Meryem Aybike Sinan
Meryem Aybike Sinan
HABER7 YAZARI

Ölümü tefekkür etmek!

GİRİŞ 26.12.2011 GÜNCELLEME 26.12.2011 YAZARLAR

Her ölenin ardında yaşamaktan biraz daha koparım sanki.

Bir kez daha öleceğim günü tahayyüle başlar, bir kez daha içim ürperti ile dolar. Bu ürpertinin yanında aslında bir parça huzur ve sonsuzluk duygusu da vardır aslında. Yaşamın bu riyakâr ve alçak yanlarını bir çırpıda unuturum ölüm duygusuyla birlikte. Her şey ehemmiyetini yitirir, uzaklaşır, azalır ve tükenir gider adeta.

Ölüm gerçek anlamda var olmak demektir.

Bazen yatacağım mezarı düşünür, orada geçireceğim zor anları, üzerime sızan yağmurları, kar sularını, sağıma soluma üşüşen börtü böcekleri, gelip de benim göremeyeceğim baharları, hazanı hayal eder derin bir yeise düşer ve hiçbir kaza, hastalık, cinayete kurban gitmediğim takdirde aşağı yukarı öleceğim yılları hesaplarım.

Sonra takvim yapraklarının ne denli çabuk bittiğini düşünür, hayat salıncağında düşerim ansızın. Yeryüzünün bütün güzellikleri, sevdiklerim, henüz bitirmediğim işlerim, geçmişim, geleciğim bir anda siliniverir ve sıfırlanır her şey.

Ölüm istesem de istemesem de gelecek, bunu kabul etmem lazım.

İşte yine ölümü düşünüyorum kaç gündür!

Hayatımızın yegâne gerçeği olmasına karşın neden bu kadar bigâneyiz acaba, ne kadar bu kadar savruk, neden bu kadar umarsızız. Dünya malına taparcasına ölümsüzlüğü bulurcasına tamahkâr olanlara baktıkça şaşkınlığım, kederim, ümitsizliğim tavan yapıyor bu aralar.

Yoksa bir ben mi ölümlüyüm acaba diye iç geçiriyorum bazan.

“Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor/ gel de bu rüyayı çöz deli gönül”  diye meseleyi özetleyen halk türküsünde söylenen yüz yaşını görme ve bekleme gibi bir arzum da yok nedense. Allah insana hayırlı ömür versin.

Ancak topluma sirayet eden bu hırs, bu tamahkârlık, bu makam ve mevki merakı nedendir acaba? Bu insanlar ölümlü olduklarını unutuyorlar belli ki! Bu gerçeğin diğer insanların temel sorunu olduğunu mu düşünüyorlar ne? Öyle ya, her konuda olduğu gibi bu kez Azrail’in kendilerine torpil geçeceğini düşünüyorlardır! Ölüm onlara ya çok geç gelecektir, ya da onları unutacaktır muhtemelen!

Onlar hayatlarında ölümden hiç bahsetmezler bile.

Ölümü sık sık hatırlamak lazım aslında.

Ölümle sabaha başlamak, ölümle yaşamak, ölümle kapatmak geceyi. Zaten her uyku bir tür ölüm değil midir? Gece yatarken ruhumuzdan soyunup, Sabah uyandığımızda yeni baştan giyinmiyor muyuz?

Ölüme alıştırma yapmak lazım ara ara.

Fani işlerin peşinde devinen, üzülen, derin kederlere gark olan, kendini ve çevresini dünyalık işlerle perişan eden veya maddi kazanımlar için neşe ve sevinç naraları atanlar, madde ile övünüp böbürlenenler bir gün mutlaka ölümle tanışacaklarını akıllarına bir türlü getirmez zamana ve telaşelerine yenik düşerler.

Oysa onları da hiç beklemedikleri bir anda yoklayacak ölüm meleği!

Dünya Sultan Süleyman’a kalmamış, kimseye kalmaz!

İnsanlık, ölümü bütün çıplaklığı ile bildiği halde neden duyarsız?

Neden bu gerçeğe rağmen hatalarında ısrar eder?

Sanırım insan, “hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünyaya, yarın ölecekmiş gibi öteki dünyaya” programlanmış bir fıtrat üzere yaratılmıştır. Ancak, bu dünya bilindiği için, tadıldığı için, meyvelerinden istifade edildiği için daha gerçekçi yani müşahhas, öteki dünya ise sadece tahayyül edildiği için mücerrettir, soyuttur. Bu da insanlığın hiç ölmeyecekmiş gibi davranmasına, unutmasına, üzerinde durmamasına zemin hazırlamakta ve beraberinde insani zaafları getirmektedir.

İşte başımıza ne geliyorsa bu zaaflarımız yüzündendir!

Ölümü unutuşumuz bile!

Ölümü hatırlamak, ölümü tefekkür etmek ne işimize mi yarar?

