Yargıdaki kavga
YARGI ne için vardır? Çekişme ve çatışmaların çözülmesinde tarafsız hakemlik yapmak için...
Peki, üst yargı organları kendi aralarında ve hele de kendi içlerinde çekişmeye, çatışmaya başlarsa hakemliği kim yapacak?!
Mesele bu bakımdan vahimdir.
Büyük tartışmalara yol açan yargı kararlarında karmaşık teknik ayrıntılar var; ana hatlarını belirtmek için şöyle özetleyebilirim:
Anayasa Mahkemesi, belediyeler yasasının bazı maddelerini iptal etti; bazı maddelerini onayladı. Böylece “hakem” son sözü söylemişti, belde belediyelerinden hangilerinin hukuki varlıklarının sona erdiği ve bu yüzden seçime giremeyecekleri belli olmuştu. (Karar No: 2008/153)
Fakat Danıştay 8. Daire farklı bir karar verdi; bazı belediyelerin dava açma hakkı devam ediyordu, öyleyse hukuki varlıkları sona ermemişti... (Karar No: 2008/8384)
Bunun üzerine YSK görüş bildirdi: Bu belediyelerin madem hukuki varlıkları devam ediyor, öyleyse seçime girebilirler!
Ve gerçekten kaos! Seçimin meşruiyeti tartışmaları!..
Anayasa yargıçları
Bu tablo karşısında, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, mahkemesinin kararını savundu; Yüksek Mahkeme kararına uymadığı gerekçesiyle Danıştay’ı eleştirdi...
Fakat Anayasa Mahkemesi’nden “8 üye” Kılıç’ı eleştirdi, hatta suçladı!
Yine teknik ayrıntıya girmeden belirteyim; temel ihtilaf noktası şu:
Anayasa Mahkemesi’nin kararına göre, 22 Mart 2008 tarihinden itibaren 60 gün içinde iptal davası açmayan belde belediyelerinin hukuki varlıkları sona ermişti; dolayısıyla seçime girmemeleri gerekecekti. Üzerinden değil 60 gün, aylar geçtiğine göre iş hallolunmuştu.
Fakat Danıştay 8. Daire, bu tarihi değiştirdi; 6 Aralık’tan itibaren 60 gün içinde iptal davası açan belediyelerin hukuki varlığının devam etmekte olduğuna karar verdi! Süre dolmadığına göre, bir dilekçe verip seçime girebileceklerdi!
Buradaki hukuki sorun şudur:
Anayasa Mahkemesi’nin “22 Mart 2008” diye karara bağladığı tarih, herkesi, bu arada Danıştay’ı da bağlar mı, bağlamaz mı?!
Değişik dünya görüşlerine sahip hukukçular, Prof. Ergun Özbudun, Prof. Hikmet Sami Türk, Prof. Ülkü Azrak,
“Anayasa Mahkemesi kararı herkesi bağlar” diyor, zaten anayasa hükmü de böyle.
‘8 üye’ ne diyor?
Fakat Anayasa Mahkemesi’nin bir kısım üyeleri bu hukuki tartışmaya ışık tutmak yerine, mahkemesinin kararının bağlayıcılığını savunan Haşim Kılıç’ı suçladılar!
Anayasa Mahkemesi, söz konusu “22 Mart 2008” tarihini hükme bağlayan kararını 5 muhalif üyeye karşı 6 oyla almıştı.
Bu 5 üye Kılıç’ı eleştirse, tamam... Fakat 5 sayısını 8’e çıkarmak için, müzakere ve karar oturumlarına katılmamış bir asıl ve iki yedek üyeyi de katarak “8 üye karşı çıktı” diye açıklama yapmalarını doğrusu çok yadırgadım.
Yüksek yargıda görüş farkları elbette olacak ama bu kadar kutuplaşma hiç yakışmıyor!
Bu “8 üye”, keşke, Anayasa Mahkemesi’nin “22 Mart 2008” tarihini hükme bağlayan kararının “bağlayıcı olup olmadığını” açıklasalardı hepimiz aydınlanmış olacaktık.
Bunun yerine maalesef bir ‘iç polemik’ görüntüsü verdiler.
Bu noktadan itibaren hayati derecede önemli olan husus, seçimlerin meşruiyetinin zedelenmemesidir; demokrasiye inananlar bunun üzerinde titremelidir.
Taha Akyol / Milliyet
t.akyol@milliyet.com.tr
-
Fehmi DOĞAN 17 yıl önce Şikayet EtSayın AKYOL. Danıştayın kararı ANAYASAYA mudahaledir. OHHH olmuştur. AYM hukuku çiğnemaseydi ve TBMM yetkisine dokunmasaydı ? Danıştay kararı şimdi eliştirılebirdi. AYM 9 üyesi türkiyedeki hukuksuzluğun mimarı olmuşlardır. Şimdi anlaşıldı ki, Siyasette muhalefet olduğu gibi AYM de muhalet oluşmuştur. Tıpkı AYM kararlarına mecliste CHP sahip çıktığı gibi, AYM deki muhalifler de Danıştayın kararına sahip çıktılar. Böylece hukukta siyaset devri resmen başlanmış oldu diyorum.Beğen
-
nahit şanli 17 yıl önce Şikayet EtMİLİTARİST HUKUK. Hukuku otomatik pilota bagladılar hukuk kavramı tevilide taşır her eylemde istenilirse eleştiri sebebi bulunulabilir onlara göre hükümetin her yaptıgı yanlıştırBeğen
-
osman karayel 17 yıl önce Şikayet EtDüzene düzen. Böyle herkesin canının istediği şekilde, ülkenin kaderini ilgilendiren konularda açıklama yapması dünyanın başka hiçbir ülkesinde yoktur sanırım.Hükümet ve meclis (Tüm partiler) derhal harekete geçerek bu hukuk bilmezlere haddini bildirmeli ve yeni bir anayasa yapmalıdır.Danıştayın kararınıda ysk geçersiz saysaydı,ysk nın kararınıda anayasa mahkemesi lüzümsuzluk olarak niteleseydi.Üf kafam karıştı.Bu nasıl sistem, bu nasıl demokrası.Demokrasi kural tanımak anlamına geliyorda benmi bilmiyorum yoksa.Beğen
-
isa ertuğrul 17 yıl önce Şikayet EtBir açık yakaladılarmı yallah tazyik.. Al birini vur öbürüne hepsi birden koro halinde istifa etsin kendi görüşlerine uymuyorya bunların sürü başıda eskimiş yar.b.savcısı s,k,oğlu ?kartelci basındada ikiyüzelli gram var Haşim kılıç istifa etmeli ayıptır be adam arkadaşını biraz korur aynı sandalın içindesiniz,sandal batarsa hepiniz batarsınız hemen ilgili ilgisiz istifa.kolaymı o okadar.Beğen
-
gümrükler muhafaza 17 yıl önce Şikayet Etgerçek hukuk. bu ülkede iktidar ve muhalefet partileri, kendi çıkarlarına uygun kararlar verdiği durumlarda anayasa mahkemesini savunuyor, kendi çıkarlarına ters düşen durumlarda da eleştiriyor.Ama bu na neden olan şey anayasa mahkemesinin yıllardır kendini muhalefet partisi gibi görmesinden ve tarafsızlığını kaybetmesinden kaynaklanıyor.Beğen