İftar daveti öncesi viski siparişi veren arkadaş?!
Niyetim bu hafta sayfamızda sizlerle paylaşmaktı fakat Pazartesi akşamı kısa metrajlı ama ağır çekim film gibi bir anın beni soru işaretleri ile bıraktığını ve o soru işaretlerinin bugüne de taşındığını fark edince sizlerin görüşlerine sunmak amaçlı bu haftanın yazısını önümüzdeki hafta, geçen akşam yaşadıklarımı da bu hafta paylaşmayı isabetli gördüm.
Korkaklık mı yaptım yoksa saygılı mı davrandım bilemiyorum. Arada kaldım aslında, hatta iki gün oldu ben hala orada kaldım desem yeridir.
Dinler arası saygının savunucusuyumdur. Hangi ülkede olursam olayım yalnız kendi dinim değil başka dinlere ait olan manevi günlerin de sessiz bekçisiyimdir. Bu konuda kendime yapılmasını istemediğimi başkasına yapmamaya gayret gösteririm.
Açıkcası pratikte ve teorikte benimle ilgisi olup olmaması hiç önemli değildir. Toplumların yanında olmak dünyalı olmak, dünyalı olmak insan olmak için gerekliliktir. İnsan gibi insan olmaya çalışmanın erdemli olmakla yakından ilişkisi olduğuna inananlardan da olduğumu işin içine katarsak geçen akşam iftar öncesi yaşadığım birkaç dakikanın sonucunda nasıl davranmalıydım acaba?
Çelişkide ve arada kaldım…
Yalnız mıyım değil miyim? İşte bu noktada okurlarımızdan daha güzel bir danışma merci olduğunu düşünmemekteyim. Bu sebepten mütevellit buyrun işte dünde yaşanan ama bugün hala benimle olan o birkaç dakika;
Yer İstanbul'un lüks otellerinden biri…
Davetliler arasında tanınmış simalar da var yok ta…
İftara yarım saat kalmış ve katılacaklar yavaş yavaş lobide belirmeye başlamıştı. Bekleme salonunun olduğu yerde masa ve sandalyeleri görenler davetin verildiği odaya geçene kadar, hem trafikten hem de sıcaklardan olsa gerek burada oturup soluklanmak istemekte gayet haklılardı. Ben de öyle yaptım.
Sevdiğim bir dostum ' Hadi yarım saat kaldı' derken sandalyeyi çekip aralarına katıldım. Burnuma gelen keskin bir koku ile irkildim. Garson 'Buz ister misiniz?' diye sorunca aynı masada tam sağımda oturan arkadaşın viskisini yudumladığını farkettim.
Kuruyemişi önünde, viskisi elinde iftar saatinin gelmesini bekleyenler arasında o da vardı. Salondan iftarın verileceği yere doğru geçenlerin dikkatini çekmiş midir bilemiyorum fakat ben minik bir bahane ile nazikçe yanlarından ayrıldım.
İçimde garipsemeyle karışık bir şaşkınlık hissi oluştu… Tüm gece düşündüm. Şimdi bunun adına ne denebilirdi? Normal bir davranış mıydı? Özgürlük başlığı altında eşşeklik yapmak böyle birşey olabilir miydi? Peki ben bunu nazikçe söyleme hakkına sahip miydim? Değil miydim?
Bakın hala neydi bu demekten kendimi alamıyorum.
İftar yemeğine davetlisiniz ve canınız viski istiyor. Masadakiler oruçlu, ezanın okunmasına yarım saat var. Kişisel olarak görüşleriniz nedir gerçekten çok merak ediyorum.
Ben kendi görüşlerimi bildirmekte sanıyorum geciktim. Gitti o tren… Aradan iki gün geçtikten sonra arkasından konuşur gibi bende oluşturduğu hisleri yazmayacağım. O masada sanki birkaç yumuşak kelime edebilirdim. Hay Allah…
Aklımdan neler neler geçiyor… Fakat şansımı kaybettim. Peki ya sizler? Filmi başa saralım, benim yerimde de siz olun. Buyrun efenim, buyrun. Ben ettim siz etmeyin.
