Aklın Derecelerindeki Profesörlerden Kastım... Felsefeyi kendi heva ve heveslerine göre kullanıp, insanları sünnetten uzaklaştıran kişiler idi. Yoksa yazıyı yazan Sn. İbrahim S. Canbolat değildi. Yanlış anlaşılma varsa özür dilerim...

pozitif ilimlerden dışlanmış bir islam, islam değildir ve sonuç kaosun temelidir. en basit öreği ile sudi arabistan ve türkiye arasında ki ramazan orucuna başlama ve bayram etme zamanı ile alakalı...yıldızların seyrini bilmeyen,güneşin ayın hareketlerini devinimini bilmeyen,elbetki oruca başlama için gökyüzünde Ay'ı görme ilkesinden hareket eder..fakat hava karanlık bile olsa ayın nerede olduğunu bilen hesab eden bir ilim,bu kouya açıklık getirir..yani bir çok ibadetlerimiz pozitif bilim ile direkt irtibatlı..bir arkadaşımız domuz eti mevzusunu gündemine almış.bir veteriner gibi hayvanları tanımaz isen, sadece emre uyarsın ve kazanırsın.fakat veteriner gibi hayvanların biyolojisine,onların hastalık ve şifa hallerine yönelik bilgin var ise konunun hikmetlerini de rasyonel bir şekilde açıklayabilirsin..oruçta böyledir.obezite ile mücadelenin verildiği bir zamanda yaşıyoruz..

felsefe yüksek lisans öğrencileri için belki belki düşünülebilir ki oda zor. işin gerçeği temelin sağlam olması gerekiyor ki felsefe seni saptırmasın.halbuki islam tarihi boyunca araştırılması gereken o kadar çok konu varki felsefeye sıra bile gelmez.bırakın felsefeyi sapıtmayacağından emin olanlar yapsın.ne biliyim itikadi mevzuları daha çok işleyin tasavvufa yönelin biraz...diyanet gibi genellikle fıkhi konular üzerinden gitmeyin.

Aklın dereceleri. Aklın dereceleri vardır, evet. Bir de akılsızlar vardır ki bunları sağa sola sert yorumlar yaparken görebilirsiniz. Bunlar bir yazıyı okuyup (ki bu yazıyı da anlamamış), o yazının yazarının eğitimi, dünya görüşü, hayata bakışı hakkında hiç bir şey bilmemesine rağmen, peşin hükümler verirler. Çok da dikkate alınmamaları gerektiği kanaatindeyim. Herkes kendi görüşünü ifade edebilir fakat bunu yaparken üslubuna dikkat etmelidir. Etmiyorsa hak ettiği cevabı alır.

islamda felsefe yok. islamda iman ve sehadet var. kurana ve sünnete dayanan akil ve ilim var. gerisi yalan. gerisi aynen siyaset gibi yalan, dolan, kandirmaca ve düsmanlik. ancak harpte felsefe ve siyaset olur.

imanin kendisi zaten bir hikmetdir. iman öyle basit bir inanc ile anlatilacak birsey degil. iman esittir inanc degil zaten. kalu beladan biliriz. iman esittir sehadet. kalpte iman varsa akilda da sadakat vardir zaten. iman etmis bir müslümanin kalbine imani yerlesmisze ilmi acidan aciklik getiremedigi konularda ilahi emirlere sadakat gösterir zaten. cocuklar domuz etinin yenmesininin yasak oldugunu bilirler ama soran alman arkadasina sebebini aciklayamaz. aciklaya bilmesi icin akil ve ilim gerektirir. bunu büyüdükce ögreniyor zaten. bazi konularda cevap bulabilmek icin felsefe gerekmiyor. kuran tefsiri ve peygamberimizin hayati yeterli. ittifak eden alimlerin bilgileri yeter. felsefe yerine daha cok ilmi konular katilsa daha iyi olurdu. mesela biyoloji, su. toprak ve okyanuslar teknolojisi veya uzay teknolojisi. felsefe ve siyaset de eklenebilnir fakat bunu ancak islam düsmanlarina karsi kullanmak amaciyla. müslümanlari kandirmak icin degil. felsefe ve siyaset cok tehlikeli.

Bazı konular ancak ehliyle tartışılır,yoksa yanlış anlaşılmak mukadderdir -2-. ......Felsefede sorgulama esastır,Dinde sorgulama ise müslümanı yanlışlara götürebilir.Onu ehlinin yapması gerekir,ama ulu orta değil.Zira doğrular ve yanlışlar zaten bahsettiğimiz kaynaklarda vaz edilmektedir. Felsefe hikmete ulaşma amacında da değildir.”Felsefe yapma” derler ya.Biz de bildiklerimizle amel ederek İlahi rızaya erelim inşallah.Kişi az da olsa bildiklerini yaşarsa,Allah o’na bilmediklerini de öğretirmiş.

Bazı konular ancak ehliyle tartışılır,yoksa yanlış anlaşılmak mukadderdir. Dinimizin esasını teşkil eden iki ana kaynak var,bunu hepimiz biliyoruz.Bu iki kaynaktan beslenen çok kıymetli iman-ibadet ve muamelat konuları günümüze kadar aktarılmış ve kıyamete kadar da devam edecektir.Önemli olan bunların o iki kaynakla çelişmemesidir.Ama tehlikeli olan,"özellikle muamelatta,yaşantımızda ve ibadet şekillerimizde kendi yaptıklarımız için meşru zeminler bulmak adına,akıl yürüterek dinde doğrular ihdas etmek" tir.Oysa doğrular zaten bellidir.Ben yazarın ferasetten kaynaklanan "hikmet" ten bahsettiğini anlıyorum.Ama günümüzde Felsefe yazının başında da tanımlandığı gibi dinimizde kabul edilemeyecek bir içtihattır........

