Meryem Aybike Sinan
Meryem Aybike Sinan
HABER7 YAZARI

Sadece 19 Mayıs mı?

GİRİŞ 16.01.2012 GÜNCELLEME 16.01.2012 YAZARLAR

Allah’a binlerce kez şükürler olsun.

Bu günleri de gördük ya!

Çocukluğumuz ve gençliğimiz ilginç, anlaşılmaz ve tuhaf törenlerin gölgesinde geçmiş bir neslin erbabı olarak 19 Mayıslar ben de korku ve baskıyı hatırlattı yıllar yılı. Neden mi?

“Öğrenciyim. Beden öğretmeni 19 Mayıs törenleri için eli yüzü düzgün, boyu bosu yerinde öğrenci seçiyor. Bu seçilme talihsizliğinden ben de nasibimi alıyorum. İtiraz ediyorum. Zira o dönemde gerçekten de kısa ve özellikle beyaz eteklerin havada uçuştuğu, değişik hareketlerin güya modernlik adına aylar süren çalışmalar neticesinde öğrencilere öğretildiği ve illerin en iyi töreni ben hazırlarım mantığıyla yarışıp hareket ettiği garip bir yaklaşım var. 

Asla istemediğim bu oyundan çıkmak istiyorum.

Şiddetli bir tepki var bayan öğretmenden.

Katılacaksın diyor da başka bir şey demiyor. Tartışıyoruz olmuyor.

Çaresiz eve gidiyorum. Mahallenin muhafazakâr ağabeyleri önlemleri almışlar, kız kardeşlerini bu törenlere katmama kararı alıp iddiaya bile girmişler. Benim en küçük ağabeyim hemen atlıyor önüme ve;

 “Sakın o kıyafeti giyip bayram törenine katılmayasın!”

Katılmak isteyen kim! Okula gidiyorum, öğretmen baskısı, eve gidiyorum ağabey bastırıyor! Ağabey kız kardeşine sözünü geçirmenin peşinde lakin diğer ağabeyler en sonunda pes ettiler ama bizim ki sözünün takipçisi.

Bu katmerli baskıdan bunalınca duygularımdan yana tavır koyup tören provasına gitmiyorum ve bayan öğretmen ilk gördüğü yerde ağır ve incitici ne varsa sıralıyor ve elindeki sopayla güya kafama hafiften vuruyor. Hayatımda hatırladığım tek dayak muamelesi bu bayram provası yüzünden başıma geliyor ve büyük bir üzüntü yaşıyorum. Neyse ki babam olaya el atıyor da kurtuluyorum bu garip kutlama töreninden! Bir daha da asla katılmıyorum hiçbir törene.

O günden beri bütün resmi kutlamalardan nefret ediyorum.

Bu hikâye sadece benim hikâyem ve bunun binlerce binlerce varyantı olduğunu tahmin ediyorum. İşte o günden beridir bu tür kutlamalara şiddetle karşıyım. Bu tür resmi kutlamalar bende komünist rejiminin o şaşaalı gösterilerini ve o anlaşılmaz  baskıcı tavrı hatırlatıyor.

Aylarca süren provaların eğitim hayatını nasıl felç ettiğini, sınavlara girmeyen veya giremeyen öğrencilerin nasıl sıkıntı çektiklerini, öğretmenlere ekstradan ciddi bir külfet getirdiğini, sınıflardan alınan öğrenciler nedeniyle düşen mevcuttan dolayı –ki bazen bu sayı üç beş kişiye kadar iniyor- öğretmenlerin boşta kaldığını hep göz ardı ettiler bugüne kadar.

Sonra bu ardı arkası kesilmeyen törenler nedeniyle öğrencilerin dolgu malzemesi görülme problemi var. Bir yerde kalabalık mı lazım hiç sorun değil canım, okullar ve öğrenciler ne güne duruyor? Buyrunuz il milli eğitim müdürleri emrinizdedir efendim!

Yeter ki üç beş otobüs bulun ve doldurun öğretmen ve öğrencileri!

Bir de bu törenlerin ailelere yansıyan maddi bir boyutu da var. Kılık kıyafet parası da aileye fatura edilir ve garip gureba bir de resmi bayram bedellerine katlanmak zorunda kalır. Yetmez, , çamur, soğuk demeden yağmur altında yavrucak tir tir titrer veya aşarı güneşin altında teni kısa zamanda boronzlaşır ve aylarca sınıflar ağır ter kokusundan geçilmez, burunların direği kırılır. Kimin umurunda!

Bütün bunlar öğrenci cephesi.

Ya öğretmenler?

Zaten memleketin en garibanları öğretmenler. Törenlerin kapı kulu askerleri, mecburi düzenleyicileri, eğitim öğretim hizmetleri dışındaki bütün ayak işlerinin biricik hamalı, egoların üzerlerinde boza pişirdiği sessiz çoğunluktur öğretmen. Mecburiyetten boynunu büker ve özellikle bu törenler hafta sonlarına denk geliyorsa bütün memurlar, doktoru, mühendisi, hâkimi savcısı, memuru, hemşiresiyle vs. evlerinde dinlenirken, öğretmen asli göreviymiş gibi en resmi! Kıyafetini giyip törendeki o kutsal mevkisindeki yerini alır.

Gerçekten de bu törenler hep öğretmenin başına yığılır!

