Son. paragrafta, yazdığınız bütün zan larınızın suizan olduğunu kendiniz açıklamışsınız. Bekara hanım boşamak kolaymış. Rahat koltuğunuzda, parmağınız maşaya değmeden, sırtında ateş taşıyan Başbakan a akıl vermek, şöyle yapmalı böyle etmeli diye sıralamak kolay. Çok merak ediyorum O nun başına gelenlerin onda birini yaşasaydınız acaba ne yapardınız...

Kader ve cüz-i ihtiyari farklılığı. Bediüzzaman kader ve cüz-i ihtiyarinin hali ve vicdani imanın cüzlerinden olduğunu, ilmi ve nazari olmadığını söyler. Kader nefsi gururdan cüz’i ihtiyari ise sorumsuzluktan kurtarmak içindir. Sevap amelin 3 aşaması var. 1- İlahi emir var 2-Niyette edersiniz 3- Allah o fiili yaratır. Burada nefsin hissesi 2’ye karşı birdir. Günah amel de ise 1-Nehiy var 2- Siz dinlemezsiniz 3- Allah o fiilinize izin verir. Nefsin 1 hayra karşı ve 2 şer sorumluluğu var. Bedduaya dinen izin verilmiyor. Bediüzzaman kendisine zulüm edenlere beddua edemediğini, men edildiğini söyler. Çünkü onun anne baba, evladı ve eşinin zarar göreceğini o masumlar için beddua edemediğini hatta hakkını helal ettiğini belirtir. (Şualar) Yurdun dört bir yanında beddua içtimaları yaptırıp manevi atmosferi bununla doldurursanız maddi ahengi bozar. Serseri kurşun gibi masumu vurur. Bombayı atan bir ölen bin. Kaderin ne suçu var?

Tedbirsizlik ve neticesi kaderin eseri değildir. Bediüzzaman şerre tevessül etmek şerdir, ancak şerri yaratmak şer değildir, der. Şerri isteyen nefistir ya da istidadı vardır. Beyaz bir şey güneşe tutulursa ondan siyahlık ve çürüme alır, (fotosentez) çünkü onun istidadı buna müsaittir. Kararma ve çürümeyi çeşitli faydalar için yaratan Allah’tır. Ama siz güneşte durur veya istidadınız buna müsaitse kendinize edersiniz. Bediüzzaman, yağmurdan zarar gören tembel adamın “Yağmur rahmet değil” sözünü hatırlatır. Evet yaratılış ve icatta küçük bir şer ve zahmet vardır ama faydası çok daha fazladır. Yağmur ve güneş olamasa hayat olmazdı. Dolayısıyla ilahi icadda şer yoktur. Kul ihtiyar edinirse sorumlu olur. Maden faciasının sebebi tedbirsizlik görünüyor. Suçlular belli, masum 301 işçi ebedi hayata şehit olarak gitti. Bu da rahmettir. Bunda şer var mı? Hadiseyi siyaseten istismar ederek asayişi bozmak şerdir ve müsbet harekete aykırıdır.

Hocam!3. Bazen büyüklerimizden duyardık koyun yapar kuzu çeker diye ama aslında düşününce bu söz haşa Allaha iftiradır gibime geliyor.Allah buyurmuyormu? -Hiç kimse bir başkasının günahını yüklenmez, aynen böyle nasıl olurda mazlumlar bir başkasının çekmesi gereken bedeli öder. bu dünya adaletidir haşa Allah'ın adaleti değil.Felaket ve musibetler kul eliyle gelmişse sorgulanmalıdır,ama Allahtan geleni sorgulama haddimiz yok Allah imanımızı kemale erdirip bu bilinci nasib etsin bize.Bu olaydada tedbir konusunda sorumluluğu olan varsa sorgulanmalı ama siyasi, fikri ayrılıklar dolayısıyla suistimal edilmemeli,bu konuda birilerini suçlarken aynı vartaya düşmemeli diye düşünüyorum.Ayrıca hocamın belirttiği suikast dahil her olasılık incelenmeli. Allah hakikati çıkarmada yardımcı olsun. Hepimizin başı sağolsun. Allah kalanlara büyük sabır nasib etsin. Yeniden oralarda çalışan kardeşlerimizi muhafaza buyursun, ümmetimizi milletimizi devletimizi her kötüden kötülükten,felaketten muhafaza etsin.

Hocam! 2. Demekki yazmış olduğu kaderin tecellisi için hiç bir vesileye ihtiyaç duymayan Allahu Teala bile, bize tedbir konusunda yarattığı koruma melekleriyle adeta bir yol gösteriyor. Büyüklerimiz söylemiş tedbir senden , takdir Allahtan diye.Elbet sorumlular bulup cezalandırılmalı , işin aslı ortaya çıkarılmalı. Abdurrahim Kardeşimizin bir çok görüşüne katılmakla birlikte yazısında bahsetmiş olduğu istismar konusuna bizzat kendisininde kaçınarak olayları yorumlaması gerektiğini düşünüyorum. Zira beddua eden (ki kimi kastettiğini anlıyoruz) bedduasını kime ne için yapmışıtır?(bizzat kendileri ve muhatapları arasında kim zalimse ifadesini vurgulayarak adeta bir yemin mesabesindeki bir beddua)+Haşa bedduanın gereğini yerine getirecek veya gideceği hedefi belirleyecek olan Allah haşa mümkünmüdür ki birilerinin bedduasıyla mazlumları telef etsin?

