Ülkede hem olumlu hem de olumsuz tarafları da olan siyasi gelişmeleri yakından takip ederken zaman zaman ümitvar olurken zaman zaman ciddi anlamda bir yürek yangınının içinde buluyorum kendimi!

Kürt kardeşlerimizle barış güzeldir diyeceğim ama zaten biz hiçbir zaman kavgalı değildik ki! Kürt asıllı vatandaşlarımız akrabalarımızdı, kardeşlerimizdi, komşumuzdu, iş arkadaşımızdı, dostumuzdu her zaman için.

Büyükşehirlerde komşular arası bir tek Kürt ve Türk kavgası gösterin bana desem hiç kimse gösteremez! Kürt erkekler batıdan kızlarla evlendi, Kürt kızlar Karadeniz'e, Akdeniz'e, Egeye gelin gitti! Ciddi bir kaynaşma oldu her iki kesim arasında! Zaten soy sop faslına girildiğinde kimin aslı halis muhlis saf kandır ki?

Biz büyük bir çoğunluk bir Osmanlılık ruhu ile meseleye bakıyorduk ve bakıyoruz!

Bizim gerçekte teröristlerle başımız belada idi hep!

Bir genelleme olan “Kürtlerle barış” kavramını doğru bir tanımlama değildir zira doğru olan siyasallaşmış ve terörize olmuş Kürtler ve destekledikleri dağdaki teröristlerdir şu an gündemde olanlar!

Bu çözüm süreci ilk değil bu ülkede. Ülkenin bekası için, huzuru ve güvenliği için hükümetin lüzum gördüğü bu süreç için yapılanların doğru olanlarını desteklemek yanlış olanlarını eleştirmek durumundayız. Nitekim buna hükümetin de ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Mamafih eleştiri kültürünün olmadığı bir girişim asla başarılı olamaz!

Daha önceki bir yazımızda da “bayrak” konusunun ciddiyetini belirten bir yazı yazmıştık ancak birkaç gün önce medyada yıldızı parlayan veya parlatılan bir yazar kimse öyle bir laf attı ki ortaya buna “pes artık” demekten öte başka şeyler de düşündürdü bizlere!

Bu Hanımefendi geçtiğimiz yıl “Uludere” vakası için düzinelerce yazı yazmış neredeyse Uludere'nin ağıtını yakmıştı! Ancak aynı hanımın ne hikmetse milli meselelerde aynı duyarlılığı gösterdiğine ise hiç şahit olmuş değiliz!

Şimdi bu nedir?

Evet, yapıcı olalım, birleştirelim, kaynaştıralım, hoşgörü, sevgi, anlayış, şefkat ve merhameti tesis edelim bu topraklarda. Buna gerçekten de bu ülkenin ihtiyacı var! Gelecekteki çocuklarımızın, ülkemizin hatırı için doğru olan her şeyi yapmalıyız. Buna hiçbir itirazımız yok!

Ama kaş yapalım derken göz çıkartıyorsak burada biraz durup soluklanmak lazımdır. Kürtleri onure edecek başka şeylerde söyleyebilir bu yazar hanım çok istiyorsa. Lakin bir kesimi mutlu edecek diye daha büyük bir kesimi rencide edecek talihsiz açıklama ve konuşmalarla tahrik edecekse konuşmamalıdır veya susması daha ehvendir.

Sorumsuzca ifade edilen “Türk Bayrağı” yerine “Devlet Bayrağı” kavramı yerleştirildiği zaman ne yapılmış oluyor?

Kaş yapayım derken göz çıkartmış oluyorsunuz!

Bin yıllık bir imparatorluk geleneğini ve bir Osmanlı bakiyesi olan Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil eden, ülkenin namusu, şerefi, haysiyeti olan bayrağın asırlardır kullanılan bir adı var! Bir takım insanlar O bayrağın adını beğenseler de beğenmeseler de adı “Türk Bayrağıdır!” 

Bin yıllık bir geleneği sözde siyasi ve demokrasi teranelerine kurban etmekten başka nedir bu? Bu bayrak Fatih Sultan Mehmet Han'ın, Kanunu Sultan Sülayman Hanın ve yüz binlerce şehidimizin emanetidir! Biz emanete hıyanet etmeyen bir ceddin torunlarıyız, biz batının bize dayattığı sözde demokrasi ayaklarını Tanzimat'tan bu yana bin bir çeşit yüzüyle görmüş bir milletiz ve biz bugüne kadar ne ayak oyunlarına şahit olduk!

“Öz yurdunda garipsin öz vatanında parya!”

Necip Fazıl bu dizeleri kime söylemiş olabilir acaba?

İttihat Terakki aydınlarının gözü kapalı dış güçlerin her türlü isteklerini pervasızca kabul edip asli unsurları göz ardı ettikleri zamanları da hep hatırlarız! Karşı taraf istemediği halde,  her türlü tavizi verecek kadar cömert olmayı bilmem ki bu hanıma kim öğütledi?

 Bu Hanımefendiye tavsiyem millet adına cömert olmayınız bu kadar! Müktesebatınız nedir bilmiyorum ama siz bu milleti temsil etmiyorsunuz! Size İttihat ve Terakki aydınlarının yapıp ettiklerini okuduysanız hatırlatmayı, okumadıysanız okumanızı tavsiye etmeyi görev addediyorum! Zira tarih tekerrürden ibarettir! Hele kraldan fazla kralcı hiç olmayınız! Nitekim ziyadesiyle yaptığınız tam da budur!

Demokrasinin cenneti kabul edilen Fransa, İngiltere, İtalya gibi ülkelerde hiçbir aydın, gazeteci “Bayrağın adını değiştirelim” deme cüretini gösterebilir mi acaba? Fısıltıyla bile söyleyemezler! O milletler hala geleneklerine sıkı sıkıya bağlıdırlar en ufak bir taviz bile vermezler bu hususta! Böyle bol keseden atıp tutma hastalığı bize mahsus bir durumdur herhalde!

Birtakım liboşlar, sözde demokrat geçinen, ne olduğu belli olmayan sözde aydınlar kısacası entel dantel güruhunun batı tandanslı rüyalarını hiç de hayra yormuyoruz artık! Çünkü bu tipler her zaman ve dönemde var olmayı, her yerde söz sahibi olmayı bu çokça renkli kişilik ve çok sayıda yüzlerine borçludurlar!

Vesselam!

Muhabbetle Kalınız!

Meryem Aybike Sinan-Haber7

meryemaybike@gmail.com

https://twitter.com/maybikesinan