Serdem Coşkun - Haber7
serdemcoskun@gmail.com
-
hilal koçak 12 yıl önce Şikayet EtBirşey söylememeniz uygun olmuş. Bu durumlarda oruç tutmanın hazzını huzurunu yaşayamadığı , o iftarı beklemenin keyfini bilmediği için üzülebiliriz. Belki tüm manevi duygularını sarhoş eden bir içki kadehinde yok etmesine içimiz acıyabilir. Bu tercihinin onu sonsuz güzelliklerden mahrum bırakacağına kahrolabiliriz. Oruç bizim kendi vazifemiz. Kendi orucumuzun sıhhatinden biz sorumluyuz o değilki. Zaten bu idrakte olsa oruç tutuyor olurdu değil mi? Oruçlu ağzımızla Allah' ım bu sevinci onlara da tattır , hepimize imanın verdiği huzuru yaşat diye dua etmeliyiz.Beğen Toplam 2 beğeni
-
turgut1 12 yıl önce Şikayet Etkılıcınızı nefsiniz için değil allah için çekin.üniversitede bir arkadaş bir gün yanıma geldi. dün içiyorduk,arkadaşlarda bu gün kadir gecesi imiş diye güldüler ben yerin dibine girdim,adeta etim titredi diyor..ve içmeyi bırakıp oruca başlamıştı..yani her içen zevkten içiyor diye bir şey yok..iç dünyasında verdiği kavga belki oruç tutmaktan daha zor olabilir..mevlana hazretlerinin müridanlarının yanına bir sarhoş gelmiş oda zikre tutuşmuş fakat şarap kokması ve zikir adabına uymayan ritmi..derken bu sarhoşa çık meclisimizden,halkamızdan diye tehditler gelmiş fakat sarhoş çıkmamış,derken müridanlardan bazıları tekme tokat basarken mevlana hazretleri geliyor ve durumu soruyor.olayı dinledikten sonra şarabı o içmiş fakat siz sarhoş olmuşunuz diye ordakileri kınıyor..demem o ki eğer çağrımız nefsimize değilde rahmana ise,tebliğin yol ve yöntemleride rahmani olmak zorundadır.boynunu vurmak üzere iken,hz.alinin yüzüne tüküren müşriğe kılıcı sallamayıp vazgeçmesi gibi.Beğen Toplam 3 beğeni
-
turgut1 12 yıl önce Şikayet Etoruç tutmadıkları için dövülmek istenen veya kargaşa çıkartılan üniversite öğrencileri aklıma geldi. unutmamak gerekir ki oruç müslümanlara farz olan bir ibadettir müslüman olmayana tutturmak zorunda değiliz..diğer bir husus müslüman olmayanlar tutmuyor diye veya onlar domuz eti yedi diye,şarap içti diye onları darb gibi bir emirle emredilmedik...eğer oruç tutmayanları darb eden bir müslüman var ise demek ki kendi tuttuğu oruç zoruna gidiyor demektir..öyle salih insanlarımız var ki ramazan dışındaki günlerde de oruç tutarlar ve başkalarının yemeleri içmeleri onları hiç etkilemez..zira orucun mükafatı oruç tutanın kendisine verilecektir,mükafat oruçludan alınıp oruç tutmayana verilecek değil..o halde orucun mükafatına oruçsuzu dünya ve ahirette ortak etmiyorsan,tuttuğun oruca da tekme tokat ortak etmek zorunda değilsin..en azından islami olan böyledir..fakat oruçsuz kişiler bunlar oruç tutmayan müslümanlarda olabilir oruçlunun orucunu kolaylaştırmak için gizlice yiyip içmeli.Beğen Toplam 3 beğeni
-
CEVAT ÖNER 12 yıl önce Şikayet Etbence daveti verenlerin ayıbı. böyle bir ortamın oluşmasına engel olamamak büyük bir kabahat. bence tek kişi değil topluca tepki gösterilmeliydi. o zaman o saygısızlar edepsizlik yapmaya bir daha zemin bulamazlardı.Beğen Toplam 5 beğeni
-
Mehmet ünsal 12 yıl önce Şikayet EtKısa ve öz buna : Müslüman mahallesinde salyangoz satmak denir... Bizde onu satın alcak ne para nede fıtrat vardır.. Sizde doğru olanı yapmışsınız. Belki Allah ona da hidayet nasip eder. Herkes kendine yakışanı yapar oda yapmış....Beğen Toplam 1 beğeni