Hocam!. Her zamanki gibi adil ölçüler içinde vermiş olduğunuz bilgilere teşekkürler. Gerçekten isabetli bir yorum, tespit ve tavsiyeler. Bende haddimiz olmayarak ;Hz. Ali' r.anh.dan bir bir hadiseyi aktararak kader konusunda bir katkıda bulunmak istiyorum. Ancak bu alıntının; sizinde bahsetmiş olduğunuz kaderi yanlış değerlendirip, tedbiri elden bırakmama konusundaki uyarınızın da dikkate alınarak okunması gerektiğine inanıyorum. Hz. Ali namaz kılarken evine, evinden mescide gidip gelirken sürekli bir kaç sahabi tarafından takip ve koruma altına alınırmış . En sonunda tedbirde bu aşırılığı görünce Hz. Ali -Siz ne yapıyorsunuz ? buyurmuş. -Seni koruma görevimizi ifa ediyoruz ya Ali? demiş, sahabiler. Bunun üzerine Hz. Ali -Hiç bir insan yoktur ki yaratıldığı zaman , Allah tarafından onunla beraber iki koruyucu melek te yaratılmış olmasın . Bu iki melek daima onu korumakla görevlidirler. Ne zamanki Hak vaki oldu, ecel zamanı geldi, o zaman o iki melek o kişiyle kaderi arasından çekilirler.

Kömür panosu, elektrik panosu ilan edildi ama...…. Peşin hüküm taşımayan bir yazı. Hem kazai, hem kaderi, hem dünyevi hem de siyasi açıdan adilane teşhis ve tavsiye dolu. Katılmamak el değil. Kazanın olduğu andan itibaren TV ve medyada fikir beyan eden uzman etiketli ve de kariyerli zatlar, karavanaya çalıştılar. Bir tek 4. gün bir doçentin tesbiti doğru çıktı. Faciaya, madenin girişindeki panodan yani kömür damarından sızan metan gazının parlaması olduğu tesbiti doğru çıktı. Aylarca önce 60 bin metreküp metan gazının bulunduğu panonun kapatılarak gaz tahliyesine başlandığı ve şimdiye kadar ancak 4 bin metreküpünün boşaltıldığını anlatan doçent, panonun sürekli deranaj sebebiyle inceldiği ve bu yüzden gazın alt kata sızarak parladığını söyledi. Savcılık da benzer gerekçeyle soruşturma başlattı. Oysa uzmanlar o panoyu, elektrik panosu ilan edip patlatmıştı.Şimdi mesele ihmal ve işletme kusuru olup olmadığının tesbitine kaldı.

Musibetin iki yüzü: Geveze siyasetçi ve beddua-mayınlar . Madencilik kirli ve zor bir iş. Her spekülasyona açık. Kaza her an mümkün. Acı olan şu. Siyaset kurtlarının, akbabalar gibi çullanıp her türlü istismarı yapmasıdır. Faciadan beterdir. Beceriksizliği müsellem, tek dikili ağacı olmayan, despotik rejimin özlemi içindeki bazı siyasetçiler baykuş gibi ötüp durdular. Bu işin siyasi istismar yönü. Musibetlerin bir çok manevi sebepleri var. Denize salınan mayınlar gibi sürekli beddua içtiması yaparak manevi atmosferimizi beddualarla dolduranların geveze-lafazan siyasetçiden ne farkı var. Üstelik şeytani muharrikleri olursa. Evet beddualar yapıldı. Sahibini bulamadı. Metan gazı gibi manevi atmosferi dolduran bu beddua-mayınların maddi aleme yansıması musibet olarak tezahür etti. Ne için? Kendilerine manevi makam ihdas edenlerin hüsn-ü kuruntusu yüzünden. İşte bu facianın kirli iki yüzü. Şimdi buyurun masum faciazedelerin cenaze namazına.

din ALGISI. Mehmet Ali bey, Kader ölcü demektir. Türkcemizdede kullaniriz mesela "ne kadar", "miktar" vs. Hz. Ömerin soruya verdigi cevap: Evet, Allahin bir kaderiden öbür kaderine kaciyorum." demistir!!! Maalesef cogu seylerimizi bidat ve hurafeler ile ögrendik (zaten Türkler sonradan tasavuffi kol ile "Islam"la tanistilar). Artik muhafazakar insanlarimiz bile bu dine sarilmiyor. Tabiki hadislere kadar girmisse bu bidatler sasirmamak lazim. Gercek Islamin MAKYAJA IHTIYACI yok. Islam=FITRAT.