Mahmut Bıyıklı
Mahmut Bıyıklı
HABER7 YAZARI

Menzil’in büyük imtihanı!

GİRİŞ 22.07.2023 GÜNCELLEME 25.07.2023 YAZARLAR

Abdulbaki Hazretlerinin vefatıyla birlikte Menzil Dergâhı yeniden Türkiye gündemine girdi. Menzil hakkında yazılan çizilenleri takip etmeye çalıştım.

Tasavvuf düşmanı fanatik gruplar dışında muhafazakâr camiada müspet bir bakış açısı var Menzil’e.

Zaten Anadolu insanı Menzil’e yabancı değil. Çünkü yıllar içinde ya bir vesile ile Menzil’e gitmişler ya da oraya gidip gelen bir akrabaları olmuş.

Sol seküler kesim ise her zamanki gibi. Eski alışkanlıklarını devam ettirerek televizyon ve gazetelerinden gizemli bir yapıyı deşifre ediyormuş gibi acayip bir fon müziği kullanarak izleyicilerini ekranda tutma taktiğine devam ettiler.

Yalan yanlış bilgiler vererek kitlelerine kendilerince tehlikeli bir yapı imajı çizdiler. Menzil’in onlar için haber değeri hiç eskimez.

Bu kesimin uzun yıllardır dergi ve gazetelerinde Menzil dosyası açılır. Herkesin rahatça girip çıktığı bir köye gizlice gidip gizli kayıtlar alarak sanki imkânsızı başarmışlar gibi bir görüntü vermenin de hastasıdır bu kesim.

İslâmî camianın bütün renklerine düşman olan bu adamların Menzil yorumlarının hiçbir önemi yok.

Milleti millet yapan değerlerle barışmaları kısa vadede mümkün görünmüyor.

 Ülkenin temel dinamikleriyle aralarındaki mesafenin açılması umurlarında değil.

TÖVBELERİN İPTALİ

Şimdi Türkiye gündeminde uzun süredir duran Menzille ilgili övgü ya da yergi amacı taşımayan objektif bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Öncelikle cenaze sonrası ortaya çıkan fotoğraftan başlayalım.

Bir haftadır milyonlara hitap eden koskoca camianın kendilerini kendilerinin dışındaki kesimlere anlatmak noktasında iletişim faciası yaşadığını söylemek isterim.

Daha önce de dile getirmiştim. Tarikatlar ve cemaatler kesinlikle bünyelerinde iletişim ofisi kurmalı.

 Kendilerini ilgilendiren gündemlerde sağlıklı bir şekilde kamuoyuna açıklamalarda bulunmalı.

 Üretilen dezenformasyonlara karşı anlık bildirimlerle bilgi kirliliğinin önüne geçmeli.

İsmailağa Cemaati küçük kız çocuğunun evlendirilmesi mevzuunda gecikerek de olsa etkili bir medya iletişim çalışması yaparak suçlamaların üzerlerine yapışmasına engel olmuştu.

Bizi Allah biliyor bilmeyen bilmesin denilecek bir zamanda yaşamıyoruz. İslam’a ve Müslümanlara karşı küresel ve ulusal çapta algı operasyonları yapılırken Müslümanların bu algılarla mücadele etmesi de bir cihattır.

İletişim araçlarının bu denli etkin olduğu bir zamanda camiaların kendilerini doğru anlatamamaları hiçbir şekilde kabul edilemez.

Bir grubun hatalarının bütün Müslümanlara mal edildiği bir çağda sessiz kalarak diğer Müslümanların da hakkına girmiş oluyoruz.

Menzil Cemaati maalesef bu konuda beklenen performansı gösteremedi. Televizyon ve radyo kuran, yıllardır dergicilik yapan, bünyelerinde medya grubu bulunan bir camianın daha etkili olması beklenirdi.

Haklarındaki insafsız isnatlara karşı sessiz kalındı. Allaha havale etmek de dervişlik terbiyesi açısından anlaşılır bir durum.

