Türklerin yüzde 60'ı aptal mıdır?
Neredeyse belirli kesimler tarafından ‘Atasözü' sıfatlandırılması ile anılacak.
Aziz Nesin neyi kasetmişti ben bilmem, üzerime de hiç alınmam. Cahil insanı mı yoksa gerçekten zihinsel engeli olanları mı hedef gösterdi? Kendisini bu yüzde 60 oranın içinde mi tuttu yoksa dışına mı attı?
Ben bu sözün saçmalığından ziyade halkın anladığı manaya kafayı taktım.
Aptal ne demek?
Sözlük manası: Zekâsı pek gelişmemiş, zekâ yoksunu. Halk dilinde cahil insan için de kullanılan bir benzetme.
Peki ‘Gelişim' için gerekli olan şartlardan en temel olanı ‘Eğitim' değil mi? Buraya kadar anlaştık mı? O halde zekayı geliştirmek için eğitim şart. Hepsini birleştirince ortaya ne çıkıyor?
Okumamış (cahil) insan, aptal insan mıdır? Halk dilinde kullanıldığı hali ile ‘Evet'.
...
-Anne sen ne mezunusun?
-İlkokul terk...
(Bu durumda ‘Annemizin' ilkokul diploması bile yok.)
Devletimizin yapmış olduğu son düzenlemelere göre bundan 20 yıl sonra bu soruya verilen cevap, en kötüsünden ‘Lise' olacak. En iyisi zaten bilekte akademik bilezik...
Ne mutlu ...
Aziz Nesin'in sözünü yatsıyanlara soruyorum madem kast edilen aslında ‘Eğitimsizlik'... O halde neden şimdi büyük devrimi desteklemiyorsunuz?
Aptal kalalım değil mi? Bu mudur işinize gelen?
...
BU BİR BAŞARI HİKAYESİDİR...
‘Ah ah ben okuyamadım imkanım yoktu' diyenler için ‘Geç kalmadınız' yazısıdır bu haftaki yazım.
Vaktini maçlara, dizilere harcayacağına ‘Gel sen de en azından bir lise mezunu ol'çağrısıdır...
Bu yazı aslında; geçen hafta Sayın Vali'miz ile yaptığımız röportaj sırasında tevafuk olup şaşkınlıkla dinlediğim ortaokul ve liseyi 26 yaşında dışarıdan bitiren çok değerli bir kardeşim Bekir Kaplan'ın başarı hikayesidir.
İstanbul Valiliği'ne bağlı İstanbul Ajansı Genel Yayın Yönetmenliğini üstlenen, Kültür Gençlik Derneği'nin Genel Başkanlığını yapan bu kardeşim kendisini, kendisi gibi eğitimini herhangi bir sebepten tamamlayamayanlara yardım etmeye adamış.
Bekir Kaplan ile kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. Bu haftaki yazım emsallerine örnek teşkil etmesi açısından ehemmiyet taşıyor. Kendisine teşekkürlerimi sunuyor ve ‘Okurlardan' okumayanlara iletmesi ricasında bulunuyorum.
Eğitim serüveninizi okurlarımızla paylaşır mısınız?
İlkokula 5 yaşında başladım, 10 yaşında ilkokul bitti. Daha sonra annemin isteğiyle Kur'an kursu eğitimi aldım. Kısacası ilkokul bittikten sonra eğitimime ara vermiş oldum ta ki aradan 14 yıl geçene kadar. Bu süre içerisinde bir belediyede beyaz masa biriminin sorumluluğunu üstlendim, ama ilkokul mezunuydum. İşte Cenabı Allah nasip edecek ya bir gün bir toplantı hayatımın dönüm noktası oldu. O gün ülkenin en önemli bürokratlarının katıldığı bir toplantıda ilkokul mezunu olmam nedeniyle kendi arkadaşlarım bile kafalarını yere eğmişlerdi, ben de çok üzülmüştüm, ama ondan sonra yine her şeyi veren Allah o gün bana o toplantının en üst kademesindeki, en önemli insanın karşısına çıkmayı ve o kişinin “Allah sana üniversiteler bitirmeyi kısmet etsin” duasını almayı nasip etti.
Üniversite bursu kazandıktan sonraki ilk yıl Kültürlü Gençlik Derneği'nin temellerini attık. Derneğin yönetiminde yedi kişi vardı ve yedisinin de ortak özelliği eğimini dışarıdan tamamlamış insanlar olmalarıydı.
Biz gerçekten damdan düşen insanlarız. Yani biz dışarıdaki insanımızın halini biliyor, anlıyoruz. İlkokul mezunu olmanın sıkıntısı beni okumaya sevk etti. ‘Ben bu işi başaracağım, yarın çocuklarıma ilkokul mezunu bir babanın çocuğu dedirtmeyeceğim' diye söz verdim kendime.
Kültürlü Gençlik Derneği hangi amaç ve hedeflerle kuruldu?
Sloganımız: ‘Diplomasız kimse kalmasın. ” Kalmayacak, kalmaması için de çaba sarf ediyoruz.
Şu an ortaokul diploması olmayan 22 milyon insan var. Okuma yazma belgesi olmayan insanların sayısı ise yaklaşık 5 milyon. İnsanımız okuyor, yazıyor ama malesef belgesi yok yani eğitimini tam almamış. İşte bizim hedef kitlemiz onlar. Bunları bulmak durumundayız. Bunlar da nerede biliyor musunuz? İçimizde...
Yüzlerce ünlü ismi biz mezun ettik. O kadar kudretli, ekonomik gücü olan insanlar var ki bu mezunlar arasında... Bunu niçin söylüyorum, hayatımızda bindiğiniz taksinin şoförü, gittiğiniz kafenin garsonu, alışveriş yaptığınız bakkal, tıraş olduğumuz berber... Bunlar yani hayatın içindeki insanlar veya bugün Türkiye'de en önemli şirketlerin başında yeni kuşağın haricindeki insanların birçoğu ya ilkokul ya da ortaokul mezunu ya da lise terk bile değil. İşte amacımız bu insanlara ulaşmak.
Bizim amacımız eğitimini yarıda bırakmış veya hiç başlamamış insanları bulup eğitim vermek.
Bunu yaparken iletişim kanallarını kullanıyoruz. Telefonlarla, internet yoluyla, radyo ve televizyon aracılığıyla, gazete ve dergiler aracılığıyla ve yüz yüze. Bir de Genç Gelişim aracılığıyla olacak inşallah. Bizim amacımız bu insanlara rehberlik yapmak. Bunun için derneğimiz Cumartesi ve Pazar günleri de açık.
Derneğimiz çeşitli etkinliklerde stantlar kuruyor ve insanları ikna ediyor, Ben burada çok insan ikna ettim. Arkadaşlarla birlikte çok kişiyi ikna ettik. “Ya okusam ne olur, okumasam ne olur” diyen hiç kimseye asla ve katiyen “sen bilirsin” demedik. “Hayır, devam et kardeşim örnek burada. ” dedik. Bunun için üç tane yolumuz var. Birincisi sistemin içerisinde açık ilköğretim ve açık lisede okuyan insanlara katkı sağlıyoruz. Konuyla ilgili bilgilendirme ve rehberlik yapıyoruz. Birinci maddemiz bu sistemin içindeki insanlara hizmet etmek, rehberlik vermek.
Dernek kuruluşundan bu yana 700 bine yakın insanın tekrardan eğitim sisteminin içerisine girmesine katkı sağladı. Bu insanlara diploma vermedik biz, eğitimlerine devam etmelerinin gerekliliğine ikna ederek, sistemin içerisine girmelerini sağladık ve vakti müsait olan, idealleri olan, kendilerini geliştirmek isteyen insanlara ders anlattık. Benim ilk yıl ders anlattığım öğrencilerimden 2-3 tanesi öğretmen şu anda. Ortaokulu, liseyi anlattığımız derslerle bitirenlerin çoğu şu anda üniversite tahsillerini bitirdiler. İşte o yüzden Kültürlü Gençlik Derneği'ni ve yaptığımız işi çok önemsiyoruz.
En başında söylediğim gibi biz bu acıyı çektik, oradaki “ezilmişlik” demek yanlış olabilir ama toplumdan bu anlamda soyutlanmanın sıkıntısını yaşadık, biliyoruz. İşte başarının sırrı bu…
Başarının sırrına inandım, hem de çok kuvvetle inandım. Bir yandan taksi şoförlüğü yaptım, bir yandan açık ortaokulu bitirdim, bir yandan da sabah saat beşte kalkıp, meyve, sebze haline gittim. Manavımız var, tâbii geçimimizi sağlamamız lâzım. Üniversite sınavlarına hazırlanıyorsunuz, manavınıza aldığınız malları yani elma, armut, patatesi tezgâha dizdikten sonra saat 8.30-9.00 gibi arabaya binip doğru okula giderdim. Böyle kazandım üniversiteyi, böyle bitirdim üniversiteyi. Yani hamdolsun çabaladım, gayret gösterdim (buna babamın alın teri de eklendi) başardım.
Son olarak Haber 7.com okurlarına neler söylemek istersiniz?
Tüm Haber7.com okurlarından bir şey rica ediyorum. Eğitimini yarıda bırakmışlarsa ya da eğitimini yarıda bırakan tanıdıkları varsa, “yaşımız geçti, kafamız almaz” demesinler.
Herkesin çok rahatlıkla üstesinden gelebileceği bir sistem bu açık ilköğretim... Ortaokulu dışarıdan bitirmek bir yıla düştü, liseyi dışarıdan bitirmek iki buçuk yıla düştü. Toplam 3,5 yılda hem ortaokul hem liseyi bitirebiliyorsunuz.
31 Ağustos ve 21 Eylül 2012 tarihleri arasında ilk kez kayıt yaptıracak Açık Lise öğrencileri, kayıt yaptırabilecekler. Ortaokul ve lise kayıtları için 21 Eylül son, Açık Lise öğrenimine devam eden öğrenciler ise 17 Eylül ve 12 Ekim 2012 tarihleri arasında en yakın Halk Eğitim Merkezine veya Kültürlü Gençlik Derneği'ne giderek işlemlerini yapabilirler… Biz her daim yardıma ve hizmete hazırız.
serdemcoskun@gmail.com
-
EYLÜL SONBAHAR 13 yıl önce Şikayet Et"eğitimin kalitesi". tasdiknameyle okuldan uzaklaştırılanlar, taşıması olmadığından okulu terkedenler, vb sebeplerle okullara gitmeyenler hepsi açık öğretimde. "evet okumak kolay artık"...açık ilköğretim var.açık öğretim lisesi , mesleki açık öğretim lisesi ve dahası var.ama ya eğitimin kalitesi......eğitimin kalitesi için neler yapılabilir, bunu merak ediyorum.örgün eğitimden açık öğretime olan bu göçün , bu akışın başkaca bilinmeyen sebepleri neler acaba?Beğen Toplam 1 beğeni
-
Nasuh BİLEN 13 yıl önce Şikayet Etmillete aptal diyene zaten herkes kızıyor kızmayan yok ki. hz.ömer de kızmak gerektiğini söylemiş,mesele yok.Beğen Toplam 1 beğeni
-
bir kul 13 yıl önce Şikayet Etöfke gelir akıl gider..... ve insan bazen söyler,dili kendine ihanet eder..öyle der hz ömer ;'' kızmayan adamın eşekten ne farkı var''.Beğen Toplam 2 beğeni
-
Nasuh BİLEN 13 yıl önce Şikayet Etbir köye bir aileye hakaret etme bile akıl sınırı dışıdır. kaldı ki yaşadığı çevresindeki bütün insanları hakaretin en aşağısıyla aşağılatmak insanlıktan çıkanların ifadesidir.Beğen Toplam 1 beğeni
-
bir kul 13 yıl önce Şikayet Etayet der ki;''.... ...akıllarını kullanmayanlarin başlarından aşağı pisliği boca ettik(akıllarını kullanmayanlar pisliğe mahkumdurlar)...şimdi akıl ayetlerde fiil formunda geliyor demekki aktif olmayan akıl yok hükmündedir..o vakit potansiyeli öyle olmadığı halde aptal gibi davranıyorsa bir toplum o vakit efradını cami ağyarını mani bir ayardaki benzetme duruma özel çok ta yakışıksız kaçmaz! bu şuna benzer;türkiye nin yüzde doksandokuzu müslümandır tezine biri karşı çıksa ne olur? aynı şey işte..Beğen Toplam 3 beğeni