"Gaybın sayfalarına sayısız yazılar yazdım.Sayısız iç konuşmalar yaptım" sözünüzle anlatmak istediğiniz mesele nedir,biraz açıklar mısınız?

Sayın yazar kardeşim, yaşanan bilinen ama kimsenin telaffuz edemediği, çok önemli tesbitleri gün yüzüne çıkardığınız için tebrik ederim. Ancak Saidi Nursinin Demokratları desteklemesinin ne derece anlamlar içerdiği ve şahıs hürriyetlerine (Ekmeksiz yaşanır ama hürriyetsiz yaşanmaz, Yönetimden hürriyet beklenir gibi) ve kendisinin de cumhuriyetci olduğu eserlerinde açıkca belirtilir. Bu hususlara değinmenize sevindim, fakat Risalelerde çok daha fazla detayı mevcuttur. Açık, net ve de cesur yazılarınızın devamını bekliyoruz. Allah razı olsun. Saygılarımla.

Merhaba Mehmet Bey. Bir yazınızda naklettiğiniz " siz dosdoğru olsanız o sizi yediklerinizden mesul tutmaz" ayetinin sure ve ayet bilgisini verebilir misiniz.

Sayın Bulut haklısınız ama. İki eksiğiniz var. Biri Bediüzzaman’ın kime muhalefete edilip destekleneceğini belirtmiştir. Demokratları ve devamı AP’nin desteklenmesinin ne yanlışı vardı. Bediüzzaman taraftır ve hakkı tutardı. İkincisi piri mugancı için. Bugün Nur talebeleri kadar diğer gruplar da o adamın yerli-yabancı odaklarla ilişkisini biliyor. Nasıl olur da Nur Cemaatine dahil edersiniz? Prof. Hatemi açık açık TV’lerde belirti ki, o sahte Nurculuk icadı için kullanıldı. Güç devşirip darbecileri, Ecevit’i cennetlik, MGK’yı içtihad makamı, başörtüsü nü teferruat, İsrail meşru ve 17-25 Aralık darbeciliği yaptı. Onun Nur cemaati ile ne ilgisi olabilir?

(kismen kendimce hakli olarak) peygamberin (sas) bizzat dersinde olmus kimseler dahi bu noktada onu temsil edememisken benden yahut bir baskasindan "demokrat" bir idare ya da hayat tarzini beklemek cok adil olmasa gerek. Dolayisiyla Islamin benim icin bu noktada pratik bir uygulamasinin olamiyacigini gosterir. Bu kisimla ilgili satirlariniz bana Islamda muhalif esittir dusman anlayisini ifade ediyor. Zira peygamberin saffi evvel sahabeleri boyle ders almislar ve oylede yasamislar anlasiliyor. Son olarak rasid halifelerden aktardiginiz hadiseleri etraflica ele alarak onlarin hakikat anlayis ve yasayisina munasib bir usulle yorumlayacak yazilarinizi okumayi temenni ediyorum.

Yazinizda ufkumu acan cumleler okudum. Lakin kafami karistiran kisimlari da paylasayim olur ki cevap bulabilirim. Oncelikle hayatimda Islam dininin pratige yansimasi ve yasanilabilir bir din oldugunun en buyuk misali peygamber (sas) dir. Akabinde ondan bizzat ders almis kimselerdir ki bunlarin basinda rasid halifeler gelir. Yazinizdan anlasildigi kadariyla bu kimseler (r.a) islamin sosyal hayattaki idare dersini tam olarak anlamamis yahut tatbik edememisler. Ama onlarin anlamadigi yahut anlayip ta tatbik edemedigi bu dersi Bediuzzaman anlamis ve hayatinda tatbik etmistir. Buraya kadar yazinizin alakali kismindan anladigim manalar. Burada ciddi bir kafa karisikligi yasadim.

Sayın Bulut, seni trene benzeten bu adamların diyarından sefer vaktidir...

Mehmet beyi kitap yazmaya iten nedenler ortadadır. Ama bizlere düşen en zor şartlarda bile ümütsizliğe düşmemek. Ümitvar olunuz Mehmet bey, herşey bir zıt güce muhtaçdır, yakında yuvarlandığı yere varınca görürüz.

Kitaplarindan kazandiklarin sana hayirli ugurlu olsun mehmet bey.

Hocam hastalık sadece bedenizi değil düşüncelerinizi de zayıflatmış. Başta demokrasinin beşiği İngiltere( Krallık ) olmak üzere batıda bir çok toplum krallıkla( İspanya. Belçika, ingiltereye bağlı Kanada vs....,) yönetiliyor. Çoğununda BAŞINDA cumhuriyet var. Diğer kralsız cumhuriyetlerde ise derin devlet denen gizli yapılanmalar, halkın seçtiği kendilerine biat etmezse bir şekilde alaşağı ediliyor. ( Kennedy ) o zaman bu kompleks neden? Ayrıca demokrasi den Batı'nın ne anladığı Irak ve Suriye'de aşikâr artık olmadı mı? İçerdeki demokrat tarifiniz de çok komik, alnı secdeli biri veya birileri siyasi parti kurarsa bu hemen saltanatla mı ilintilenmeli?

Üç farklı vazife eğer bir birini engelleyici unsurlar içeriyorsa aynı kişiye verilmez. Birinci vazifeyi birine-guruba verirsin ve diğer vazifelere karışmaması için şiddetle uyarırsın. Onlar vazifelerini hakkıyla yapmaya başlarlar. Sonra, ikinci vazifenin ortamı oluşmaya başladıysa ikinci vazifenin ehillerine vazifelerini verirsin ve birinci vazifenin ehilleriyle uyum içinde çalışmaları için şiddetle uyarırsın. Aynı zamanda birinci guruba da uyarılarını tekrarlarsın. Bu iş böylece devam eder. Yazar gibi bazıları ise bu üç vazifeyi birinden-guruptan beklediği için zihninde oluşturduğu silsileye uymayan gelişmeleri aynı başarı iken başarısızlık aynı galibiyet iken mağlubiyet olarak yorumlar.