Mehtap Kayaoğlu
Mehtap Kayaoğlu
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

“Hiperaktif arzu” bozukluğu evlilikleri bozuyor!

GİRİŞ 10.04.2013 GÜNCELLEME 10.04.2013 YAZARLAR

Köşemdeki yazıları genelde sizlerden gelen sorular üzerine inşa etmeye çalışıyorum farkındaysanız. Daha önce “Evlilikte arzu bozukluğu” ile ilgili yazmıştım. Şimdilerde arzu bozukluğunun “Hiperaktif” şekli devreye girmeye başladı. Yani ilişkilerde aşırılık isteme, doymak bilmeme, partneri bunaltacak kadar aktif beklentiler.

Nedir hiperaktif arzu?

Mahrem ilişkide aşırılık, doymak bilmeme, kendisinde bu anlamda fazla enerji olduğunu kabul etmekle birlikte doyurmak için zaman ve çaba harcama. Bu arzuyu eşle abartı derecede giderirken, eşinin kendisinden nefret etmeye başladığını görememe. Veya eşten karşılık bulamıyorsa, arzusunu doyurmak için başka kişilere yönelme hali. Hiperaktif arzu genellikle “kontrolsüz”, “sürekli olması istenen”, “önüne gelen herkesle kolaylıkla yapılan”, “içinden gelen arzuyu engelleyemeyen”…ve benzeri tabirlerle anlatılmaya çalışılır.

Yüksek düzeyde cinsel arzu, eğer gelgeç bir dönemi tarif etmiyorsa, bazı ilaçların kullanımına paralel artışla açıklanamıyorsa, bazen patolojik bir sorun olarak bile ele alınabilir. Çünkü hiç gerilemeyen, partneri bıktıran bir potansiyelin sürekli doyurulmasını talep etmek, karşı tarafın duygu ve fiziksel yapısını düşünmemek, ortam/koşul düşünmeksizin sadece kendi isteklerinin yerine getirilmesini beklemek, patoloji değil de neyle açıklanabilir?

Bu beklenti bazen o kadar raydan çıkıyor ki; örneğin kadının babası uzun süren sorunlu bir hastalığın ardından vefat ediyor. Hastane ve tedaviler konusunda eşinin yanında olmayan adam, arzuları için her gece karısını sıkıştırıyor, kendi ihtiyaçlarını(!) gideriyor. Babanın toprağa verildiği günün akşamı bile kocası, kadından hiperaktif dürtülerini yatıştırmasını isteyebiliyor! Kadın, babasının vefatının ardından eşine boşanma davası açıyor…

…veya öyle raydan çıkmış kişiler var ki; çocukları evden kovuyor gün ortasında. Üstelik açıktan ne yapacaklarını söyleyerek!

Bizler pek çok insanın bu hiperaktif arzu yüzünden zarar gördüğünü biliriz. Çünkü zaman içinde eğer evlilerse ya evlilik hayatları sıkıntıya girer ya da sürekli partner değiştirme huyları bir süre sonra başlarına farklı şekillerde sağlık sorunları açar.

Eğer bir insanın cinsellik arayışı bütün hayatını dolduruyorsa, işiyle ve ailesiyle ilgilenmesini engelliyorsa, eşinin duyguları ve onunla paylaşımlarını durdurup, sadece ilişki bazında yaşamalarına vesile oluyorsa ortada ciddi bir durum var demektir. Allah'ın insanlara hediye ettiği bazı nimetler vardır. Bu nimetler, biz insanların aşırılıkları nedeniyle karşı tarafta tiksinti ve nefret duygularının gelişmesine neden oluyorsa, mutlak yardım alınmasını gerektirir. Kişi en hafifinden kendisine göre değil, eşine göre hareket etmeyi öğrenmesi gerektiğini bilmelidir.

Normal ve sağlıklı insan, yemesinde/içmesinde, oturup/kalkmasında, çalışmasın/dinlenmesinde genel anlamda belirli bir dengede hareket eder. Herhangi bir davranışındaki aşırılık, psikolojik veya fiziksel hastalık olarak teşhis alabilir.

Demek istiyorum ki; normal insanın istek ve beklentileri de normaldir. Hiperaktif arzu sorunu yaşayan kişilerin genellikle kişilik bozukluğu, saldırgan depresyon, narsistik veya sınır kişilik bozukluğu yaşayan kimseler olduğu bilinmektedir.

Arzu fazlalığı ve bu duyguya yatırım yapıp arzularını sürekli olarak yatıştırma çabası bir anlamda “bağımlılık”tır. Bilgisayar bağımlılığı gibi, alkol/sigara/madde bağımlılığı gibi. Çünkü bağımlılığın temelinde kişinin bağımlı olduğu eyleme olan ihtiyacı yatar. Kişi, bağımlılık maddesine ulaşmak için türlü yollar dener. Bu nesneyi kendisi için realize etmeye çalışır. Bağımlılık nesnesine ulaşamadığı zaman hırçınlaşır, huzursuzlaşır. Hiperaktif arzu yaşayan insanlar da böyledir. Eşini sürekli ilişkiye zorlar. Gece demez gündüz demez, misafir demez, hastalık demez, ortam demez, çoluk/çocuk demez, evde cenaze var demez! Karşılığını bulamadığında surat asar, sinirlenir, eşinin burnundan getirir.

