Meryem Aybike Sinan
Meryem Aybike Sinan
HABER7 YAZARI

Evliya Çelebi niçin hiç evlenmedi?

GİRİŞ 06.05.2011 GÜNCELLEME 06.05.2011 YAZARLAR

Evliya Çelebi, Türk seyahat edebiyatının en önemli ismi olmasının yanı sıra  Türk tarihinin, Türk mizah sanatının, musiki ve hat  sanatının şahsında birleşip bütünleştiği zirve isimlerden birisidir aynı zamanda.

Evliya Çelebi, neredeyse bütün imparatorluk topraklarını gezmiş, bunun yanında diğer ülkelerde de bulunarak bu gezilerden edindiği izlenimlerini on ciltlik seyahatnamesinde yazarak bizlere çok önemli bir kültür hazinesi olarak  miras bırakmıştır. Devrin en önemli eğitim kurumu Enderun’da eğitim görmüş, yedi sekiz dil öğrenmiş, sanatın her alanında hünerlerini gösterip önemli çıkışlar yapmış ve  zamanın padişahlarının gönlünü kazanıp saray ricali arasındaki yerini almıştır.

Çok zengin bir ailenin çocuğu olmasının yanı sıra devrin önemli bilginlerinden dersler alması, tatlı dilli olması, mizahi yanının olması onu bütün ortamlarda öne çıkarmış, hemen her yerde bilgi ve irfanıyla öne çıkmıştır.

Bu büyük seyyah, rüyasında gördüğü iki cihan güneşi Sevgili Peygamberimize “Şefaat Ya Resul” yerine dili sürçüp “ Seyahat Ya Resul” diye niyazda bulununca seyahatin o bitmez tükenmez uzun  yolları kendisine açıldığı rivayet edilir! 

 Hayatı boyunca durmadan diyar diyar dolaşıp gezip gördüğü yerleri yazarak anlatan, her kesimden insanla diyaloglar kurarak ciddi bir iletişimci olduğunu da gösteren Evliya Çelebi, kimi tarihçilere göre devrinde devlet mekanizmaları  için istihbarat toplayan bir istihbaratçı olduğunu ifade ederler!

Babası Zergeran Zıllî Mehmet Efendi  sarayda Kanuni devrinden itibaren baş kuyumcu olarak görev yaptığı, uzun seferlere katıldığı, sanatın neredeyse bütün alanlarında hünerli olup devrinin en önemli isimleri arasında olduğu söylenir ve  çok uzun yıllar yaşadığı rivayet edilir. Bu doğal olarak Evliya Çelebi’nin eğitim hayatını doğrudan etkiler ve Evliya çok küçük yaşlardan itibaren önemli bir çevrenin içinde büyür.

Evliya Çelebi, dini yaşantısı itibarıyla da dindar bir kişiliktir. Döneminde özellikle Üsküdar’daki dergahında etrafına manevi ışıltılar yayan Şeyh Aziz Mahmut Hüdai Hazretlerini zaman zaman ziyaret etmiş, ondan derin bilgiler edinip feyz almıştır!

 
 Bazı tarihçiler Evliya Çelebi’nin abartılı anlatımından yazdıklarına kuşku ile bakmış, yazılanlara uzun zaman tereddütle yaklaşmışlardır. Bu mizah tarafı güçlü seyyah edindiği izlenimleri öylesine güçlü anlatır ki, dili öylesine akıcıdır ki bu anlattıklarını kurgulayarak yazdığını söyleyen dahi olmuştur.
 
 Evet hayatına baktığımızda Evliya biraz gerçektir, biraz hayal, bir düştür, biraz sanat, biraz seyyahtır, biraz asker, biraz alimdir esasında. Zira yolculukları sırasında bir çok tehlike ile karşılaşan ve tehlikeler karşısında soğukkanlılığını bırakmayan ve dahiyane fikirlerle tehlikeleri savan hatta yeri geldiğinde karşısındaki insanları kendisine hayran bırakacak kadar zeki ve uyanıktır!

 Bazı kaynaklara göre özellikle imparatorluk coğrafyasının dışına çıktığında kendisine tavsiye mektupları yazarak gittikleri yerlerde rahat bir şekilde seyahat etmesine yardımcı olan Papazların ve devlet adamlarının varlığından söz edilir. Bir tarafıyla Osmanlı bürokrasisini temsil etmesinden mütevellit, bütün kapılar yüzüne açılmış ve Osmanlı bütün imkanları kendisine seferber etmiştir!
 
Ancak bu kadar önemli bir ismin hayatı boyunca hiç evlenmemiş olmasını kimi tarihçiler sürekli seyahatlerden zaman bulamamaya bağlasa da kimi tarihçiler de yaşadığı kırık bir aşk hikayesinden dolayı evlilik kurumuna küsüp bir daha evlenmeyi düşünmediğini söylerler.

