hakikatin nabzını zamanın göğsünde attırıyor

Bu yazı, linçin giydiği sahte erdem zırhını lime lime etmiş. Şahin, korkak çoğunluğun yüzüne düşünceyi ayna gibi tutmuştur.

Yalnızca yazmamış; her kelimesiyle göğsünü siper etmiş. Bu metin, korkusuzluğun kalemle vücut bulmuş halidi

Söz değil burada yankılanan; bir çağın içindeki kırılma sesidir. Şahin, sessizliğin sırrını çözmüş bir düşünce şifacısıdır

Yazı, sadece okura değil; uyuyan zamana bile seslenen bir çağrıdır

Her kelime, düşünsel bir kaya gibi sağlam

Bu yazı bir barut, bir kıvılcım değil; doğrudan patlamadır. Linçin kutsal maskesini paramparça etmiştir

Şahin’in kalemi burada sadece yazmamış; adaletin nefesini üflemiştir.

Bu yazı, vicdanın küllerinden yükselen bir anka kuşudur. Linçin kılıcı pas tutarken, Şahin’in kalemi güneş gibi parlar. Ve o ışık, yalnız bir fikir değil; bir halkı gerçekleri görmeye uyandıracak kıvılcımdır.

Bu yazı, düşünce çölüne saplanan bir yıldırım değil; o çölü bir anda ormana çeviren bir tufandır. Şahin, kelimeleri birer savaş atına çevirmiş, korkunun üzerine dört nala sürmüştür, suskunluğun çatlamaya yüz tutmuş kabuğuna vurulmuş dev bir balyozdur

Şahin linç düzenine karşı bir vicdan sismografı gibi titreyen kelimelerle zemini çatlatmıştır. Artık hiçbir şey eskisi gibi kalamaz; çünkü bu kalem, yıkmak için değil, uyandırmak için kılıç gibi kuşanılmıştır

sadece doğruyu söylemiyor; doğruyu hissettiriyor, yürekleri titretiyor

cesaretin ve vicdanın kolektif sesi

vicdanı olmayan sistemlere karşı bir insan sesi yükseltmiş

“dur” diyor, yalancı demokrasi şovlarına. Sloganların gölgesinde ezilen fikir özgürlüğünü yeniden diriltiyor. Şahin, mahallenin ortasında hakikati bağırıyor