Üstad Necip Fazıl Diyor Ki;. "Felsefe mektepleri tek bir yerde doğruyu söyler, o da başka bir felsefe ekolünün yanlış olduğunu ispat ederken" "Felsefe hakikati sonsuz ihtimaller içerisinde arama işidir." İslam üzerinde şüphe götürmeyen bir din olduğuna göre, şüphe üzerine tesis edilmiş olan felsefeyle nasıl bir ilişkisi olabilir? Hikmet ayrı felsefe ayrıdır. İslamda hikmet vardır ancak felsefe yoktur.

Felsefe ve aklın dereceleri!. Aklın 3 derecesi vardır: Alt-Orta-Yüksek. Alt derece zaten felsefeden fazla anlamaz, ama dini güzelce yaşar gider. Yüksek dereceli akıl, felsefeyi çok iyi anlar ve kararında, dinini kuvvetlendirmek için kullanır. Bazı orta dereceli kafalar vardır ki, bunları üniversitede profesör olarak dahi görebilirsiniz, aklına fazla güvenip felsefeyi fazla önemser ve Sünnetten falan anlamaz, sadece kendi aklına güvenir. İşte bunlar için felsefe tehlikelidir. Kafan bu işlere fazla basmıyorsa, Allah'tan korkan bir mürşide tabi olacaksın, o seni kurtarır. Felsefe kibirli alimler için tehlikelidir vesselam...

ayrıca dinde felsefe yok ki hikmeti olsun..ya dini bilmiyorsunuz ya felsefeyi yada hikmeti. gelinin biri ağlıyormuş,görümce sormuş yenge niye ağlıyorsun? gelin:-benim bir erkek çocuğum olsa şurada oynasa ve düşse ayağını incitse ağlaman mı halası demiş ve görümcede ağlamaya başlamış...yani olmayan bir şeye ağıt.aynen bu minvade de dinde olmayan felsefeye,dinden gösterip hikmetler biçmek bana göre gelin ve görümce hikayesine benzemiş...

ilahiyata felsefe sokalım gayreti yerine,ilahiyata tıbbı astronomiyi ve coğrafyayı ders olarak sokalım gayretinde olsanız daha iyi olmaz mı?? 2. veşşemseu vel kameru bi hüsban:güneş ve ayın hareketi bir hesaba göredir.. rahman3..buyrun astronomi bilmeyen fakat felsefe bilen ilahiyatçı açıklasın bunu..."Allah, yeryüzü sizi sarsmasın diye oraya sabit dağlar yerleştirdi. Yolunuzu bulmanız için de nehirler ve yollar yarattı" nahl15..buyrun coğrafyayı,jeofiziği bilmeyen fakat felsefe bilen ilahiyatçılar açıklasın bunları...hocam allah aşkına doğru şeyler yazın..

ilahiyata felsefe sokalım gayreti yerine,ilahiyata tıbbı astronomiyi ve coğrafyayı ders olarak sokalım gayretinde olsanız daha iyi olmaz mı??. türkiyede ki ilahiyat ilk evvela kuranı ve hadisleri bilmeyi gerektirir ise..kuran ve hadisler yukarda saydığımız ilimlerden bahseder..o halde yukarda bahsi geçen,tıp,gök yüzü,ve yeryüzü,dağların ve yağmurların oluşumu,canlıların çeşitliliği,vs.vs ilimler duruken,kuranı anlamak yerine felsefeye gitmek bana ters ve abesle iştigaldir...haramlar ve helalleri incelerseniz olayın birde tıbbi boyutu vardır..tıptan anlamayan biyolojiden anlamayan kurandan ne anlar?? bir bebeğin yaratılış aşaması "3 karanlık evre" "...Sizi annelerinizin karnında, bir yaratılıştan sonra başka bir yaratılışla (halden hale geliştirip dönüştürerek) üç karanlık içinde yaratır..." zümer 6..buyrun tıbbı bilmeyen felsefeyi bilen ilahiyatçılar açıklasın bu ayeti...felsefeymiş sizce hangisi öncelikli olmalı...ve şemsu vel kameru bi husban:güneş ve ayın hareketi bir hesaba göredir..rahman3..

"...gerçeklikten soyutlanmış din eğitimi...". Nasıl ki anlamaya, idrak etmeye ve nihayetinde ikna olmaya dönük bilimsel bakış açısını her ne alanda uygularsak uygulayalım her kavramı mutlaka ilişkili olduğu diğer tüm kavram ve olgularla ele alıyorsak din dediğimiz ve hayatın bütününe nizam vermek amacıyla gönderilen kurallar topluluğunu da düşünmek ve ilişkilendirmek kavramlarından soyutlayarak ele alamayız.. Bitiş cümleniz zaten noktayı koymuş Hocam, ikna olmuşluk varsa sorun yok ama yine de o kapı açık kalmalı..

kuşku'ları KUR'AN VE SÜNNETLE yok edilebilir.. Bir profesör ''Felsefe,kuşku,politika ret ile başlar.'' ve''Felsefe,mekanı boşluk,hedefi sonsuzluk olan,bir bilgi serüvenidir'' der.KUR'AN ve Sünnet üzerinden yola çıkıldığında kuşkuların yok edileceği ,sonsuzluğun sahibinin insana verdiği nefsi ,insanın kendi istek ve arzularının önüne geçtiğinde yürüdüğü yolda ulaşabileceği çok büyük serüvenler olduğunu görmesi açısından önemlidir.Bilimle donatılmış akıl ve duygu ile yükselmiş insanın eriştiği nokta olsa olsa felsefi konulara konu olacaktır.