilen desteğin yeniden gözden geçirilmesi gibi- bulunabileceğini söylemenin yanlış olmayacağı kanaatindeyim.

DOĞU AKDENİZ'DE YUNANİSTAN'I ÜZDÜLER!

Enerji rekabetinden bahsederek başladığımız yazımıza yine enerji gündemiyle nokta koyalım. Doğu Akdeniz'de varlık mücadelesi veren Türkiye'nin tezlerini uluslararası alanda destekleyen bir hamle geldi İtalya'dan. İtalya ElettraGas firması, İtalya ile Kıbrıs arasında iletişim kablosu döşeme ihalesini alıp çalışmalara başlamıştı bölgede. Proje alanı Türk kıta sahanlığını da içeriyordu. Buradaki çalışmalar için Ankara'nın onayına başvuruldu.

Aynı bölge için hak iddia eden Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ı memnun etmedi elbette bu hamle. Öyle ya, onlara göre gerçek harita Sevilla haritası. Türkiye'nin Antalya körfezine hapsolduğu sözde harita. Onlara göre Türkiye'nin bir hakkı yok bölgede. Ancak İtalyanlar gerçekle yüzleştirdi Yunan ve Rum maksimalist zihniyetini. Mavi Vatan'ın uluslararası alanda geçerliliği bir kez daha yüzlerine çarpıldı.

Akif Küçükal / Haber7