Ancak yanlış algıya sebep olmak da ayrı bir vebal. Bunu da unutmamak gerek.

Mesela tövbelerin iptali cümlesinin uyandırdığı infial itidalli bir açıklamayla dindirilebilirdi.

Tarikat literatürü içinde bunun bir anlamı elbette var. Ama dışarıdan insanların bu konuyu nasıl anlayacağını da düşünmek gerekmez mi?

Bütün gözlerin ve kameraların Menzil’e çevrildiği ve orada kurulacak her cümlenin ülke gündemine taşınacağı belliyken böyle bir hata yapılmasını pek anlamış değilim.

Daha önce defalarca Menzil’e gittiğim için ben anlıyorum ne demek istediklerini. Ama İslami camiadaki iyi niyetli en yakın arkadaşlarım bile bu ne yahu demekten kendini alamadı.

Halis niyetli insanların kafasının karışmasına sebep olunduğu gibi İslam ve tasavvuf düşmanlarına da sağlam bir malzeme verilmiş oldu. 

Menzil’de tarikata biat etmek, tövbe almak olarak kavramlaştırılmış. Orada  tarikatın tazelenmesi önceki biatlerin yenilenmesi kastediliyor.

Bu durumu bütün sofiler biliyor ama bütün ülkenin bunu bilmesi mümkün değil.

 Kısa açıklamalarla bu yanlış anlaşılmalar giderilebilirdi ama maalesef giderilemedi.

Sol seküler kesimi bırakın İslami camiada bile tövbenin iptali konusu ağır bir eleştiriye kapı araladı.

Ayrıca Halife kavramının da insanların zihninde çağrışımı farklı. Bu konuda da bir aydınlatma olabilirdi. Oldu mu? Olmadı. Herkes farklı bir yana çekti meseleyi.

Bu hususta sağ olsun en net açıklamayı Ömer Faruk Müderrisoğlu Hoca yaptı. Menzil’in dışından bir isim olmasına rağmen Ehli Sünnet duyarlığı içinde ilmi bir perspektifle sosyal medyasından paylaşımlar yaptı.

Bu gibi açıklamaların kurumsal manada dergâhın resmi sayfalarından paylaşılması daha uygun olurdu.

MENZİL VE DEVLET

Menzil’i insanlara Menzil’in kendisi anlatamazsa başkaları anlatır. Boşluğu birileri doldurur.

Sözcü, Birgün gibi amaçları belli gazetelerin muhabirlerinin anlattığı yalan yanlış bilgiler halkın zihninde hakikat olarak kalır.

Malum gazetelerde çalışan sözde gazetecilerin algı operasyonları için yetiştirilmiş özel elamanlar olduğunu biliyoruz.

Bunlar gece gündüz demeden Menzil’in bir açığını bulup kamuoyunu yanıltmak çabasındalar.

Mesela Menzil’e ait bazı sayfalardan mümkünse cenazeye katılmayın izdihama ve kazaya sebep olmayın denilmesine rağmen bu gazetelerin muhabirleri cenaze namazında gövde gösterisi yapmak istiyorlar gibi uçuk iddialarda bulundular.

Oysaki Menzil’in hiçbir zaman gövde gösterisi gibi bir iddiası olmadı. İsteseler istedikleri şehrin meydanlarına milyonları toplayabilirler.

Bunun için cenaze namazını beklemelerine gerek bile yok.

Bu zamana kadar silsilenin bütün büyükleri sevenlerine gösterişsiz ve nümayişsiz bir şekilde Allah yoluna hizmet etmeyi devlete bağlı kalmayı salık verdiler.

Devletle olan hukuklarını sağlıklı bir şekilde belirleyip hiçbir zaman asayişi bozacak en ufak bir teşebbüste bulunmadılar.

 Hatta devletin trilyonlar harcayarak kurduğu eğitim sistemi içinde yetiştiremediği ideal vatandaş modelini menzil mükemmel şekilde yetiştirmiş oldu.

 Devlete bu derece bağlı ve devletin bekası için stratejik bir hizmet yürüten başka bir cemaat yoktur.

Menzil’in bölge açısından önemini bölücü terörle etkin mücadelede bulunan üst düzey yetkililer iyi bilmektedir.

 

MENZİL’DEN FETÖ ÇIKARMAK

Menzil’in FETÖ’nün boşluğunu doldurması iddiası bu süreçte sürekli dillendirildi.

Menzil’i iyi tanıyan hiç kimse Menzil’den yeni bir FETÖ’nün çıkmayacağını açık bir şekilde görür.

Zîra FETÖ’nün yöntemlerinden hiçbiri Menzil’de yok.  Bir kişi Menzil’e bağlı olarak kendi başarısıyla devlette önemli bir yere gelebilir. Ateist bir TC Vatandaşı nasıl geliyorsa o da gelebilir.

Ama Menzil’in kurumsal olarak devletin bütün kademelerinde bulunalım, kadroları bizden olanlar doldursun gibi hiçbir zaman eğilimi de teşebbüsü de olmadı.

Öyle iddia edildiği gibi Sağlık Bakanlığı’na da hâkim falan değiller. Recep Akdağ döneminde Sağlık Bakanlığı’nda önemli birkaç makamda Menzil sofisi olabilir ama Sağlık Bakanlığı onlardan sorulur demek aşırı iddialı olur.

Ben şahsen Menzil’e bağlı bütün doktorlar toplansa orta ölçekli bir Şehir Hastanesinin kadrosunu dolduracağına imkân vermiyorum.

Menzil’in FETÖ gibi devleti ele geçirme fikri olsa sadece eğitimli kesimlerle ilgilenir.

Oysaki Menzil’in büyükleri onlarca yıldır kötü alışkanlıklara müptela işsiz güçsüz insanlara enerjisini harcıyor. 

Adıyaman’ın girişinde Menzil’e giden herhangi bir otobüsü durdurursanız çoğunluğunun asgari ücretle hayata tutunmaya çalışan gariban insanlar olduğunu görürsünüz.  

Dolayısıyla Menzil’i Fetö’yle aynı cümlede kurmak düpedüz iftiradır. Menzil’in Fetö’nün yerine geçmesi iddiası içi boş bir iddiadır.

TARİKAT VE TİCARET

Menzil’in holdingleşmesi konusundaki eleştirilere gelince bu konudaki eleştirileri haklı bulduğumu söylemeliyim.

Benim de ziyaret etme imkânı bulduğumu Muhammed Raşid Erol Hazretleri döneminde sadece iman hizmeti yapan gönüllere İslam’ın ışığını, tasavvufun neşesini taşıyan cemaat sonrasında yanlış bir kararla ticarete atıldı.

Tarikatın bence iki düşmanı var biri siyaset biri ticaret.  Burada ince bir çizgi var. Tarikat mensuplarının ticaret yapmasında elbette bir beis yok. Ama tarikatın kurumsal olarak ticaret yapması tam bir fecaat.

Tarikatların dejenere olmaması için bu alanlardan uzak durması gerekir. Şeyh Efendiler de bireysel olarak ticaret yapabilir.

Ama ticaretin tarikat disiplini içinde yürütülmesini yanlış sonuçlar doğurur. Tekkeler Allah Rızası Anonim Şirketine dönüşürse en büyük zararı tarikat müessesesi görür.

Tarikat ticaret birbirine karışırsa sonra her mürit artık müşteri olarak görülmeye başlanır. Bu ana gayeden sapmadır.

Eğer yanlışta ısrar edilirse imtihan kaybedilmiş olur.

Aynı tehlike siyaset için de geçerlidir. Tarikatlar siyasete uzak durmalıdır. Tasavvufun ulvi yönü siyasetin sufli yanına kurban edilmemelidir.

MENZİLİN RUHU

Menzil’in temsil ettiği değerler manzumesi önemli.   Bu toprakları bize vatan kılan ruh 1071’den bugüne taşıdığımız irfan öncülerinin yaydığı ruhtur.

Hoca Ahmet Yesevilerin, Şahı Nakşibendilerin, Abdülkadir Geylanilerin ve onların izini sürenlerin inşa ettiği ruh ve azimle bugünlere geldik.

 Bu topraklar katı selefi bakışları ve yorumları hiçbir zaman özümsememiş kabullenmemiştir.

Bu manada Menzil’in misyonu büyük hizmeti âlidir. Bu pak yola zarar gelmemesi için en başta başa geçenler olmak üzere herkes dikkatli davranmalıdır.

Fitne ferasetin önüne geçerse Albulhakim Hüseyni, Muhammed Raşid Erol ve Abdulbaki Hüseyni efendilerin emeğine yazık edilmiş olur.  Menzil’in ruhu Anadolu’nun bekası için diri tutulmalıdır.

 

MENZİL’İ BEKLEYEN TEHLİKE

 Menzil posta oturan Hüseyni kardeşlerin ihtilafa düşüp dışarıya taht kavgası görüntüsü verme tehlikesiyle karşı karşıya.

Daha cenaze ortadayken irşat için bile olsa mekân ve mürid paylaşımı yanlış anlaşılmalara sebep olmuştur.  En azından taziye ziyaretlerinin bitmesi beklenebilirdi.

Saygı Öztürk’ün Menzil kitabındaki Seyyid Fevzettin ile Seyid Saki’nin birbirleri hakkındaki ithamlar Müslümanlar açısından acınası ve benzerlerinin yaşanmaması gereken bir durumdur.

Büyüklerin imtihanı da büyük oluyor demek ki.

Görünen o ki darbe dönemlerinden bile suhuletle çıkıp sağ sağ salim bugünlere gelen Menzil’in imtihanı yine Menzil ile olacak.

Hacegân yolunun yeni emanetçilerinin fitneye mahal vermeden zor imtihanları kolayca atlatmalarını temenni ediyor, bu vesileyle Gönüller Sultanı Abdulbaki Hüseyni Hazretlerine Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.

Menzili mübarek olsun İnşallah.

YORUMLAR 57 TÜMÜ
  • Çoban Ahmed 1 yıl önce Şikayet Et
    Vahhabi sapıkları derler ki: Yahudilerden önce tasavvufla savaşın; çünkü onlarda Mecusi ruhu vardır. (El-Mecmua el-Mufid min akidet et-tevhid, s.102 Mektab Darül-fikr, Riyad) Halbuki Tasavvuf, Resûlullahın ( aleyhisselâm ) izinde bulunmak, O’nun gösterdiği yoldan ayrılmamaktır. O'nun ahlâkıyla ahlâklanmak, O'nun edebiyle edeplenmektir! Cümle Evliyaullah Hazeratına Selâm olsun!
    Cevapla
  • skymoon 1 yıl önce Şikayet Et
    Ahir zamanın en debdebeli döneminde bence en iyisi diyanet çerçevesinde mümkün oldukça 5 vakit namazını camiide kılmak, Rabbimizin emir ve yasaklarına riayet etmek bol bol tevbe istiğfar etmek sonrada rızk için helalinden yeryüzüne yayılmak. Ehli sünnet imamlarına da muhabbet beslemek.O kadar çok din adına sapkın grup çıktıki insan mürşidi kamili mi bulayım derken şirke düşebilir. Hafizan Allah.
    Cevapla
  • Fatih 1 yıl önce Şikayet Et
    Bu güzel yazı için Güzel insan Mahmut beye teşekkürler.
    Cevapla
  • harbici 1 yıl önce Şikayet Et
    "Tasavvuf düşmanı fanatik gruplar dışında muhafazakâr camiada müspet bir bakış açısı var Menzil’e." ifadeye bakar mısınız? tasavvuf sanki İslam.asıl tasavvuf İslam'a düşman haberin yok.fanatik dediğin insanlar İslam'ın haysiyetini savunuyor.ne zaman anlayacaksınız bunu.ahirette mi.
    Cevapla
  • Halid açıkça 1 yıl önce Şikayet Et
    Rabb'im senden razı olsun
    Cevapla