iki bayram arası düğün yapılmaz demiş atalarımız 2. devletimiz,belediye,karakol mahallede düğüne eğlenceye ruhsat verirken bi zahmet düğün salaonlarının fiyatının en az yarısını hazineye almak suretiyle ruhsat versinler...hiç olmazsa biz diyelim ki evet rahatsız oluyoruz ama devletin hazinesine de beş on kuruş katkı oluyor..eğer devlet kazanmıyorsa,millet rahatsız oluyorsa normal günü geçtim üç günlük bayramı zehir etmeye kimin hakkı var..sonra haberlerde duydum damat düğünde ateş açmış yeğenini vurmuş..allahdan korkun lan..biz müslümanızda siz gavurmusunuz..niye bayramda düğün,silah neyin nesi..sayın ali abim bu konuları yazın,unutulan değerleri yazın,toplumun rahatsız olduğu konulardan da yazın...neyse ben bu konulara gıcığım inşallah devletimiz bir hal yoluna gider.

iki bayram arası düğün yapılmaz demiş atalarımız. bayramın birinci günü ikindiye doğru gittiğim mahallenin alt ucunda saundlar mahalleye verilmiş çalıp söyleniyor ve biz aha biter aha bitti derken biteceği yokşama doğru o gürültüden evimize döndük..zira konuştuklarımızı anlayamıyoruz,ayda yılda bir gördüğümüz kişilerle muhabbet kuramıyoruz...artı bayramın üçüncü günü kendi mahallemde kına varmış hani derler ya hayırlı olsun ben diyemem demedimde gece 11 lere kadar dangur dungur yatsı ezanı okundu adamların kulağı ezan bile duymuyor gümbür gümbür devam..ben de allah sizi bildiği gibi yapsın milletin misafiri mi var,uyutamadığı bebesi mi var düşünen yok..işte bu nedenle siz osunuz bizde buyuz dedim..tabi kendi içimden dediklerim..devletimizin mahalle düğünlerine bir ayar vermesi lazım.kimi asker yolladım ayağına kimi sünnet yaptım ayağına milletin huzuru ile oynuyorlar..düğün salonuna para kıymak istemeyenler milletin huzuruna kıyıyorlar

Bayramı bu yazar böyle yazar (1). Yazıları kelime yığınından kurtaran bigilendirmesi, bilgi vermesidir. Yazar bir anlamda okuyucuya meyveler toplayan bahçıvan gibidir. Bilgilendirmesi makbuldür. Bu yazıda kavramlar üzerinde durulması, bayramın ihata ettiği anlamı pekiştirerek vermek içindir. Bayram bütün dillerde ve iklimlerde ayın manayı taşıyor. İslam’ın bütün kavimleri kapsamasının hakikati olarak her yerde yansımaları aynı oluyor. Bütün aynavari cisimlerin aynı güneşi göstermesi gibi. Yazıda nakledilen hadis-i kudside orucun mükafatını Allah’ın vereceği belirtiliyor. Ahirette ilahi ödülün ne olduğunu tahmin edebilirsiniz, ama bilemezsiniz, o müphem kalmış. Sürpriz için. Ancak bu hayatta en büyük mükafat şüphesiz ki sıhhat ve afiyettir. Yazar bayramın anlamını verirken fabrika ayarlarına dönmekten bahsediyor. Bu oruçla sağlanıyor. Ramazan’da birçok organ dinlenerek yenilenirken, vücuttaki ölü hücreler de atılıyor.

Bayramı bu yazar böyle yazar (2). Oruçla başlayan bu işlem ta Kurban Bayramı sabahına kadar sürüyor. 70 gün. Yani vücut, eskiyen ve fonksiyonunu yitiren hücrelerden kurtuluyor. Aslında vücut her 6 ayda bir tamamen değişiyor. Siz farkına varmazken, Rabb-i Rahim abdini onun ihtiyarı dışında tamamen yeniliyor. Bu işlem sıranda atılamayan hücrelerden de vücut kurtuluyor. Kurban Bayramı’nın bir çok hikmeti vardır. Biri de kurbanla insanların etle rızıklandırmak. Onun da hikmeti, Ramazan’da başlayan ölü hücrelerden kurtulan vücut, Kurban Bayramı arefesinde yenilenmeye başlıyor. Vücudun temel yapı taşı proteindir. Hayvani protein vücud tarafından hemen kullanılarak vücudun ihtiyaçlarını karşılıyor. İşte kurbanın sadaka olması da Rabb-i Rahim’in gücü yetmeyen fakir kullarını, zengin kulları vasıtasıyla onarı nimetlendirerek sağlıklı kılmasıdır. Kavramlarla yazmak iyidir. M. Ali Bulut, böyle güzel yazar.

İlk Defa. Sayın hocam ilk defa yazınızı okurken sıkıldım. Neredeyse metnin yarısını kavram tahlillerine boğmuşsunuz. Bayram yorgunluğu sanırım :) Başarılarınızın devamını dilerim...

merak etmeyin,en iyi müslüman da olsanız kimse size imrenmez. Hz Muhammed en iyi müslümandı,en iyi yöntemlerle ebu cehilleri islama davet etti ama başarılı olamadı,bazı saf müslümanlar sanıyorlar ki işte şöyle şöyle olsak insanlar islama koşacaklar,ama bu düşünce tamamen yanlış,aksini iddia eden Hz Nuh un veya herhangi bir peygamberin hayatına ve davetine baksın gerçeği görür,yani karşı taraf ön yargılıysa ne yaparsanız yapın sonuç değişmez,mesela bazı müşrikler şöyle diyorlardı "biz Muhammedin doğru sözlü bir insan olduğunu biliyoruz ama yine de ona inanamayız"