Evliya Çelebi hayatında önemli bir yer tutan Kırım seyahati dönüşünde bulunduğu gemi Karadeniz’de büyük bir fırtınaya tutulur ve batar. Evliya hayatı boyunca unutmayacağı bu kazadan güç bela dalgalarla boğuşarak kurtulur ve Trabzon’da bir süre ikamet etmek mecburiyetinde kalır.

İşte bu sırada Trabzonlu genç bir kıza aşık olur.
Çok büyük bir aşka tutulur!
Bu aşk Evliya’nın dünyasında çok büyük fırtınalara dönüşse de vuslat gerçekleşmez ve sevdiği kızı alamaz. Bütün acılarına rağmen, tutkulu bir aşkla sarsılmasına rağmen seyahat tutkusu daha büyük olacak ki Trabzon’dan ayrılır ve İstanbul’a döner.

Kimi tarihçiler bu gerçeği es geçseler de bu hakikat Evliya’nın en büyük gerçeği ve sırrı olarak bütün hayatını etkilemiş ve hayatı boyunca bir daha evlenme girişiminde bulunmamıştır!
Peki bu kadar nüktedan, bilgili, devrinin bütün ilimlerini tahsil etmiş bu zeki ve cevval gezgin devrinde çok rastlanmayan müzmin bekarlığı tercih etmesinin tek nedeni yaşadığı bu talihsiz aşk hikayesi midir sahiden?  Yani Evliya sürekli gezen birisi olmasaydı yine de böyle bir hayatı tercih eder miydi? Açıkçası bu hususta yeterli bilgiler kaynaklarımızda mevcut değil.

Diyar diyar gezdiği memleketlerde başka aşklara da kapılmış mıdır?

Edindiğimiz tek bilgi kendisinin sadece Trabzon aşkı üzerinedir. Geriye kalan hayatında bir daha böyle bir serüvene girişmez ve çok uzak diyarlara revan olup büyük bir seyahat tutkusuyla ömrünü tamamlar. Hatta kimi tarihçilere göre Mısır ve Afrika seyahati sırasında yolda ölür!

Neredeyse bütün dünyayı dolaşan ve devrinin şartlarında gerçekten de çok büyük bir hizmete imza atmış bu seyyahımızı hayırla yad ediyoruz. UNESCO tarafından 2011 yılı “Evliya Çelebi “ yılı olarak ilan edilmiştir. Bu hiç kuşkusuz çok önemli bir adımdır. Nitekim bugünün genç çocuklarına Evliya’yı en iyi şekilde anlatmak ve tanıtmak için bu hiç kuşkusuz çok iyi bir fırsattır, lakin bilene!

Öyle değil mi?
Muhabbetle Efendim!

Meryem Aybike Sinan- Haber7
meryemaybike@gmail.com

YORUMLAR 11 TÜMÜ
  • erdoğan 13 yıl önce Şikayet Et
    Bu bilgiler nereden geliyor.. Öncelikle konuştuğumuz insanların kim olduğuna dikkat etmeli sonradan böyle şeyleri dile getirmeliyiz bence. Şimdilerde milletimizde bir aşk furyası çıktı: Kanuni'nin aşkı hürrem diye başlandı evliya çelebiye kadar gelindi. Bu uyduruk bilgileri nerden ediniyorsunuz bilemiyorum. Tamam belki bir bayan olarak aşk, sevgi ve duygusallık biz erkeklere nazaran sizin kalbinizde daha çok yer kaplıyor olabilir ama Evliya Çelebi' nin yada başka bir tarihi karakterimizin aşkları yerine kendi aşklarınızı yazsanız belki (iğneyi kendisine çuvaldızı başkasına batırma felsefesi) yaptığınız hatayı anlarsınız.
    Cevapla
  • Alican 13 yıl önce Şikayet Et
    o da biliyorduki...... o da biliyorduki..... kadınlar hiçde öyle çekilecek mahlukat değildi :))
    Cevapla
  • Nazan URKUT 13 yıl önce Şikayet Et
    TARİHİMİZ. Tarihimizin her zerresi nazarımda değerlidir bunu yazanda değerlidir. Saygılar,
    Cevapla
  • abdullah 13 yıl önce Şikayet Et
    Kendi tarihmizi yeterince tanımıyoruz.. Tarih demek sadece savaşlar, anlaşmalar, padişahlar demek değildir. Atalarımızın yaşadığı hayatın ayrıntılarını doğru dürüst bilmiyoruz. Batılıları görüyoruz, hakkında sadece birkaç rivayet bulunan konuların dahi ne romanlarını, filmlerini, bilgisayar oyunlarını yapıyorlar. spartaküsü, zeynayı, assassinleri tanıdığımız kadar Evliya Çelebiyi ve kendi tarihimizdeki kahramanları tanımıyoruz.
    Cevapla
  • Hasan Seyre 13 yıl önce Şikayet Et
    Gerçekleşmeyen aşk kişiye saygıya dönüşür... Aşk acısı çekenin kalbi hakikatı bir süre sonra Toplumun tüm bireylerinin değerli olduğu bilincine dönüşür. herkese eşdeğer saygıyla bakmaya başlar.
    Cevapla