Evlilik, iki insanın birbirine “eş” olmasıdır. Birbirini incitmeden, birbirlerinin maddi/manevi ve fiziksel ihtiyaçlarını gidermeleri harika olur. Kimsenin kimsenin sınırlarını (yani normallerini) zorlamadığı, karşılıklı konuşup anlaşarak uyum içinde yaşayıp gittikleri tatlı bir yaşantıdır.

…varsa arızalar çözümlenmelidir.

Evlilikte sorunlar üç sınıfa ayrılır özetle:

  1. Kadından kaynaklanan sorunlar
  2. Erkekten kaynaklanan sorunlar
  3. İlişkinin kendisinden kaynaklanan sorunlar

Bu yazıları yazıyoruz ki kendinizle ve ilişkilerinizle ilgili farkındalıklarınız artsın. Hem siz hem eşiniz mutlu olsun. Evlilikte kadın ve erkek mutluysa çocuklar haydi haydi mutlu oluyor zaten.

Demek ki neymiş…?

Hiperaktif arzu durumu -bir anlamda- yardım alması gereken psikolojik bir sıkıntıymış. Kişiye ait olan bu problem, evlilik ilişkisini olumsuz yönde etkiliyor ve birçok evlilik bu nedenle bitiyor. Ya partner terk ediyor evliliği aşırı ilişkiden tiksinti geldiği için ya da kişinin kendisi “Eşim bana yetmiyor.” diyerek boşanıyor. Oysa bilmiyor ki sorun kendisinde!

Bilenler bilmeyenlere söylesin, mümkünse bu durumda olanlar yardım alsın…

Sevgiler…

Mehtap KAYAOĞLU (Psikolojik Danışman&Psikoterapist)

www.yuzlesme.tv

mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv

mehtapkayaoglu@gmail.com

http://www.facebook.com/psk.mehtapkayaoglu

htttp://www.twitter.com/mehtapkayaoglu

YORUMLAR 16 TÜMÜ
  • GÜL YILMAZ 12 yıl önce Şikayet Et
    boşanmak bu kadar kolay olmamalı elbette!. Yanlış anlaşıldım galiba. Ben eşin isteğinin helal olmadığını düşünmüyorum, tabiki helal. Ama zamanlama yanlış, anlayışsızca bir davranış. Ama böyle oldu diyede hemen mahkemeye koşulmaz tabiki. Boşanmanın altında yatan başka sebepler vardır. 4 evliliğin şartlarına gelince ben islam alimi değilim. Benim acizane bildiğim bunun için şartların olduğudur o kadar.
    Cevapla
  • Mürsel Yıldız 12 yıl önce Şikayet Et
    Modern (batı kaynaklı) psikoloji.... Şeytan, önce insana, Allah'ı unutturur; Sonra, “çağdaş” çöplükte ne bulursa yutturur. N.F.K.
    Cevapla
  • siyahnur 12 yıl önce Şikayet Et
    Muhterem turgut1. İlim cihetiyle sizden fazlalığım olduğunu düşünmüyorum. Aslında Ümmü Süleym (Rumeysa) R.A. hadisesi oldukça meşhurdur. Yine de hüsnü zannınız için teşekkür ederim. Selam ile...
    Cevapla
  • siyahnur 12 yıl önce Şikayet Et
    İbrahim dursun kardeşim. Beni yanlış anlamışsınız. Benim katettiğim sizin cevapladığınız mevzu değil. Esasatı imaniyeden olan mevzularda hepsinin tasdiki gerekir. Faraza ben Allah'a inanıyorum ama peygamberliğe inanmıyorum veya kitaplara inanmıyorum bir başkası ben hepsini kabul ediyorum ama ruh mevzusu kafama yatmıyor veya kadere inanmıyorum diyemez. Yoksa imanın şubeleri ayrı mevzu hem orada Allah Rasulu'nun kastettiği iman bunlardır değil, imanlı kimsede olması gereken hasletlerdir.
    Cevapla
  • İbrahim Dursun 12 yıl önce Şikayet Et
    Hiperaktif arzu ve iman-amel ikilisi hakknda.Beyaznura!-2. - Ebu Hüreyre (ra)anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki (mealen)-İman,yetmiş küsur(bir rivayette de altmış küsu) şubedir.Haya imandan bir şubedir."Bir rivayette şu ziyâde vardır: -Bu şûbelerden en üstünü-Lâ-ilâhe illallah- sözüdür, en aşağı mertebede olanı da yolda bulunan rahatsız edici bir şeyi kenara çıkarmaktır-.(Bu hadis rivayeti Muvattâ hariç, altı ana hadis kitabında .. )...Üçüncü bir durum olarak:Davranışlarında hiperaktif insanların ailevi ilişkilerindede aynı davranış biçimini göstermeleri beklenebilir..Netice itibarıyla hiperaktiflik tedavi edilmesi gereken psikolojik bir davranış bozukluğudur.....Şimdilik bu kadar yeter sanırım..Sağlıcakla kalınız!...VesSelam
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle