ABD'de başkanlık yarışı ve ateşkes süreci
Amerika tarihi bir seçime gidiyor malumunuz. 5 Kasım tarihi, sadece Amerika için değil tüm dünya için de önemli bir tarih olacak.
AMERİKA'NIN BAŞKANLIK SİSTEMİ NASIL İŞLİYOR?
Önce başkanlık seçimlerinin yapısından kısaca bahsedelim. Amerika'da halk, adayları direkt seçemiyor. Başkanı seçen Seçiciler Kurulu. Bu nedenle de en fazla oyu alan aday değil, en fazla delegeyi kazanan aday başkanlık koltuğuna oturuyor.
Seçiciler Kurulu'nda her eyalete farklı oranda dağıtılan 538 delege bulunuyor. Başkanlık koltuğuna, delegelerin yarısından bir fazlasına, yani 270 delegeye ulaşan aday hak kazanıyor. Üye sayısı eyaletlerin nüfusuna göre belirleniyor. Kurula en çok delegeyi 55 delege ile Kaliforniya eyaleti gönderiyor. Diyelim ki halk sandığa gitti, seçimi yaptı; Sandıklar açıldı. Eyalette çoğunluğu kazanan parti, tüm eyaletteki delegelerin oyunu almaya hak kazanıyor. Seçiciler Kurulu'na en çok delegeyi gönderen parti de başkanlık yarışını kazanmış oluyor.
ABD SEÇİMLERİ VE 3. DÜNYA SAVAŞI
Donald Trump, seçim kampanyasını Demokratların dünya savaşı arzusu üzerine kurdu. "Harris beceriksiz biri olduğu için bizi kesinlikle 3. Dünya Savaşı'na sokacaktır" dedi. Ayrıca rakibinin Rus ve Çinli liderlerle boy ölçüşemeyeceğini savundu. Cumhuriyetçi aday bu söylemlerini, barışa yönelik açıklamalarıyla destekledi. "Benim yönetimimde Orta Doğu'da tekrar barış sağlanacak" açıklamasında bulundu.
Ukrayna meselesinde de Zelenskiy'e "hırsız" tanımlaması yaptığını düşündüğümüzde Trump'ın savaştan yana olmayan bir pozisyonda yer aldığını söyleyebiliriz. Para ve asker yardımını kesmesi durumunda Ukrayna'nın barışa ikna edilmesi kolaylaşacaktır. Trump Putin'i ise petrol fiyatları gibi Rusya'nın önemli gelir kaynakları üzerinden barışa zorlayabilir.
Biden'ın politikalarını devam ettirmeye niyetli demokrat aday Harris ise Ukrayna'ya yardım edilmesi gerektiğini savunuyor. İsraillilere göre, nasıl hareket edeceği kestirilemeyen Trump yerine Harris daha kullanışlı bir tercih. 7 Ekim'den bu yana Biden yönetiminin Tel Aviv karşısında nasıl kukla edildiğine yakinen şahit olmuştuk. Sözün özü Harris yönetiminde ABD'nin savaşları askeri ve ekonomik desteklerle sürdürme ihtimali ağır basıyor.
GAZZE'DE SOYKIRIM SONA ERER Mİ?
Donald Trump'ın ABD Başkanı seçilmesi durumunda, görevi devralana kadar Netanyahu'ya "Gazze'de savaşı bitir" dediği öne sürülüyor. Bu iddia İsrail basınına ait. The Times of Israel'e konuşan ve ismi açıklanmayan iki kaynağa göre Trump, Gazze ve Lübnan'da savaş istemiyor. Fakat aynı Trump'ın Netanyahu ile yaptığı bir telefon görüşmesinde Hamas ve Hizbullah'a karşı "ne yapman gerekiyorsa yap" dediğini de unutmamak gerek.
Ayrıca Trump Kudüs'ü başkent olarak tanıyan bir ABD Başkanı. Geçmiş başkanlık döneminde olduğu gibi, seçilmesi durumunda yine İsrail'i Arap ülkeleriyle barıştırmayı ve Kudüs'te yaptığını bu kez Gazze'de yapmak isteyeceğini de ihtimaller dahilinde düşünmeliyiz. Yani aylar içerisinde yahudi yerleşimcilerin Gazze'ye döndüğü bir senaryoyla karşılaşmamız kimseyi şaşırtmamalı.
Kamala Harris ise bir demokrat söylemi olan "iki devletli çözüm" üzerinden siyaset yapmayı sürdürebilir. Ancak sahada İsrail'e verilen silah desteğini durdurmaya çalışmayacağı da muhakkak.
ATEŞKES OLUR MU?
Trump'ın "Gazze'de savaşı bitir" çağrısını bugünlerde dillendirilen ateşkes söylemleriyle beraber okuyalım. İsrail hiçbir zaman ateşkes meselesinde samimi bir tutum sergilemedi. Pozisyon değiştirdiği bir durum da söz konusu değil. Ancak İsrail ordusunun karadaki başarısızlığı, 1 ay içerisinde verilen askeri kayıplar, Hayfa'daki üs saldırısı gibi itibarlarını sarsan saldırılara çare bulamamaları ve Suriye'yi de yeni bir cephe açarak sürece dahil etme çabaları orduyu zorlamış gözüküyor.
Savunma Bakanı Gallant da bu konuda bir itirafta bulunarak "Daha fazla askere ihtiyacımız var" dedi. Ardından İsrail sokaklarında tespit edilen asker kaçaklarının yaka paça cepheye sürüklendiğine şahit olduk. Fakat bu asker açığını kapama arzusundaki İsrail bugünlerde panik ve endişe de yaşamakta. Netanyahu'nun ABD'ye 2 F-35 savaş uçağı eşliğinde uçması, oğlunun düğününün olası bir saldırı girişimine karşı ertelenmesi, evine yönelik saldırıya engel olunamaması İsrail'de ciddi soru işaretleri oluşturmuş durumda. İsrail Ordusu ve Mossad, sivillere yönelik saldırıların Hamas ve Hizbullah'a yeni mensup demek olduğunu farkettiği için hep dillerindeki o "güvenlik" kaygısından da arınabilmiş değil.
Tüm bu manzara sanki İsrail'in nefes almak için ateşkese yanaşma ihtimalini doğuruyor. Eğer bir ateşkes olacaksa bu, İsrail'in odağını daha fazla İran'dan gelecek misillemeye kaydırdığının bir göstergesi de olabilir.
Hüseyin Akif Küçükal / Haber7
-
Gültepeli Bjk 2 hafta önce Şikayet EtNerrrde gider yine ağlama duvarına ağlar sonrada dibine işer sarı kafaa turrp ikiyüzlü yahudi siyonist katillBeğen Toplam 2 beğeni
-
Atila 2 hafta önce Şikayet EtKafirden hayır çıkmaz savaşlar dahada hızlanırBeğen Toplam 1 beğeni
-
serhat 2 hafta önce Şikayet Etbiter ama tamamen israilin lehine.trump demokratlardan daha vahşi ve saldırganBeğen Toplam 1 beğeni
-
İHA 2 hafta önce Şikayet Etlaik sistem ve seküler zihniyetle nasıl biz zillete düçar olmuşsanız amerikadaki seçimlerden medet umar hale gelmişsiniz, trump seçilirse belki zulüm daha da artar. belki haçlı seferlerine döner. kafirlerin yanında izzet arayanlara Allahın kuranı kerimde cevabı var.müminler sadece Allaha güvenirlerBeğen Toplam 2 beğeni
-
Hakkı An 3 hafta önce Şikayet EtTrump a atfen "Hitlerin Generalleri gibi generallere ihtiyacım var"" dediği söyleniyor. (işgal et zenginliklerini sömür IRAK ve LİBYA örneği)...Beğen Toplam 2 beğeni