Karşılında aldığı ödül genellikle azar ve hakarettir. Öğrenci bayılır öğretmenden sorulur, yağmur yağar niye önlem alınmadı diye yine öğretmen ayar alır, sunucu öğretmen, seyirci öğretmen, çalıştıran öğretmen, getiren öğretmen, götüren yine öğretmendir! Pes, pes, pes!

Artık bu stadyum törenleri salonlara kaydırılıp, bu klasik düzlemden çıkarılarak fikir düzeyinde öğrencilerle tartışılmalı; öğrenecek, kutlanacak, saygı duyulacak her ne varsa salonlarda her boyutuyla anlatılmalıdır. Tarihi meseleler stadyumlarda pandomimayla değil, konuşarak, tartışarak anlatılmalıdır artık.

Komünist anlayışının beraberinde getirdiği bu kutlama ritüellerine yeni baştan düzenleme getirilmeli, özellikle kurbanlar! Yeni baştan seçilmelidir. Allah aşkına bu kutlamalar sadece öğretmen ve öğrenciye mi armağan edilmiş?

Burada bir takım çevreler daha doğrusu alışkanlıklarından bir türlü vazgeçemeyip, yeniliklere açık olmayan kesimler bir kaşık suda fırtınalar koparsalar da 19 Mayıs ve diğer törenler hakkında alınması düşünülen tedbirlerin geç kalınmış, elzem, kaçınılmaz olduğunu özellikle vurguluyor ve MEB’i kutluyorum. Yetmez hatta ayakta alkışlıyorum.

Tekrarlıyorum.

Biz bu günleri de görecek miydik Rabbim?

 O malum çevrelere de diyorum ki açık havalarda çeşitli hareketlerle ve tuhaf kıyafetlerle kutlama yapmak istiyorsanız buyurunuz bütün çayırlar, stadyumlar sizin! İstediğiniz kadar yapın, karışan mı var?

Ama lütfen öğrenci ve öğretmenleri bu işe karıştırmayın da ne yaparsanız yapın beyler, hanımlar!

Muhabbetle kalınız.

Meryem Aybike Sinan - Haber7
meryemaybike@gmail.com

YORUMLAR 22 TÜMÜ
  • darbeleredurde 12 yıl önce Şikayet Et
    b.r.kit. sanki bana bişey demeye çalışıyorsun,açıl rahatlarsın..
    Cevapla
  • faran 12 yıl önce Şikayet Et
    yok hükmünde!. yazar hanımın bu yazısına herhangi bir tenkit getirmiş olmadığım gibi bilakis kendisine en hamasiden daha kavi bir destek de üflemiştim..haa,meryem hanımın melami, cerrahi düşünce ekseninde yazdığı, serdettiği kanaatinde olduğum yazılarına şerh düşmüyor da değilim!ama bunu yaparken tamamen muhteva ile ilgileniyorum,öyle birileri gibi kardeşlikten dem vurup sonra da kanına ekmek doğramıyorum!''müslümanın müslümana ancak kardeş olduğu,olması gerektiği'' ilahi istikameti akıl nirengilerimden biridir...selam ile
    Cevapla
  • bilal redkit 12 yıl önce Şikayet Et
    ;) bak seennn:). yorum yazarla ile okucu arasinda degildir, atilan bir tastir her kelime ve o artik goze degebilecek heryerdedir. yorumcu-yorumcu arasindadir..yorumcu-yazar arasinda olabilecegi kadarda. yazar tasini atmistir ve okuyucu onu istedigi yere cekebilir.. ve kimsede diyemezki ya biz ondan mi bahsediyorduk.. cunku tas yola cikmistir bir kere! yorum bir basiretle olculemez, cunku yourumu yazan kisinin harflerini bu sutuna doserken biz onun ne midesine oturmus ekmegi biliriz, nede beyninin kivilcimlarinda soylenen turkuleri. ben diyalog islerini fazla sevmem, o yuzden daha cok kurani kendime kisas bilirim.. ve geneldede aklima ABESE suresi gelir ne zaman bu "efendi"leri duysam;)
    Cevapla
  • faran 12 yıl önce Şikayet Et
    beynin kalbe esareti!. tanımak yerine tanımlama yolunu secmenin psiko/sosyolojik nedenlerini anlamak için çocukluğa mı inmek gerekir? mimiklerin ve niyetlerin sahih bir biçimde aktarımına uygun olmayan bir platformda keramet izhar etmek modern bir tekamül olmalı! muktesebat sorgulamaya kadar götüren özgüveni hangi münbit arazilerde yeşerttiniz? yorum,bir mükaleme olmadığı sürece yazar ile okuyucusu arasındadır, hal böyle iken sağa sola yalakalığa seğirtmek zannımca matah bişey olmamalı? farklı diyarlarda doğan,birbirlerini tanımayan, farklı hikayelere sahip insanları bile ayıramayacak bir basiret muktesebat mı sorguluyor? fıkra gibi...ha illede rüzgar ekene fırtına biçmek gibi bir kabiliyet var ve körelmesini de istemiyorsunuz,e fırtına ekin bakalım ne biçeceksiniz? neden bilmem eski ahitten bir ayet hatırıma düştü;''...kahrolasıca fısıldaşan dudaklar...''
    Cevapla
  • bilal redkit 12 yıl önce Şikayet Et
    seninnnnn. pensilvayadaki adamin mavi marmara yurudugunde acik sulara.. "israilden izin almaliydi" demisti. yani yeni evlat... biliriz biz onu.. nerede iktidar oraya yanas oldugunu. ecevite... demirele... erdogana.. yani kim iktidarsa.. ona yanasan efendini.
    Cevapla