Bir kere sizi yarınlar için hazırlık yapmaya iter, kötülüklerden korur, kulluğunuzu hatırlatır, acziyetinizi, geçiciliğinizi, dünyanın hiçliğini, maddi kazançlar için hırsımıza yenik düşmemizin komikliğini, bütün dünyaya sahip olsak dahi giderken birkaç metre beyaz bezden başka maddi hiçbir şeyi yanımızda götüremediğimizi hatırlatır!

Bir de giderken sadece yanımızda amel defterimizde kayıtlı sırlarımızı götürdüğümüzü bildirir! O sırlı defterde iyiliklerimiz, şefkat ve merhametle yaptığımız işlerimiz, ibadetimiz, dürüstlüğümüz, imanımız, insanlığımız, adaletimiz, hakkaniyetimiz varsa huzurla ve güvenle gideceğimizi hatırlatır bizlere.

Ölümü bilmek, ölümü hatırlamak güzeldir, ürperti verse de hayatın biricik gerçeğidir ölüm! Cahit Sıtkı Tarancı ne güzel söyler:

 

Ortalama ömür süresinin yetmiş yıl olduğu şu dünyada yaşınızı varın bu sayıdan çıkarın bakalım geriye kaç yıl kalmış! Birkaç yıl fazla veya az, aşağı yukarı yetmiş işte. Tabii söylediğim gibi kaza, hastalık, cinayete kurban olmazsanız şayet!

Biliyorum içinizi karartım bu yazımla.

Ancak her gün görüp yaşadıklarımız ölümden beter şeyler aslında. Üstelik yalandan şeylere üzülüp bir kaşık suda fırtınalar koparıyoruz. Oysa ölüm sahici, dünyanın en büyük gerçeği. Hani ne demişti şair:

 “Neylersin ölüm herkesin başında
Uyudun uyanamadın olacak
Kim bilir, nerde, nasıl kaç yaşında
Bir namazlık saltanatın olacak
Taht misali o musalla taşında!"

“Memleket isterim, yaşamak sevmek gibi gönülden olsun,

Olursa bir şikâyet ölümden olsun!

Ölümü tefekkür etmek dileğiyle!

Muhabbetle kalınız.

Meryem Aybike Sinan - Haber7
meryemaybike@gmail.com

YORUMLAR 12 TÜMÜ
  • ÖMER HÜSEYİNOĞLU 12 yıl önce Şikayet Et
    TRANSLATOR KARDEŞİM. Bir kere "ene"yi bırakalım istersen.Koca bir millet yanıyor-milyonlar yanıyor manevi buhranla.Sayın yazar Allahın emirlerini kabul etmese bu yazıyı yazmaz.Başı kapalı olup Allaha iman eden kardeşlerime rabbirahimimizden selamet dilerim.Yalnız yine bu sitede başı kapalı olup da "Allahtan korkm...yazan,her gün müslümanlara ve İslama ilişen şahısa bu sayın yazar kardeşimi 1000 defa yeğlerim.Zaman iman kurtarma zamanı olmuş,iman-küfür arasında gidilip gelinirken cevap yetiştirmekten daha hayırlı şeyler bulmak lazım.Aradım ama "kim bilir senin ne günahın vardır"sözünü bulamadım.Siyasi yazılardaki didişmekten bıktık bari burada itidalli olalım.Birbirimizi anlamaya gayret edelim.
    Cevapla
  • faran 12 yıl önce Şikayet Et
    epter tefekkür. tefekkür aklı başa getirmeli,başı muhafazaya almalı! laf ola beri gele,edebi şehvete meze ola diye kavramlar hoyratça kullanılmamalı! ha evet,şekle takılmamak gerek malum işin bir de batıni yönü var :)
    Cevapla
  • Yazı Yorum 12 yıl önce Şikayet Et
    Allah razı olsun. Uzun zamandır ölümü bu kadar güzel anlatan yazı ve yorum görmemiştim. Bunun için size duacıyım bu akşam...
    Cevapla
  • Nasuh BİLEN 12 yıl önce Şikayet Et
    Normal dürüst yaşam. Başkalarına zararı olmıyanın ölümden zararı olmaz.
    Cevapla
  • ÖMER HÜSEYİNOĞLU 12 yıl önce Şikayet Et
    HER ŞEY İNSANIN HİZMETİNE İNSAN ALLAHA KULLUĞA MÜTEVECCİHİR. Her bir yaratılmışta insana bakan bir lezzet,bir menfaat,belki bir ücret varken nihayetinde bir meyve bir semere varken;bütün yaratılmışlara bir nevi kumandan olan ve onlardan üstün olarak yaratılan insanın başıboş bırakılması mümkün değildir.Elbette bütün ücretlerin üstünde bir ücret isteniyor ki o da Aziz ve Celil olan Allaha kulluktur.Elbette ahseni takvim olarak yaratılmış insanın Allaha kullukla-Rabbirahimimizin rahmetine talip olmakla ereceği lütuf da büyüktür.Çünkü Sultanlar sultanı olan Allahımız,Azimdir,Kerimdir,Latifdir ve Ganidir.Hakeza
    Cevapla